PKK teröre hız verdi. Genelkurmay Başkanlığı, terör eylemlerinin artarak devam edeceğinin değerlendirildiğini açıkladı.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ve BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın söylemlerine bakıldığında diyalog kapısının kapandığını, açılım süresinin başlangıcında kurulan köprülerin de atıldığını söyleyebiliriz.
Hükümetin başlattığı açılım süreci, PKK ve BDP açısından tatmin edici olmadı, yetmedi. PKK, terörü körüklemeye başladı.
Açılım sürecinden bu yana verilen şehit sayısı l84. Son iki aydaki terör eylemlerinde verilen şehit sayısı 37.
Böyle bir ortamda barış ortamından söz etmek mümkün değil. Açılım sürecinin PKK-BDP çizgisine neden yetmediğini irdeleyelim:
PKK nedir?
1- Öncelikle PKK’nın ne olduğu konusunda doğru teşhis koymak gerekir. PKK ayrılıkçı bir terör örgütüdür. Etnik nitelikli ayrılıkçı terör örgütleri; ulusal kurtuluşçu, bağımsızlıkçı örgütlerdir. Bu tür örgütler zaman zaman saklasalar veya değiştirdik deseler de nihai hedeflerinden vazgeçmezler. Dolayısıyla PKK’yı ve siyasal alandaki uzantılarını, “kültürel haklar peşinde” örgütler olarak görmek yanıltıcı olur.
Mevzii kazanımlar
2- PKK türündeki örgütler, iktidarların atacakları adımları, “mevzii kazanımlar” olarak görürler. Nihai hedeflerine ulaşma yolunda önemli taktik kazanımlar getirmeyecekse, hiçbir açılımdan memnun olmazlar. Bu tür ara adımlar nedeniyle silah bırakmazlar. Koparabilecekleri kadar siyasal taviz koparmaya çalışırlar.
Ne beklediler?
3- Bu yaklaşım içinde PKK-BDP çizgisi “açılımdan” önemli siyasal tavizler bekledi. Kürt kimliğinin anayasada güvence altına alınması, vatandaşlık tanımının değiştirilmesi, Öcalan’ı da kapsayacak genel af çıkarılması, Güneydoğu’ya özerklik verilmesi, Kürtçenin eğitim dili olması; Türkiye’nin fiilen bir federasyon idaresine geçmesi veya ona temel oluşturacak bir altyapının anayasa ve yasalarla sağlanması gibi...
Yetmedi
4- Buna karşılık TRT’nin 24 saat Kürtçe yayına geçmesi, Kürtçe köy isimlerinin iade edilmesi, taş atan çocukların çocuk mahkemesine gönderecek yasa tasarısı hazırlanması, güvenlik güçlerinin Doğu ve Güneydoğu’da kontrolleri azaltması, Habur’dan giren ve “pişman değiliz” diyen PKK’lıların mahkemece serbest bırakılması, PKK’nın beklediği siyasal adımlar açısından yeterli değildi.
Habur kırılması
5- Hükümetin açılım projesi, PKK’nın Habur girişini bir “zafer şöleni”ne dönüştürmesiyle büyük darbe aldı. Bu istismar, hükümetin frene basmasına neden oldu. Güneydoğu’da yaratılan zafer havası, ülkenin diğer bölgelerinde sert tepkilere neden oldu. Siyasal destek azalmaya başladı. Hükümetin açılımına karşılık, PKK, “biz kazandık, Türkiye dize geldi” havasına girince, sürecin siyasal faturasının yüksek olacağı anlaşıldı.
Silah bırakma
6- Bu aşamadan sonra iktidarın PKK’yı tatmin edecek siyasal taviz niteliğinde adımlar atmasını beklemek gerçekçi olmaz. Keza, açılım nedeniyle PKK’nın silah bırakmasını beklemenin hayalci bir yaklaşım olduğu da ortaya çıktı. PKK-BDP çizgisinin çatışmadan, gerginlikten beslendiği ve siyasal desteği böyle sağladıkları unutulmamalıdır.
Ulusal sorundur
7- Sorun ulusal nitelikli bir sorundur. Bu nedenle partisel değil ulusal bir yaklaşımla, tüm partilerin katılımıyla ancak partilerüstü bir anlayışla ele alınmalıdır.
Özay Şendir
F-35 meselesinde kitabın orta yeri...
29 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Ankara’da ‘değerlendirme’ kulisi: Öcalan ile kim görüşecek?
29 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Diploma mı, meslek mi?
29 Kasım 2024
Abdullah Karakuş
Bölgede satranç ve terörle mücadele
29 Kasım 2024
Mehmet Tez
Suudi Arabistan başarabilecek mi?
29 Kasım 2024