Baykal’dan AB elçilerine: Hükümetin üzerine gelmeyin

26 Eylül 2009

CHP lideri Deniz Baykal’ın, Avrupa Birliği (AB) ülkelerinin Ankara büyükelçileriyle yediği öğle yemeğinde verdiği önemli mesajlardan biri Ermenistan’la ilgiliydi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, Ermenistan’la yapılan protokollerin TBMM’ye sevk edileceğini açıkladığı gün, Baykal, AB büyükelçilerinin beklemediği bir yorum yaptı. Ermenistan açılımını soran büyükelçilere Baykal’ın yanıtı şöyle oldu:

‘Baskı yapmayın’
“Ermenistan konusunda hükümetin üzerine gitmeyin. Bu konuda baskı yapıyorsunuz. Ermenistan’ın Azerbaycan topraklarındaki işgali bitmeden sınır baskısı yapmayın. Bu doğru değil. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, ABD Başkanı Barack Obama’ya ne söyledi bilmiyorum. Ama şunu biliyorum: Başbakan Tayyip Erdoğan, Bakü’de, ‘Ermenistan işgal ettiği Azerbaycan topraklarından çekilmedikçe sınır açılmaz’, dedi. Ancak bu sözünü tutamadı. Başbakan’ın sözünün arkasında duramayışının nedeni gördüğü baskıdır. Bunu yapmayın.”
Büyükelçiler, Baykal’ın bir anlamda hükümeti koruyan bu sözlerine bir yanıt vermediler, sadece dinlemekle yetindiler.

Yazının Devamı

Avşar olayı kafaları iyice karıştırdı

25 Eylül 2009

Yargıda yaşadığımız farklı uygulamalar suç ve ceza konusunda kafaları iyice karıştırdı. Ne suçtur, ne değildir; ne ifade özgürlüğüne girer, ne girmez; kim söylerse suçtur, kim söylerse suç değildir, iyice birbirine girdi.
“Kürt açılımı” sürecinde, hükümetin talebi ve teşvikiyle ortaya dökülen görüşler hangi koşullarda suç iddiasına konu olur, hangi koşullarda olmaz? Bu sorulara yanıt vermek neredeyse imkânsız hale geldi.

Hülya Avşar olayı
Taze örneklerden biri, ünlü sanatçı Hülya Avşar ve onunla röportaj yapan Milliyet’ten Devrim Sevimay hakkında açılan soruşturma. Avşar, halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmekle suçlanıyor.
Ünlü sanatçı, annesinin Türk, babasının Kürt olduğunu belirterek, kendisini melez gibi gördüğünü ifade etmiş ve hadi bana bir isim bulun, diye konuşmuştu. Türkiye’de, Avşar gibi, anne ve babası farklı etnik kökenlerden gelen milyonlarca örnek vardır. Tartışma sürecinde de hemen herkesin en çok vurgu yaptığı gerçek de budur. Biz etle tırnak gibiyiz, nasıl ayrılabiliriz yaklaşımı hep bu gerçeğe dayandırılır. Avşar da kendini örnek göstererek aynı gerçeğe dikkat çekmek istediğini belirtiyor.
Değerli bir savcımız, Hülya Avşar’ın bu röportajının “halkı kin ve

Yazının Devamı

Org. Başbuğ’un durduğu yer

24 Eylül 2009

Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, bayramda ziyaret ettiği Mardin’in Sınırtepe Karakolu’nda önemli bir konuşma yaptı. Org. Başbuğ, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) durduğu yeri bir kez daha ve biraz daha detaylı bir şekilde ortaya koydu.
Hemen belirtmek gerekir ki Başbuğ’un sözlerini, “Kürt açılımını destekliyor” veya “desteklemiyor” diye bir yere çekmeye çalışmak boş bir çabadır.

Akan kan dursun
Örneğin, Org. Başbuğ, “Akan kanın durmasını herkes ister, TSK da isteyenlerin başında gelir” sözünü bağlamından koparıp, “Demek ki destekliyor” sonucuna varmak, veya, “Tek çıkar yol silah bırakmalarıdır” ifadesine bakıp, “Demek ki desteklemiyor” demek, zorlama bir gayrettir. Başbuğ, TSK’nın neyi desteklediğini, neyi desteklemediğini 30 Ağustos vesilesiyle yaptığı açıklamada kamuoyuna yansıttı ve Sınırtepe ziyaretinde de bu çizgide durduklarını tekrarladı.
Kuşkusuz Org. Başbuğ da akan kanın durmasını istiyor. Aksini istemesi mümkün olabilir mi? Elbette olmaz.
Başbuğ, bu sözleri sarf ettikten sonra, “Bu kanı kim, niye akıtıyor, bu soruyu da sormak lazım” diye ekledi. “Cevabı da açıktır; bölücü terör örgütü” yanıtını da verdi.

