Danıştay 4. ve 9. daireleri birlikte yaptıkları değerlendirme sonucu, Doğan Yayın Holding’den vergi ve cezasına dayanılarak alınan teminat konusunda yürütmeyi durdurma kararı verdi. Danıştay’ın vergi davalarına bakan iki dairesinin bu ortak kararı, Doğan Grubu’na yapılan uygulama karşısında “Ankara’da yargıçlar var” dedirtecek değerde.
Basit ve net bir karar
Danıştay’ın yürütmeyi durdurma kararı, Aydın Doğan’dan teminat istenmesinin hukuka aykırılığını çok basit ve net bir biçimde ortaya koyuyor. İdarenin her işleminin yasaya dayanması gerekir. Oysa Aydın Doğan’dan istenen teminat bir yasaya dayanmıyordu. Aksine, yasa teminat istenmeyeceği hükmünü taşıdığı halde, idare yasal dayanağı olmayan bir yetki kullanarak, işlem yaptı.
Danıştay, idarenin bu işleminin yasal dayanağı olmadığını çok açık biçimde şöyle ortaya koydu:
“Teminatın, ancak devam eden bir vergi incelemesi esnasında ve inceleme elemanınca yapılan ilk hesaplamalar sonucu belirlenen miktar üzerinden istenebilmesi mümkündür. Vergi incelemesi sonuçlanıp, kesin rakamlar belirlenerek bulunan matrah farkı nedeniyle tarhiyat yapılması halinde ise anılan maddeye göre teminat istenmesine hukuken olanak bulunmamaktadır.”
Danıştay, vergi incelemesinde hangi hallerde teminat istenebileceğinin 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkındaki Kanun’un 9. maddesinin 1. fıkrasında, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 344. ve 359. maddelerine belirtilen hallerde teminat istenebileceğini anımsatarak, Doğan Yayın Holding’den istenen teminatın bu hükümlere uymadığına hükmetti.
Danıştay bu kararıyla, Doğan Yayın Holding’den alınan teminatla ilgili yürütmeyi durdurma kararını reddeden vergi mahkemesinin kararını ortadan kaldırmış oldu.
Bir diğer husus ise teminat talebinin gerekçesiyle ilgili. Danıştay kararında zikredilen yasa hükümlerine göre, idare kendi iddiası içinde vergi kaybını hesaplayıp vergi ve ceza saldıktan sonra teminat talebinde bulunamıyor. Bu ancak inceleme sırasında yapılabiliyor. Ancak bunu yaparken de kamu alacağının neden teminata bağlanması gerektiğini de belirtmek zorunda. İddia ettiği kamu alacağının neden tehlikede olduğunun gerekçesini belirtmesi gerekiyor ki, Doğan Holding’e uygulanan teminat işleminde bu gerekçe bile yok.
İdare işlemi kaldırmalı
Anayasa’nın 138. maddesinin son fıkrası şu hükmü taşıyor:
“Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez.”
Bu hüküm karşısında idarenin Danıştay’ın yürütmeyi durdurma kararını geciktirmeden uygulaması gerekiyor. Doğan Yayın Holding’den alınan teminatı zaman yitirmeden serbest bırakmak Anayasa’nın amir hükmünün bir gereği. İdare bu görev ve sorumluluğunu yerine getirmeli ki, Türk Ceza Yasası’nın 257. maddesinde düzenlenen görevi kötüye kullanma halinin olmadığı da anlaşılsın.