Suriye’de Esad rejiminin kimyasal silah kullandığına ilişkin iddialar üzerine, uluslararası toplumun Şam üzerindeki baskıları giderek arttı.
Bu baskılara bir süre direnç gösteren Şam yönetimi, nihayet Birleşmiş Milletler heyetinin kimyasal silah kullanılması sonucu çoğu çocuk toplu ölümlerin görüldüğü Guta bölgesinde inceleme yapmasına izin verdi.
Esad rejimi, operasyonlarda savaş uçağı ve nihayet kimyasal silahlar da kullanmak suretiyle Bosna’daki katliamları da aşan uygulamalar yapmakla suçlanıyor. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde Rusya’nın karşı durması nedeniyle Esad rejimine yönelik karar bugüne kadar çıkarılamadı. Ancak Guta bölgesindeki katliamdan sonra Rusya’nın da bu bölgede inceleme yapılması görüşüne destek vermesi, Esad’ı daha da yalnızlaştırdı.
Türkiye ise başından beri Esad’ın insanlık ve savaş suçu işlediğini; uluslararası toplumun bu duruma seyirci kalamayacağını savunuyor ve hatta Kosova modelinin de bir alternatif olabileceğini zaman zaman dillendiriyor. Gelinen bu aşamada Türkiye’nin yaklaşımını netleştirmek amacıyla Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’yla konuştum.
“Müeyyidesiz kalmamalı”
Davutoğlu, Türkiye’nin konumunu şöyle özetledi:
“Türkiye, başından beri komşusu olan Suriye’de Esad rejiminin katliamlarına uluslararası toplumun seyirci kalmaması gerektiğini savunuyor. Dünya böyle katliamlar yaşadı ve müeyyide uyguladı. Bu tür uygulamalara yönelen lider ve rejimlerin müeyyidesiz kalması, uluslararası toplumun caydırıcılığını ortadan kaldırır. Bu nedenle, insanlık ve savaş suçu işleyenlerin mutlaka cezalandırılması gerekir. Bugün Suriye’de yaşananlara baktığımızda, Esad rejiminin Bosna’da yaşanan insanlık dışı uygulamaları, katliamları da aşan yöntemler kullandığını görüyoruz. Bosna’da katliamlar yapıldı; sniperler (keskin nişancılar) tek tek insanları avlıyorlardı. Bu uygulamaları müeyyidesiz kalmamalıydı ve kalmadı. Esad ise kendi halkının üzerine savaş uçaklarıyla bombalar yağdırıyor. Son olaylarda görüldüğü gibi çoluk çocuk demeden öldürücü gazlarla operasyonlar yapıyor. Bu nedenle Birleşmiş Milletler’in, uluslararası toplumun daha fazla seyirci kalmaması ve bu insanlık suçunu müeyyidesiz bırakmaması gerekir. Türkiye’nin başından beri izlediği tutum budur.”
“Koalisyona katılırız”
Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Türkiye’nin önceliğinin Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararına dayalı olarak hareket etmek olduğundan söz ettikten sonra şu değerlendirmeyi yaptı:
“Suriye, orada bulunan Birleşmiş Milletler heyetinin kimyasal silah kullanılan Guta bölgesinde inceleme yapmasına daha yeni izin verdi. Türkiye olarak bu incelemenin sonucuna bakacağız. Bu incelemeden sonra, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin bir müeyyide kararı alması gerekir. Biz her zaman Birleşmiş Milletler kararlarıyla, uluslararası toplumla birlikte hareket etmeyi önceliyoruz. Eğer Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nden böyle bir karar çıkmazsa, o zaman bugünlerde de tartışıldığı gibi diğer seçenekler gündeme gelir. Şimdiden 36-37 ülke bu seçenekleri tartışıyor. Eğer bu süreç içinde Suriye’ye karşı bir koalisyon oluşursa, Türkiye de bu koalisyon içinde yer alır. Suriye’deki olaylardan en çok etkilenen ülkelerin başında Türkiye’nin geldiğini söylemeye bile gerek yok. Suriye’den mülteci akını hâlâ devam ediyor ve Türkiye kendi olanaklarıyla Suriye’den gelen bu mültecilerin her türlü ihtiyacını karşılıyor. Bu yükü tek başına üstleniyor. Ayrıca diğer birçok yönü itibarıyla da etkileniyor. Bu bakımdan böyle bir koalisyon içinde Türkiye de yer alır.”
Özel gidecek mi?
Dışişleri Bakanı Davutoğlu’na Ürdün’de Suriye’deki gelişmeleri değerlendirmek üzere gerçekleştirilecek Komutanlar Toplantısı’na Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel’in katılıp katılmayacağını da sordum. Davutoğlu, şu yanıtı verdi:
“Bu toplantı, Ürdün Genelkurmay Başkanı’nın daveti üzerine Batılı ülkelerin ve Körfez ülkelerinin katılımıyla gerçekleşecek. Türkiye de bu toplantıya katılacak ancak görev devir teslim törenleri sebebiyle Genelkurmay Başkanı Özel katılabilir mi bilemiyorum. Törenler nedeniyle katılamasa bile Genelkurmay’dan bu konularla ilgili üst düzey bir komutan bu toplantıya gidecektir.”