Yazının Devamı

Şam’ın katkısı çok ciddi olur

23 Eylül 2009

Org. Başbuğ, “‘Kürt açılımı’ konusunda, 2006’da ne söylediysek bugün farklı bir noktada değiliz. Kürtçe öğretme, Kürtçe okuma-yazma diyen mi var? Halkımızın bir bölümünde tedirginlik var. ‘Bölünecek miyiz?’ diye soruyorlar bize” dedi

Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’la Sınırtepe Karakolu’ndan dönüşte Mardin Havaalanı’nda bir süre daha sohbet ettik. Başbuğ, gazetecilerin sorularını yanıtlarken, yaptığı konuşmaya da zaman zaman açıklık getirdi. Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın “Dağdan inecek Suriye uyruklu PKK’lıları affederiz” sözlerinin sorulması üzerine, bu açıklamayı çok olumlu bulduğunu belirterek, “Suriye’nin terörle mücadeleye çok ciddi katkısı olur” dedi.
Org. Başbuğ, “Türk ordusu bilmem kimin ordusu değildir” sözlerinin sorulması üzerine de Türk ordusunun, Şah’ın ordusu veya Komünist Parti’nin Kızıl Ordu’su gibi olmadığını, millet ordusu olduğu vurgusunu yaptı.
Başbuğ’a yönelttiğimiz sorular ve yanıtları şöyle:

‘Nerede durduğumuz belli’
Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), hükümetin Kürt açılımının neresinde?

Yazının Devamı

Org. Başbuğ: Siyaset ve terör ağalarından kurtulmak lazım

22 Eylül 2009

SINIRTEPE-MARDİN

Etimesgut Havaalanı’ndan kalktığımızda henüz nereye gideceğimizi bilmiyorduk. Meslektaşlarımız, Pilot Yüzbaşı Sinem Sarıkaya’nın kullandığı CASA uçağının aldığı yöne bakarak nereye ineceğimiz konusunda tahminlerde bulunurken, inişe 5-10 dakika kala Genelkurmay İletişim Daire Başkanı Tuğgeneral Metin Gürak’tan Mardin’e doğru alçaldığımızı öğrendik. Mardin Havaalanı’ndan askeri helikopterlerle Nusaybin’in Sınırtepe Karakolu’na ulaştık ve 10-15 dakika sonra da Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Işık Koşaner, Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Atila Işık, Mardin Valisi Hasan Duruer, 2. Ordu Komutanı Orgeneral Necdet Özel ve 7. Kolordu Komutanı Korgeneral Salih Zeki Çolak’la karakolda buluştuk. Genelkurmay Başkanı Başbuğ ve diğer komutanlar sınır karakolunda askerlerle bayramlaştılar. Org. Başbuğ, karakolda görevli askerlerle tek tek tokalaştı, hepsinin hatırını sordu, sohbet etti. Sınır karakol geleneğine uygun olarak karakolda görevli herkese hediye verdi, bayram hediyelerinden karakolun köpeği Hami de nasibini aldı. Komutanın elinden bayram armağanı yiyecekler yedi.
Ramazan mesajı
Genelkurmay Başkanı Org. Başbuğ,

Yazının Devamı

Ömer Çelik, Baykal gibi konuştu

20 Eylül 2009

Adana Milletvekili Ömer Çelik, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın önemli siyaset danışmanlarından biri. Kürt açılımı konusunda da konuşmaya yetkili bir isim.
Ömer Çelik’i, CNN-Türk’teki Ankara Kulisi programımızda Murat Yetkin’le birlikte dinlerken, bir ara CHP lideri Deniz Baykal’ı dinliyor gibiydik. Çelik, Kürt açılımı konusunda iktidar partisinin yaklaşımıyla ilgili çok net bir çerçeve çizdi. Her ne kadar hükümet veya parti adına konuşmadığını belirtse de Erdoğan’a olan yakınlığı ve politika belirlenmesindeki katkısı, sözlerini önemli kılıyordu.

