Çiçek: BDP’den icazet alacak değiliz

13 Ocak 2010

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, dün partisinin grup toplantısında açılımın sınırlarını bir kez daha vurgulama ihtiyacı duydu. Başbakan, kamuoyuna Kürtçenin ikinci resmi dil olacağı, Kürt vatandaşlara maaş bağlanacağı yolunda haberler verildiğini anımsatarak, bunları kesin bir dille yalanladı. Başbakan Erdoğan, hem Kürt vatandaşlara maaş bağlanmasının hem de Kürtçenin ikinci resmi dil olarak kullanılmasının söz konusu olmadığını belirtti.
Başbakan’ın çizdiği bir sınır da Anayasa’nın değiştirilmesi teklif dahi edilemeyecek maddeleriyle ilgiliydi. Başbakan, “Anayasa’nın ilk üç maddesi ortak paydamızdır” diyerek, bu maddelere ilişkin bir değişiklik düşüncesi taşımadıkları mesajını verdi.

‘Destekleyenler zarar veriyor’
Bu konuyu dün Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’le de konuştum. Çiçek, Başbakan’ın kendisinin ve diğer sözcülerin sık sık vurgulamalarına rağmen, bazı çevrelerin Kürtçenin resmi dil veya eğitim dili olacağı, Kürt vatandaşlara maaş bağlanacağı gibi düşünceler yaydığını ifade ederek, şöyle dedi:
“Bizi veya açılım sürecini destekleyen bazı çevreler kendi temennilerini, kendi görüşlerini sanki bizim, hükümetin görüşleri veya kararlarıymış gibi sunuyorlar. Bu doğru bir

Yazının Devamı

Açılımın seyri

12 Ocak 2010

Hükümetin başlattığı açılım sürecinin siyasetin geleceğini belirleyecek önemli faktörlerden biri olacağı belliydi. Atılan ilk adımların yol açtığı gelişmeler, iktidarı sıkıntıya soktu. Özellikle Habur girişinin hükümeti etkilediği açık. En azından o günden bu yana açılım sürecinde frene basıldığını söyleyebiliriz.
İki temel sorun
Açılım süreci boyunca hükümet açısından iki önemli sorun ortaya çıktı: Birincisi PKK-BDP (DTP) çizgisinin süreci Abdullah Öcalan’a kilitlemesi, ikincisi ise iktidarın bu konu nedeniyle yıpranması.
Birinci sorun tüm ağırlığıyla devam ediyor. DTP’nin yerine kurulan BDP, hükümete adres olarak İmralı’yı göstermeye devam ediyor. Emine Ayna, Abdullah Öcalan’a siyaset hakkı tanınmadan, sorunun çözülmeyeceğini bir kez daha ifade etti.
Hemen arkasından Öcalan’ın avukatlarıyla yaptığı görüşmeyi aktaran Fırat Haber Ajansı’nın haberi geldi. Öcalan, “Ben konuşmazsam kan gövdeyi götürür. Benim rol almam isteniyorsa bu koşulların değiştirilmesi gerekiyor. Bu esaret koşullarında ben bir şey yapamam.”
Bu ifadeler gösteriyor ki, açılım sürecinin PKK-BDP cephesi, işi “Öcalan’ın durumu”na kilitlemeye devam edecekler. Buradaki mesaj açıktır: İmralı-PKK-BDP, “Öcalan

