Ankara Seferberlik Bölge Başkanlığı’ndaki kozmik odaları inceleyen hâkim Kadir Kayan’ın çalışması bittikten sonra kozmik belgelerin imha edileceği açıklanmıştı.
Genelkurmay, hâkimin yaptığı çalışma nedeniyle seferberlik planları ve belgelerinin görülmüş olduğunu, bu nedenle, söz konusu planların imha edilip, yerine yenilerinin yapılacağını da duyurmuştu.
Mühür altında bekleyecek
Genelkurmay belgeleri henüz imha etmedi. Yargı süreci devam ederken kozmik belgelerin imha edilmesinin spekülasyonlara yol açabileceği düşüncesi hâkim oldu. Böyle bir durumda, hâkimin incelediği belgelerin imha edildiği, delillerin yok edildiği veya yeni belgelerle değiştirildiği yönünde istismar amaçlı iddiaların ortaya atılabileceği düşünüldüğü için Genelkurmay, belgelerin, bu konuda yargı süreci sonuçlanıncaya kadar saklanmasına karar verdi.
Tek odaya toplandı
Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, Taraf’ta yer alan “Balyoz darbe planı” iddiasıyla ilgili olarak Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nda detaylı bir inceleme yapıldığını kamuoyuna duyurmuştu. Bu konuda yürütülen çalışmaların hangi aşamaya geldiği sorusunu yanıtlayalım.
Ön inceleme
“Balyoz darbe planı” iddiasıyla ilgili olarak Kara Kuvvetleri Komutanlığı (KKK) zaman yitirmeden bir ön inceleme başlattı.
1. Ordu’nun 2003 Mart ayında gerçekleştirdiği tatbikat semineriyle ilgili olarak Kara Kuvvetleri’ndeki bilgiler incelendi.
KKK’nın yaptığı ön inceleme sonucunda, bu konuda yetkili askeri savcılığın bir soruşturma yapması gerektiği sonucuna varıldı.
Milli Mücadele kahramanlarımızdan Kazım Karabekir’in kızı Hayat Karabekir Feyzioğlu, Genelkurmay’da anma gününde şöyle demişti:
“Babamın bir sözü vardır, sık sık tekrarlamak ihtiyacı duyarım; Vatandaş! Yanlış bilgi felaket kaynağıdır. Her işin evvela hakikatini ara ve öğren! Sonra münakaşasını istediğin gibi yap! Birincisi vicdanına, ikincisi seciye ve irfanına dayanır.”
Kazım Karabekir’in bu sözleri, rahmetli Uğur Mumcu’nun, “Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olma” sözüyle örtüşüyor. Özellikle son günlerde yaşadığımız tartışmalar dikkate alınırsa Karabekir’in öğüdünün ne kadar önemli olduğu çok daha iyi anlaşılıyor.
Başbuğ tekrarlamıştı
Nitekim Karabekir’le ilgili panel bittikten sonra kürsüye gelen Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ da bu sözleri tekrarladı ve bazı kelimeleri de günümüz Türkçesiyle izah etti. Kuşku yok ki, Başbuğ’un bu sözleri tekrarlama ihtiyacı duymasının nedeni, Türk Silahlı Kuvvetleri’yle ilgili olarak ortaya atılan iddialardı. Gerçek tam olarak anlaşılmadan, yeterli bilgi sahibi olmadan, önyargıyla TSK’ya yüklenilmesi, kışkırtıcı yayınlar yapılmasıydı.
Taraf’ın öne sürdüğü “Balyoz darbe planı”nı hazırlamakla itham edilen, dönemin 1. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Çetin Doğan, tatbikat seminerinde böyle bir plan tartışmadıkları konusunda ısrarlı.
Doğan, sorularıma şu yanıtları verdi:
Dış tehdit mi, iç tehdit mi?
Genelkurmay Başkanlığı, yaptığı açıklamada, “Plan seminerinin gayesi, dış tehdide ilişkin olarak hazırlanan Harekât Planı’nı geliştirmek ve ilgili personelin eğitimlerini sağlamaktır” deniliyor. Ancak sizin dış tehditten çok iç tehdide dayalı bir senaryo tartıştığınız görülüyor. Genelkurmay, dış tehdit demesine karşın, siz iç tehdidi mi esas aldınız?
- Hayır, öyle değil. Elbette dış tehdit var. Bu tehdide göre de zaten hazırlanmış bir plan var. Her planda olduğu gibi, bunun bir de geri bölge emniyet planı var. Biz bunu tartıştık. Bir kalkışma halinde geri bölge emniyetini nasıl alırız, diye. Senaryo direktifini komutan olarak elbette ben veriyorum ama bu direktif zaten KKK’ya ve Genelkurmay’a önceden bildirilen buhran haline dayanıyor.
Taraf’ın öne sürdüğü “Balyoz darbe planı”yla ilgili tartışmalar sürüyor. Tatbikat Semineri adı altında darbe planı hazırlamak ve tartışmakla itham edilen dönemin 1. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Çetin Doğan, bir darbe planı hazırlamadıklarını, söz konusu tatbikat seminerinde Taraf’ta yer aldığı biçimde senaryo tartışmadıklarını ifade etti.
