Genelkurmay Başkanlığı, “İrtica ile Mücadele Eylem Planı”ndaki ıslak imzanın Albay Dursun Çiçek’e ait olduğuna ilişkin yeni deliller bulunduğunu açıkladı. Bu nedenle de Askeri Savcılığın kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin kararını kaldırdığını duyurdu. Soruşturma yeniden başladı.
Ortaya çıkan deliller karşısında Askeri Savcılık, Albay Dursun Çiçek’in tutuklanmasını talep etti, ancak Askeri Mahkeme bu talebi reddetti. Şimdi soruşturma devam edecek ve büyük ihtimalle Askeri Mahkeme’de Çiçek aleyhine dava açılacak.
Genelkurmay Başkanı’nın konumu
Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ, ıslak imzanın Çiçek’e ait olduğuna ilişkin deliller bulunduğunu kamuoyuyla paylaştı. Genelkurmay, bu gelişmenin üstünü örtmeye çalışmadı. Başbuğ, açık bir tutum izlemeye çalışıyor. Bu yaklaşım, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) inandırıcılığı açısından olumlu. Ancak, Başbuğ’un bu belgenin fotokopisine 8 ay önce verdiği sert tepki anımsanınca, yine de sıkıntılı bir durum olduğunu söylemek gerekir.
Başbuğ, bu belgenin fotokopisini değerlendirdiği basın toplantısında, “Kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin karar kesin değildir, yeni bilgi ve belgeler ortaya çıkarsa elbette soruşturma yeniden açılabilir” demişti. Öyle de oldu...
Ancak, Başbuğ aynı basın toplantısında, söz konusu fotokopi belgesini sallayarak, “Bu hukuki anlamda bir kâğıt parçasıdır” demiş; “Bu kâğıt parçasının TSK’yı karalamak amacıyla hazırlandığını değerlendiriyoruz” diye devam etmişti.
İhtiyat payı yüksek olmalı
Her ne kadar, belgenin gerçek olduğuna ilişkin deliller bulununca yeniden soruşturma açılmış olsa da, bugünden bakıldığında, Başbuğ’un 8 ay önceki tepkisinin fazla iddialı olduğu görünüyor. Genelkurmay Başkanı, bu kadar iddialı tepki verdiğine göre, bu olayla ilgili olarak kendisine sunulan bilgi ve analizlerin çok sağlıklı ve isabetli olmadığı anlaşılıyor.
Bu gelişmeler karşısında Genelkurmay’ın veya Genelkurmay Başkanı’nın yapacağı açıklamalarda daha fazla ihtiyat payı bırakılmaları gerektiği de ortaya çıkmış durumda.
Balyoz’da durum
Islak imzanın gerçek çıkması kuşkusuz gündemdeki diğer iddialar açısından da önem taşıyor. Örneğin, “Balyoz Darbe Planı” olarak kamuoyuna duyurulan dokümanlarla ilgili değerlendirmeler de “ıslak imza” olayından sonra daha farklı olacaktır.
Bu iddiaları kesin dille reddedenlerin sözlerine bundan sonra tereddütle yaklaşılacaktır.
Nereye uzanır?
Merak edilen bir konu da ıslak imza soruşturmasının nereye kadar uzanabileceği...
İmzanın sahibi olduğuna ilişkin yeni deliller bulunan Dursun Çiçek, bu belgenin hazırlandığı Nisan 2009 tarihinde, Genelkurmay Başkanlığı’nda şube müdürü konumundaydı.
“İrtica ile Mücadele Eylem Planı” gibi bir belge şube müdürü olan albay rütbesindeki bir subay tarafından tek başına hazırlanabilir mi? Albayın yetkisi ve görev alanı böyle bir çalışma yapmaya uygun mudur? Albay kabul edilemez eylemler öngören böyle bir belgeyi bir emir almadan, onaydan geçirmeden hazırlamış olabilir mi? Bu belgeyi emirle hazırladıysa, bu emri veren veya verenler kimlerdir?
Umarız soruşturmanın sonunda bu soruların yanıtları da ortaya çıkar.
Özay Şendir
F-35 meselesinde kitabın orta yeri...
29 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Ankara’da ‘değerlendirme’ kulisi: Öcalan ile kim görüşecek?
29 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Diploma mı, meslek mi?
29 Kasım 2024
Abdullah Karakuş
Bölgede satranç ve terörle mücadele
29 Kasım 2024
Mehmet Tez
Suudi Arabistan başarabilecek mi?
29 Kasım 2024