Yazının Devamı

Kıyat’ın üzerinde durulması gereken analizi

10 Ocak 2010

Bu haftaki 32. Gün programı önemli tartışmalara sahne oldu. Mehmet Ali Birand’ın yönettiği programda, Prof. Dr. Mümtazer Türköne ile emekli Hava Tuğgeneral Ramiz İlker’in tartışmaları ilgi çekiciydi. Program konuklarından biri olan emekli Koramiral Atilla Kıyat ise siyasilerin mutlaka üzerinde durmaları gereken bir analiz yaptı.
Kıyat, Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ’un, her vesileyle dile getirdiği, “TSK’ya karşı asimetrik savaş yürütülüyor” sözlerini anımsattı ve şöyle dedi:
“Genelkurmay Başkanı TSK’ya karşı asimetrik savaş var, diyor. Ama hiçbir savcı gidip Genelkurmay Başkanı’na nedir bu asimetrik saldırı, elinizdeki kanıtlar nedir, diye sormuyor.”
Kıyat’ın bu saptaması üzerinde durulmalı. Org. Başbuğ’a gidip bu konuyu soruşturuyoruz diyen bir savcı oldu mu? Genelkurmay Başkanı’ndan bilgi, belge isteyen oldu mu? Genelkurmay Başkanı’nın bu şikâyetiyle ilgilenen oldu mu?

Seçim kime karşı kazanıldı?
Kıyat’ın dikkat çeken bir analizi de 22 Temmuz seçimlerinden sonra oluşan havayla ilgiliydi. TSK’nın hedef tahtasına oturtulduğu son dönemler dikkate alındığında Kıyat’ın analizi önem kazanıyor.

Yazının Devamı

Baykal: Hükümet vurkaç planlıyor

9 Ocak 2010

CHP lideri Deniz Baykal, referandum süresinin 4 aydan 45 güne indirilmesini öngören yasa teklifinin TBMM’ye sunulmasını, hükümetin anayasa değişikliği planı olarak değerlendirdi.
Gündemde olmamasına karşın iktidar kanadının referandum süresinin kısaltılmasıyla ilgili yasa teklifi sunmasını Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın 2010 planının bir parçası olduğunu söyleyen Baykal’a göre anayasa değişikliği paketi kapıda.

‘Şipşak olsun istiyorlar’
CHP lideri Baykal’ın değerlendirmesi şöyle:
“Şimdi durduk yerde referandum süresini 45 güne indiren bir yasa teklifi verdiler. Arkasından da ‘gündemde anayasa değişikliği ve erken seçim yok’ diyorlar. Hiç inandırıcı değil. Bu teklif, erken seçimin kanıtlarından biri midir, bilmiyorum ama bir anayasa değişikliğinin işareti olduğu kesin. Bu değişikliğin de uzun süre tartışılması halinde kendilerini yıpratacağını biliyorlar. Süreyi bu nedenle kısaltmak istiyorlar. Kamuoyunda fazla tartışılmadan anayasa değişikliğini şipşak geçirmek istiyorlar.”

Yazının Devamı

Erdoğan karargâhtan memnun ayrıldı

8 Ocak 2010

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, haftalık olağan görüşmelerini bu kez Genelkurmay karargâhında gerçekleştirdiler. Bu haftaki görüşmenin Genelkurmay’da yapılmasının bir önceki görüşmede kararlaştırıldığı bilgisi de kamuoyuna yansıdı.

Birlikte fotoğraf
Genelkurmay karargâhında gerçekleşen toplantının öncekilere göre bazı farklı yönleri vardı. Başbakanlık Konutu’nda veya Başkanlık’ta gerçekleşen görüşmelerde fotoğraf ve görüntü alınmasına izin verilmiyordu. Dünkü görüşmede ise Başbakan Erdoğan’la Genelkurmay Başkanı Başbuğ’un konuk kürsüsünün başında birlikte çekilmiş fotoğrafı, TSK’nın internet sitesine konuldu. Ayrıca güvenlik ve gündemdeki diğer konuların ele alındığı bilgisine de yer verildi.
Erdoğan ve Başbuğ’un birlikte verdikleri fotoğraf, son günlerde kurumlar arasında güvensizlik ve çatışma olduğuna ilişkin haber ve yorumlar karşısında, böyle bir durumun söz konusu olmadığı mesajı veriyordu. Bu tür haberlerin sıklaşması üzerine Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Erdoğan, kurumlar arasında bir tartışma olmadığını vurgulamışlardı. Gül’ün Çankaya Köşkü’nde topladığı erkler zirvesinin kurumlar arası diyaloğu güçlendirmeye

