Taraf gazetesinin gündeme getirdiği ve “Balyoz Darbe Planı” olarak sunduğu dokümanla ilgili olarak Genelkurmay Başkanlığı dün bir açıklama yaptı. Genelkurmay, açıklamasında söz konusu çalışmanın, “2003-2006 Tatbikat Programı”nda yer alan bir “Plan Semineri” olduğunu duyurdu.
Genelkurmay, açıklamasında ayrıca, “Bu plan seminerine ilişkin olarak ortaya atılan iddiaları, aklı ve vicdanı olan hiç kimsenin kabul etmesi mümkün değildir” vurgusu yaptı.
Ortaya atılan iddialar ise bu çalışmanın, “kanlı bir darbe planı” olduğu, darbe ortamı oluşturmak için Fatih ve Beyazıt camilerinin bombalanması, bir savaş uçağımızın Yunanistan tarafından düşürülmesi için gerginliğin tırmandırılması, gerektiğinde kendi savaş uçaklarımız tarafından düşürülmesi, 200 bin kişinin tutuklanması gibi eylemlerin planlandığı yönündeydi.
Seminer metninde var mı, yok mu?
Genelkurmay, çalışmanın “1. Ordu Komutanlığı sorumluluk bölgesinde icra edilen plan semineri” olduğunu açıkladı. Dönemin 1. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Çetin Doğan da aynı açıklamayı yapmıştı. Ayrıca Çetin Doğan Paşa, camilerin bombalanması, kendi uçağımızın düşürülmesi gibi ifadelerin metne sonradan “kopyala-yapıştır” yöntemiyle
Taraf gazetesi dünkü manşetini bir başka darbe planı iddiasına ayırmıştı. Habere göre, emekli Orgeneral Çetin Doğan, 1. Ordu Komutanı olduğu 2003 yılının başında bir darbe planı hazırlatmıştı. 5 bin sayfayı bulan dokümandan özetlendiği belirtilen haberde, Org. Çetin’in, Çarşaf ve Sakal kod adlı eylem planlarına yer veriliyor, darbe ortamı yaratmak için Fatih ve Beyazıt camilerine bombalı saldırı; bir Türk jetinin kendi uçaklarımız tarafından düşürülmesi, toplumda gerginliği artıracak başka eylemler planlanıyordu.
Darbenin adı “Balyoz” olacaktı. Planda 29’u general 133 subayın adı geçiyordu. Ve darbe toplantısına ilişkin ses kayıtları da vardı. Hedef, AKP hükümetini devirmek; plan, sıkıyönetim ve darbeydi. Tüyler ürperten planın detayları da verilmişti.
Çetin’in açıklaması
Dün öğleden sonra askeri çevrelerden Taraf’ın manşetinde yer alan darbe planının bir “Harp Oyunu Senaryosu” olabileceğine ilişkin duyumlar gelmeye başladı. Akşam saatlerinde ise emekli Org. Çetin Doğan, T24.com.tr internet sitesine bir açıklama yaptı. Doğan, söz konusu dokümanın “Harp Oyunu, Plan Tatbikatı ve Seminerleri” kapsamında olduğunu belirtiyordu. Çetin, bu çalışmaların doğal olduğuna da vurgu
Dün hüzünlü bir gündü... Bir yanda, Çankaya Köşkü’nde Devlet Övünç Madalyası’nı almak üzere hıçkırıklarla geldiği sahnede bayılan şehit babası Muharrem Işık’ın Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün ayaklarının dibinde, boylu boyunca uzanmış görüntüsü...
Bir yanda, önünde davul zurnalar çalınan, elini öpmek için kuyruğa girilen Abdi İpekçi’nin katili Mehmet Ali Ağca’ya yapılan “kahraman” muamelesi; diğer yanda “Ben bu filmde rol almayacağım” dedikten sonra susan Nükhet İpekçi’nin sessiz çığlığı...
Bir diğer yanda, “Babamın büstünü parçalamak istiyorum, ben büstleri değil insanları seviyorum” diyen Hrant Dink’in oğlu Ararat Dink’in feryadı...