“Kolon yıkılır”
Çelik’e, CHP lideri Baykal’ın iki kırmızı çizgisini anımsattım. Baykal’ın, egemenliğin devri anlamı taşıyacak bir anayasal düzenleme ile milli eğitime etnisitenin (Kürtçe eğitim) sokulmasına karşı tutumunu sordum. Çelik, Baykal’ın iki kırmızı çizgisine de sahip çıkan bir değerlendirme yaptı:
“Eğer” dedi, “Türkiye gibi bir ülkede tek resmi dili ortadan kaldırırsanız, çatıyı taşıyan kolon yıkılır. Çatı tepenize çöker.”
Ömer Çelik, anadillerin öğrenilmesi, yaşatılmasının ayrı olduğunu, ancak dil birliğinin bozulması halinde cumhuriyetin dayandığı temel direklerden birinin çökeceğini vurguladı. Anayasa’nın ilk üç

Yazının Devamı

Baykal: Mektup gelsin, değerlendiririz

19 Eylül 2009

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bayramdan sonra CHP lideri Deniz Baykal’a bir mektup yazacağını, gel derse, gidip görüşeceğini açıkladı. CHP lideri Deniz Baykal’la bu konuyu konuştum. Baykal’ın, Erdoğan’ın yazacağı mektuba ve görüşlerine ilişkin sorularıma verdiği yanıtlar özetle şöyle:

‘Gelsin bakarız’
“Henüz mektup gelmedi. Gelsin bakarız, değerlendiririz. Biz uyarılarımızı yaptık. Tutarsızlıklarını, çelişkilerini söyledik. Bunları Başbakan biliyor. Bunları bilerek bir değerlendirme yaptığı ve mektup yazmaya karar verdiği anlaşılıyor. Mektup gelsin, içeriğini bir görelim, sonra değerlendiririz.”

‘Anayasa değişikliği tehlikeli’
“Başbakan uzun vadede yapacakları arasında anayasa değişikliğini de sayıyor. Kürt açılımı bağlamında anayasa değişikliği ne anlama gelir? Uzun vadeli tedbirlerden biri anayasa değişikliği ise neyi değiştirecekler? Anayasa değişikliği yapacaklarını açıkladıklarına göre Başbakan’ın bu konuda sıkıntılı bir konumda olduğu anlaşılıyor. Anayasa’da neyi değiştirecek? Türk milleti kavramını mı değiştirecek? Anayasa Türk milletini tanımlıyor. Bu tanım mı değişecek? Bu sürecin ucu açık duruyor. Bu tehlikeli bir durum. Bu sürecin nerelere kadar varacağı

Yazının Devamı

Çiçek: Geri dönüş olmaz

18 Eylül 2009

Başbakan Yardımcısı ve Terörle Mücadele Kurulu Başkanı Cemil Çiçek’in, PKK’nın dağdan indirilmesi ve açılım süreciyle bağlantılı olarak sunulan haberlere ilişkin görüşlerinin bir kısmını dün yansıtmıştım.
Çiçek’in görüşlerine bugün de devam edelim. Başbakan Yardımcısı Çiçek, tartışmalar sürerken terörle mücadele ile demokrasi standartlarının yükseltilmesi konusunun birbirine karıştırılmaması gerektiğini özenle vurguluyor. Bu konuda yorumu şöyle:

İç içe iki konu
“Türkiye’de yapılan hatalardan biri de terörle mücadele konusu ile demokrasi standartlarının yükseltilmesi konusunun birbirine karıştırılmasıdır. Belki bu iki konu birbirini ilgilendiriyor ama çok önemli farkları da var. Demokrasi standartları yükseltilirken, terörle mücadele edilmez diye bir anlayış olmaz. Eğer terör varsa, terör tehdidi sürüyorsa elbette onunla mücadele sürer. Diğer yandan demokrasinin standartlarını yükseltme çabaları da devam eder. Eğer ortada bir suç yoksa, bir suçlu yoksa, savcı durduk yerde soruşturma açmaz, güvenlik güçleri durduk yerde operasyon yapmaz. Ortada bir etnik terör var. Ama terör varsa elbette hem güvenlik güçleri mücadelesini sürdürür hem de hukuk çalışır. Biz bu iki konuyu

Yazının Devamı