Emekli Org. Doğan, dünkü görüşmemizde sorularımı şöyle yanıtladı:
Komutanlar yoktu
Plan tatbikatlarını genellikle Genelkurmay Başkanı ve Kara Kuvvetleri Komutanı’nın izlediğini, katılamazlarsa, görevlendirdikleri bir generalin izlediğini ifade ettiniz. Dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök, Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman ve Genelkurmay İkinci Başkanı Yaşar Büyükanıt söz konusu seminere katıldılar mı?
- Hayır, katılamadılar. Ben davet ettim. Ancak o günlerde Ankara’da 1 Mart tezkeresi çalışmaları vardı. Bu nedenle Genelkurmay Başkanı da Kara Kuvvetleri Komutanı da bu işle meşguldüler, katılamadılar. Büyükanıt Paşa İkinci Başkan’dı. İkinci Başkan zaten karargâhtan ayrılamazdı.
Genelkurmay adına hangi komutan izledi? Sizden daha üst bir komutan izledi mi?
Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, “Balyoz darbe planı” iddiasıyla ilgili olarak ilk kez konuştu. Org. Başbuğ’un açıklaması, çok sert ve çok netti. Genelkurmay Başkanı olarak TSK’ya yöneltilen ithamlara ve iddialara karşı açık yüreklilikle yanıt verirken, tartışmanın bütün taraflarına da anlamlı mesajlar gönderdi.
Din düşmanı gösterenlere lanet
1- Org. Başbuğ, en sert tepkiyi, TSK’nın cami bombalamayı planladığını iddia edenlere verdi. “Camileri bombalayacaklardı” diyenlere “vicdansızlar” diye hitap etti. Bu yanıtı verirken kürsüyü yumruklayarak konuşması, bu ithamlara karşı duyduğu öfkenin yansımasıydı.
Başbuğ, “Biz Mehmetçiği Allah Allah diyerek taarruz ettiririz. Bu talimnamemizde var. Şimdi vicdansızlara soruyorum, askerine Allah Allah diye hücum ettiren bir ordu Allah’ın evi camiye bomba atmayı nasıl düşünür?” sözleriyle, “Camiyi bombalayacaklardı” diyenlere çok çarpıcı bir yanıt verdi.
TSK’ya karşı yürütülen karşı propagandanın en etkili yöntemlerinden biri “dinsizlik”le suçlamaktır. Bunun örnekleri tarihte görülmüştür. “Balyoz darbe planı”yla ilgili olarak da en çok işlenen, büyütülen konu “Camiye bomba atacaklardı” iddiası oldu. Bunun TSK’yı en çok
Taraf’ın gündeme getirdiği “Balyoz darbe planı” iddiasına ilişkin dokümanların Genelkurmay kayıtlarında bulunmadığı açıklandı. 1. Ordu’nun 3-5 Mart 2003’te gerçekleştirdiği Tatbikat Semineri dokümanları arasında bu tür bir metnin veya konuşmanın bulunmaması gerektiği de duyuruldu. Ancak seminerde neler konuşulduğuna ilişkin dokümanın da kayıtlarda olmadığı, buna ilişkin sonuç raporunun yönerge gereği 4 yıl sonra imha edildiği bilgisi de verildi.
Emir-komuta işi değil
Taraf’ın yayımladığı gibi bir doküman varsa, bunun emir-komuta zincirinin bir ürünü olmadığı anlaşıldı. Dönemin Genelkurmay Başkanı (Hilmi Özkök) ve Kara Kuvvetleri Komutanı’nın (Aytaç Yalman) onayı veya emrine dayalı bir çalışma söz konusu değil.
Seçenekler
Bu bilgilerin ortaya koyduğu çerçeve içinde şu seçeneklerden söz edilebilir:
Taraf’ın gündeme getirdiği iddialarla ilgili arka planda daha detaylı bilgiler bulunuyor. 1. Ordu’nun bir savaş ve geri bölge planı var. Ancak iddia edildiği gibi, “Sakal”, “Çarşaf”, “Oraj”, “Balyoz” isimlerini taşıyan planları yok
Genelkurmay Başkanlığı’nın dün düzenlediği basın toplantısında Taraf’ın gündeme getirdiği iddialarla ilgili olarak kısa bilgiler verildi. Arka planda ise daha detaylı bilgiler mevcut. Bu bilgilerle Taraf’taki iddialar arasında da önemli farklar var. Bu farkları açalım:
Plan, Taraf’taki gibi bir plan değil
Genelkurmay Başkanlığı’nda 1. Ordu’nun bir savaş planı ve geri bölge emniyet planı var. Ancak bu plan, Taraf’ta yayımlandığı gibi bir plan değil. Genelkurmay Başkanlığı’nda TSK’nın ordularıyla ilgili savaş planları mevcut. 1. Ordu’ya ilişkin bir savaş planı da var. Ancak Genelkurmay’da, iddia edildiği gibi “Balyoz”, “Sakal”, “Çarşaf” ve “Oraj” isimlerini taşıyan planlar yok. Orduların savaş planlarına tarihi kişilerin isimleri ve bölgeye göre isimler veriliyor. Örneğin Dumlupınar, Barbaros, Meriç, Fırat, Dicle, Aras gibi. 1. Ordu’nun görev sahası düşünüldüğünde planın adının Meriç olması ihtimali mevcut.
TSK bir yıl önceden bu planlarla ilgili