Evet, dün düşündüren; düşündükçe hüzünlendiren bir gündü...
Çankaya’daki çelişki
Çankaya Köşkü’ndeki Devlet Övünç Madalyası töreninde hem hüzün hem gurur vardı. Şehit annelerinin ağıtları yürek parçaladı. Devletin zirvesi şehit yakınlarından gelen her türlü tepkiyi anlayışla karşılamaya hazır bir hüzün içindeydi. Salondaki sessizliği zaman zaman şehit bebeklerinden birinin “Babam gelecek mi anne?” diye pat diye sorması, zaman zaman bir anneden yükselen hıçkırıklar bozdu.
Akdağ’ın görüşlerini yayımladıktan sonra doktorlardan çok sayıda mesaj aldım. Yasayı destekleyenlerin yanı sıra eleştirenler ve bazı soruları gündeme getirenler de vardı. Sağlık çalışanları, bugün Tam Gün Yasası’nı protesto amacıyla iş bırakma eylemi yapacaklar.
Doktorlardan gelen eleştiri ve soruları Sağlık Bakanı Prof. Dr. Recep Akdağ’a aktardım ve yanıtlarını aldım.
Gençay Hoca’ya soru
Akdağ, öncelikle bugün eyleme hazırlanan Türk Tabipleri Birliği Başkanı Prof. Dr. Gençay Gürsoy’a bir sorusu olacağını belirterek, şöyle dedi:
“Doktorlar eylem hazırlığı yapıyorlar. Bana göre bu eyleme çok az sayıda doktor katılacaktır. Katılanların çoğunun doktor olmadığı görülecektir. Ben Gençay Gürsoy Hocamızı da arayacağım. Şu soruyu soracağım; Hocam, bu düzenlemeler içinde muayenehanelerin kapatılması seçeneği dışında, doktorların haklarında geriye giden bir şey var mı? Lütfen elinizi vicdanınıza koyun ve söyleyin. Muayenehanelerin kapatılması seçeneğine gelince, eğer buna karşıysanız, bu TBB’nin on yıllardır savunduğu görüşlerle çelişmez mi? Doktorların mali hak ve olanaklarında geriye gidiş olmayacak, aksine, eskisine göre ilerleme olacak.”
Tam Gün Yasası nasıl bir düzenleme getiriyor? Yasaya yöneltilen itirazlar neler? Sağlık Bakanı Recep Akdağ, hem yasayı anlattı, hem de itirazları yanıtladı: ‘Bu yasayı kendini solcu, sosyal demokrat diye tarif edenlerin desteklemesi gerekir’
Tam Gün Yasası’nın Meclis’teki görüşmeleri devam ederken, sağlık personeli de eyleme hazırlanıyor. Sağlık çalışanları Türk Tabipleri Birliği, Sağlık Emekçileri Sendikası gibi mesleki kuruluşların öncülüğünde 19 Ocak 2010 Salı günü iş bırakma eylemi yapacaklar.
Tam Gün Yasası nasıl bir düzenleme getiriyor? Yasaya yöneltilen itirazlar neler? Sağlık Bakanı Prof. Dr. Recep Akdağ, dün yaptığımız görüşmede hem yasayı anlattı hem de itirazları yanıtladı.
Solun çelişkisi
Akdağ, yasanın teknik yönlerine girmeden önce bazı sağlık örgütlerinin öncülüğünde yapılan itirazları ve eylemleri değerlendirdi. Akdağ, Tam Gün Yasası’nın sosyal devlet anlayışıyla düzenlendiğini, doktorlar ile hasta arasındaki para ilişkisinin kesilmesinin, buna karşılık sağlık çalışanlarının emeklerinin karşılığının da verilmesinin amaçlandığını vurguladı. Sağlık hizmetinin vatandaşın zor durumundan yararlanarak para kazanma aracı olarak kullanılmasını önlemeyi; bu bağlamda
İçişleri Bakanı Beşir Atalay, açılım süreciyle ilgili olarak dün bir basın toplantısı daha yaptı. Atalay, bu konuda hükümetin yaptıklarını ve yapacaklarını anlattı. İçişleri Bakanı’nın üzerinde durduğu bir konu da anayasa değişikliğiydi. Atalay, önümüzdeki seçimin bir bakıma anayasa seçimi olacağını belirterek, bu konuya verdikleri önemi vurgulamış oldu.