Yazının Devamı

Org. Başbuğ: Bir şey saklamıyoruz AÇIN KAPILARI

7 Ocak 2010

Kozmik odadaki aramalarla ilgili brifing alan Org. Başbuğ, daha sonra “Aramaya engel olursak yanlış anlaşılır. Bir şey saklamıyoruz, kapıları açın”diye özetlenebilecek bir emir verdi. Bu emrin ardından kapılar açıldı

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’a yönelik suikast iddaları ile başlayan ve kozmik odaların aranmasına kadar uzanan süreçte önemli ölçüde bilgi kirliliği yaşandığı bir gerçek.
Bu süreçte TSK’ya karşı bir kamuoyu oluşturmak amacıyla kasıtlı olarak tahminler, temenniler, yorumlar da haber gibi yansıtıldı. Seferberlik Ankara Bölge Başkanlığı’nda aramanın başladığı 25 Aralık 2009 tarihinden bugüne kadar gerçekte ne oldu? Bu sorunun yanıtını krolonojik seyre uygun olarak verelim:

Her yer mühürlendi
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın evinin yakınında bir albay ve bir binbaşı gözaltına alındılar ve aynı gece serbest bırakıldılar. Gözaltı sürecinde subayların üstleri, arabaları ve evleri arandı. İki gün sonra savcı, söz konusu subayların işyerlerini de aramak istedi ve bu yönde hâkimden karar aldı. Özel yetkili savcı Mustafa Bilgili 25 Aralık 2009 günü Seferberlik Ankara Bölge Başkanlığı’na geldi. Genelkurmay Başkanlığı’nın adli müşavirlik yetkilileriyle görüştü. Hâkim

Yazının Devamı

Demirel: Türkiye cadı kazanına döndü

6 Ocak 2010

Basına yansıyan haberlere göre, savcıların eski Hava Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral İbrahim Fırtına’ya yönelttikleri sorulardan bazıları da 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’le ilgiliydi. Savcıların, emekli Org. Fırtına’ya, “Sarıkız kod adlı plandan ve bu plan çerçevesinde yürütülen çalışmalardan Demirel’in haberi var mıydı? Mustafa Özkan sizin yanınıza gelmeden neden Demirel’e uğramasının sebebi nedir? Bu şahıs, Süleyman Demirel’den size ne mesaj getirdi?” biçiminde sorular yönelttikleri kamuoyuna yansıdı. Fırtına’nın da belirtilen görüşler hakkında “Bilgi sahibi değilim” yanıtını verdiği de haberlerde yer aldı.
9. Cumhurbaşkanı Demirel’le, dün bu konuyu konuştum. Demirel, savcıların gündeme getirdiği konularla ilgili olarak şu değerlendirmeleri yaptı:

‘Cadı kazanı’
“Türkiye cadı kazanına döndü. At izi it izine karıştı. Neyin önemli neyin önemsiz olduğu da birbirine karışmış durumda. Her gün ortaya yeni bir şey atılıyor. Ne aranıyor, ne amaçla aranıyor, anlayabilmiş değilim. Kumandanların sorgulanması sırasında benim adım geçiyor. Üçüncü şahıslar arasında geçiyor. Bu benim dışımda bir olay.”

‘50 kişi görüş sorar’

Yazının Devamı

Mahkemenin getirdiği açıklık

5 Ocak 2010

Seferberlik Ankara Bölge Başkanlığı’nda yapılan incelemeye ilişkin olarak Genelkurmay Başkanlığı’nın itirazını reddeden Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, bu kararıyla birçok konuya da açıklık getirdi.
Mahkemenin kararı ve gerekçesinde günlerdir tartışma konusu olan arama ve incelemeyle açıklığa kavuşturulan konuları şöyle özetleyebiliriz:

Arama
1- Mahkeme, Seferberlik Tektik Kurulu’nda yapılan ilk aramanın savcı tarafından gerçekleştirildiğini, ancak savcının devlet sırlarının bulunduğu belirtilen iki odaya girmediğini kaydetti. Savcı aramasının devlet sırlarının saklandığı odalar dışında, soruşturmaya konu olan subayların çalışma yerleriyle sınırlı olduğunu kararında ifade etti.

İnceleme

Yazının Devamı