Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın başkanlığında yapılan toplantıdan sonra Anayasa’da yapılacak değişiklikle ilgili bilgiler kamuoyuna yansımaya başladı. Bunlar arasında parti kapatma davalarında TBMM’nin yetkilendirilmesi, HSYK’nın yapısının değiştirilmesi, ombudsmanlık sistemi, 12 Eylül’ü koruma altında alan geçici 15. maddenin kaldırılması gibi hazırlıklar var.
Anayasa değişikliğine ana muhalefet partisi CHP destek vermiyor.
CHP lideri Deniz Baykal’la dün iktidarın hazırladığı anayasa değişikliği paketini konuştum. Baykal, iktidarın hazırladığı anayasa değişikliğine hem biçim yönünden hem de içerik yönünden ciddi itirazlarda bulunuyor.
Baykal’ın anayasa değişikliğinin hazırlanış biçimine itirazı şöyle:
AKP’nin iç işi değil
“Önce anayasa değişikliği hazırlığının biçimine bakalım. Eğer bir anayasa değişikliği yapılacaksa ve bunun içinde yargı bağımsızlığı da dahil çok önemli düzenlemeler varsa bu tek başına bir partinin işi olamaz. Hele AKP gibi Anayasa Mahkemesi tarafından Anayasa’yı ihlal ettiği gerekçesiyle mahkûm edilmiş bir partinin hiç işi olamaz. AKP, anayasa değişikliğini bir iç meselesi gibi görüyor. Anayasa değişikliği bir parti içi iş değildir. AKP, kendisiyle ilgili birtakım ihtiyaçlar hissediyor ve bu yönde anayasa değişikliği yapmaya kalkışıyor. Bu konu AKP’nin parti mutfağının işi değildir. Bu olmaz. Anayasa 70 milyonu ilgilendiren bir iştir. Anayasa değişikliği hazırlığı dahil bir mutabakatla yapılmalıdır. Siyasi partiler, yargıyla ilgili kurumlar, sivil toplum kuruluşları gibi birçok kesimin mutabakatı aranarak ve alınarak yapılabilir. Sadece AKP’nin ihtiyaçlarına göre anayasa değişikliği yapılamaz.”
Birlikte çalışma
CHP lideri Baykal, AKP’nin kendini garanti altına almak ve yargıyı siyasetin yönlendirmesine uygun hale getirmek için anayasa değişikliğine yöneldiğini öne sürerek, şöyle konuştu:
“Bir anayasa değişikliği ihtiyacı varsa daha önümüzde seçimlere bir yıl var. Biz bu süreyi hazırlık açısından değerlendirelim diye düşünüyoruz. Bu bir yıl içinde Anayasa’da hangi değişikliklere ihtiyaç var diye oturup mutabakata dayalı bir çalışma yapılabilir. Anayasa değişikliği yöntemi üzerinde çalışabilir. Hazırlık tamamlanır, mutabakat sağlanır ve bir sene sonra da yeni Meclis bu çalışmayı yürütür. Böyle yapılması gerekirken AKP’nin tek başına parti içi bir sorunu çözüyormuş gibi anayasa değişikliğine yönelmesi çok büyük bir yanlıştır.”
Yargı bağımsızlığı
Baykal, değişikliğin temel amaçlarından birinin HSYK’nın yapısını değiştirerek, yargıyı siyasetin kontrolü altına almak olduğunu da öne sürdü. Ve şu değerlendirmeyi yaptı:
“Eğer yargı gibi çok önemli bir kurumun Anayasa’daki yerini ve yapısını değiştirmeye yöneliyorsanız bunu tek başınıza yapamazsınız. Hele yargı erkini siyasetin kontrolüne açacak düzenlemeler hiç yapamazsınız. Bu çok önemli sorunlara yol açar. Yargı bağımsızlığı, Türkiye için çok önemlidir ve yargı bağımsızlığından en küçük bir ödün verilemez.”
Paket tertiptir
Baykal, anayasa değişikliğinin 12 Eylül’ü koruma altına alan geçici 15. maddesini de kapsayacak şekilde bir paket olarak hazırlanmasını da şöyle eleştirdi:
“Değişikliğin bir paket olarak hazırlanması tertiptir. Bu, samimi olmadıklarını gösterir. Değişiklikleri tek tek getirsinler. Eğer samimi iseler böyle yaparlar. Ancak iyi niyetli olmadıkları için böyle bir paket halinde getirmeyi düşünüyorlar.”
Gül’e çağrı
CHP lideri Baykal, anayasa değişikliğinin bir paket halinde değil, tek tek getirilmesi konusunda Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e de şu çağrıda bulundu:
“Sayın Cumhurbaşkanı da birbirinden çok farklı bu değişikliklerin bir paket olarak getirilmesine destek olmamalıdır. Ayrı ayrı getirilmesi daha doğru olur. Sayın Cumhurbaşkanı’nın da paket yaklaşımına karşı bir tutum alması gerekir.”
Başbuğ’un sözleriyle ilgili not
Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’la yaptığım söyleşinin ilk bölümünde yer alan konulardan biri Balyoz iddialarının gündeme gelmesinden sonraki gelişmelerdi.
Başbuğ, “Balyoz” ifadesini kullanmadan, “1. Ordu’daki plan semineri kapsamındaki gelişmeler, neyi kastettiğimi biliyorsunuz” diyerek, bu konudaki sorularımı yanıtlamıştı. Kastettiği, Balyoz iddialarıyla ilgili olarak yaşanan gelişmelerdi.
Genelkurmay Başkanı Org. Başbuğ, bu iddialardan sonra aralarında eski kuvvet komutanları, ordu komutanlarının da bulunduğu gözaltılar ve tutuklamaların Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) üzerinde yarattığı etki bakımından, “En önemli, en ciddi olaylardan biri” ifadesini kullandı.
Neden ciddi?
Başbuğ, bu gelişmelerin TSK’daki olumsuz etkilerini, Çankaya Köşkü’nde yapılan üçlü zirvede Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a aktardığını belirtmişti.
Başbuğ’un olayla ilgili sözlerini yeniden anımsatmakta fayda var:
“Olay ciddidir ve bugüne kadar belki yaşanan olayların Türk Silahlı Kuvvetleri üzerinde etkisi açısından en önemlilerinden birisidir. Ve en ciddilerinden birisidir. Tabii ki olay ciddidir. Niçin? Bir; Türk Silahlı Kuvvetleri’ne uzun süre üstün, değerli hizmet vermiş arkadaşlarımız, komutanlarımız var. Emekli olmuş. Ama bu kişiler gerçekten TSK’ya uzun süre üstün hizmetler vermiş, yakınen tanıdığım, beraber omuz omuza mücadele ettiğimiz arkadaşlar, emekli olanlar. Yani şimdi bunların ben hangi birini sayayım? Baktığınız zaman benden devre olarak, yaşça büyük bir Orgeneral Çetin...
- Çetin Doğan mı?
- Büyük benden. Ama diğerleri benim yaşıtım, arkadaşlarım. Emrimde çalışan, görev yapanlar var. Emekli olanlar var. İki; muhatap sensin. General, amiral, subay var aralarında. Bir suçlamayla karşı karşıyalar.”
Özay Şendir
F-35 meselesinde kitabın orta yeri...
29 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Ankara’da ‘değerlendirme’ kulisi: Öcalan ile kim görüşecek?
29 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Diploma mı, meslek mi?
29 Kasım 2024
Abdullah Karakuş
Bölgede satranç ve terörle mücadele
29 Kasım 2024
Mehmet Tez
Suudi Arabistan başarabilecek mi?
29 Kasım 2024