Açılım nereye kadar gider?
Atalay’ın verdiği bilgiler, daha önce de kamuoyuna yansımış bilgilerdi. Çocukların çocuk mahkemesinde yargılanmasına ilişkin yasal düzenleme, cezaevlerinde annelerin çocuklarıyla Kürtçe konuşmaları, özel televizyonlara 24 saat Kürtçe yayın yapma olanağı, yol kontrollerinin azaltılması, açılımı oluşturan adımlardı. Ayrıca Kolluk Gözetim Komisyonu ve Ayrımcılıkla Mücadele ve Eşitlik Kurulu kurulacağını da açıkladı.
Bu düzenlemeler açılımın nereye kadar gidebileceğini gösteren sınırlar. Bir kez daha söylemek gerekir ki, bu adımlar ne kadar önemli olursa olsun, PKK-BDP memnun olmayacaktır.
Anayasa değişikliği
İsrail Dışişleri Bakan Yardımcısı Danny Ayalon’un Büyükelçi Oğuz Çelikkol’a yaptığı kabalık Türk toplumunda iz bırakacaktır. Tıpkı ABD’nin Süleymaniye’de Türk askerinin başına çuval geçirmesi gibi. ABD askeri yetkilileri de olaydan sonra dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök’e özür mahiyetinde bir mektup göndermişlerdi. İsrail de dün resmen özür diledi. Ancak, bu tür olaylar özür dilenmiş olsa da ulusların belleğinde uzun süre yer ediyor.
Nasıl ki çuval olayından sonra Türkiye’de ABD karşıtlığı yükselmişse, Büyükelçimize “alçak koltuk” muamelesinden sonra da İsrail karşıtlığı büyüyecektir.
İsrail’in hatası
İsrail’in Arap ülkeleriyle ilişkileri malum. Bölgede doğru dürüst ilişki kurabildiği tek ülke Türkiye’ydi. Ankara’nın bölgedeki ağırlığının giderek arttığı ve Arap ülkeleriyle ilişkilerini güçlendirdiği bir dönemde İsrail hata üstüne hata yapıyor.
Türkiye’nin sesiz sedasız bir biçimde Suriye ile arabuluculuk yaptığı ve önemli mesafe kat edildiği günlerde, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a, “Askeri müdahale yapmayacağız” demesinden birkaç gün sonra Gazze’ye saldıran İsrail, Ankara’nın güvenini yitirmeye başlamıştı.
Arkasından Davos’ta yaşanan kriz geldi. İsrail
İsrail Dışişleri Bakan Yardımcısı Danny Ayalon’un Büyükelçi Oğuz Çelikkol’a yaptığı “alçak koltuk” ayıbı Ankara’da en üst düzeyde, çok sert bir tepkiyle karşılandı.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Çankaya Köşkü’ndeki resepsiyonda sorularımızı yanıtlarken, Ayalon’dan, “Ne yaptığını bilmez bir adam” diye söz etti. Cumhurbaşkanı Gül, İsrail’in özür dilemesi konusunda ısrarlı bir tutum içindeydi.
TÜSİAD ile Türk Bilişim Vakfı’nın ortaklaşa düzenlediği tören sonrasında konuştuğumuz Cumhurbaşkanı Gül, sorularımıza şu yanıtları verdi:
“İsrail sorumludur”
İsrail Dışişleri Bakan Yardımcısı Ayalon’un Büyükelçimiz Çelikkol’a yaptıklarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Tabii, ne yaptığını bilmez bir adamın yaptığı iştir. Ama nihayetinde İsrail’i bağlar. İsrail sorumludur. Dışişleri Bakanlığımızın yaptığı açıklama kapsamında bu işi düzeltmelerini bekliyoruz.