İktidar, Venedik Komisyonu kararlarını benimsiyor. Kapatma davasında kendisini bu komisyonun belirlediği kriterlerle savunmuştu. Bugün de savunuyor.
Ancak Venedik Komisyonu’nun referandumla ilgili kriterleri de var. Buna karşılık, hazırlanan anayasa değişiklik paketinin referanduma sunulması halinde, bu kriterlere uyulmayacağı anlaşıldı. İktidar, referandum zorunluluğu doğması halinde değişiklik paketini bir bütün olarak referanduma sunmaya hazırlanıyor. Seçmen, paketin tamamına ya “evet” ya da “hayır” diyecek. Maddeler arasında seçme özgürlüğü olmayacak. Pakette yer alan maddelerin bazılarına hayır, bazılarına evet deme şansı yok.
Bu yöntem, iktidarın, değiştirilmesini istediği maddeleri referandumdan geçirebilmek için başvurduğu “Şark kurnazlığı” olarak eleştirildi.
Venedik Komisyonu ne diyor?
CNN Türk’teki Ankara Kulisi’nde Murat Yetkin’le konuk ettiğimiz AİHM eski yargıcı Rıza Türmen, referandum konusunda Venedik Komisyonu’nda kabul edilen “Referandumlarda İyi Uygulamalar Kılavuzu”ndan söz etti. Venedik Komisyonu’nun kabul ettiği karar şöyle:
“Seçmenler, aralarında bir bağ olmayan sorulara aynı anda oy vermek zorunda bırakılmamalıdır. Seçmenin bir soruya olumlu yanıt
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, yüzünden tebessüm eksik olmayan bir siyasetçi. Yüzünden eksik etmediği tebessüme rağmen zaman zaman çok sert tepkiler de verebiliyor ama genel yaklaşımı bardağa dolu tarafından bakmak...
CNN Türk’teki Ankara Kulisi’ne Murat Yetkin’le birlikte konuk ettiğimiz Davutoğlu’nun, ABD ile yaşanan son Ermeni gerilimine yaklaşımı da bu çerçeve içinde oldu. Bir yandan Washington Büyükelçisi Namık Tan’ı “istişare” için geri çağırırken, bir yandan da ABD’de Ermeni diasporasına sıcak mesajlar gönderdi.
Diasporanın makul Ermenileri
Davutoğlu, yaşanan sorun ne kadar ağır olursa olsun taraflar arasında doğrudan temasın esas olması gerektiğini savunuyor. Protestocu gruplara dahi böyle yaklaşılması gerektiğini söylüyor.
Washington’la yaşanan Ermeni sorununu değerlendirirken, diasporaya şu mesajı verdi:
“Biz sadece Ermenistan’la ilişkileri düzeltmek istemiyoruz. Aynı zamanda diasporadaki Ermenilerle de temasa geçmek istiyoruz. Bu noktada bütün Ermenilere tek bir kategoride yaklaşmak, tek bir kitle olarak görmek yanlış olur. Bunu iyi anlayalım. Diyalog kurabileceğimiz Ermeni toplulukları olacaktır. Hrant Dink’in vefatından sonra diasporadan gelip cenazeye
Hükümet, açıkladığı anayasa değişikliği paketi için yoğun bir temas trafiği başlattı. Basın ve sivil toplum kuruluşlarıyla görüşmeler sürüyor. Ancak iki günlük çalışmalar, sürecin çok sıkıntılı geçeceğini ortaya koydu.
Muhalefet yok
Anayasa değişikliği paketinin arkasında siyasal bir uzlaşma yok. CHP ve MHP, pakete karşı olduklarını açıkladılar. BDP’nin ve DSP’nin koşulları var.
İktidar partisi, muhalefet partilerinin desteğini almadan yola devam edecek. TBMM’deki oylamalar sırasında BDP’nin, DSP’nin ve bağımsızların desteğini almaya çalışacak. Bu haliyle değişiklik paketinin referanduma sunulması çok yüksek bir olasılık.
İptal davası
Anayasa değişiklik paketi açısından Barış ve Demokrasi Partisi (BDP), iki yönlü anahtar konumunda duruyor.
BDP’li 20 milletvekilinin pakete olumlu oy kullanmaları halinde, DSP ve bağımsızlardan alınacak destekle, AKP 367’yi bulabilir. Böylece anayasa paketi referandumsuz gerçekleşebilir. Bu bakımdan BDP kilit bir konumda.
Keza, BDP’nin destek vermemesi halinde 336 olan AKP’nin firelerle 330’un altına düşmesi ve değişiklik paketinin TBMM’de reddedilmesi de olasılık dahilinde.
Bu nedenle BDP, gerek 330’un aşılmasında gerek 367’ye yaklaşılmasında, iktidar partisi açısından iki yönlü anahtar konumunda.
Demirtaş’ın koşulları
BDP, anayasa değişiklik paketine destek vermek için bazı koşullar öne sürüyor. BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, dünkü görüşmemizde, pakete destek vermek için 5 koşul öne sürdü. BDP’nin koşulları şöyle:
Anayasa değişikliği paketi, muhalefet partilerine ve kamuoyuna sunuldu. Paket, önemli değişiklikler içeriyor. Anayasa değişikliği paketinin, hem yöntem hem de içerik itibarıyla sorunlu yönleri var. Bunları şöyle sıralayabiliriz:
Uzlaşma yok
1- Paketin en önemli eksiği bir uzlaşma sonucu hazırlanmamış olması. İktidar partisinin tek başına hazırladığı bir metin söz konusu. Oysa anayasa gibi temel bir düzenlemenin hem siyasal hem toplumsal anlamda mümkün olduğunca geniş bir uzlaşmaya dayanması gerekirdi.
Ya hep ya hiç mantığı
2- Yöntemi açısından sorunlu bir diğer yön de paketin bir bütün olarak halkoylamasına sunulacak olması. Oysa birbirinden farklı birçok değişiklik öneren maddelerin halkoylamasına ayrı ayrı sunulması daha demokratik olurdu.
Anayasa değişikliğinin paket halinde hazırlanmasına CHP’nin lideri Deniz Baykal’ın itirazı oldu. Baykal, iktidarın halkoylamasını geçebilmek için böyle bir yönteme başvurduğunu birkaç kez vurguladı. Paketin içine CHP’nin daha önce önerdiği değişikliklerden -geçici 15. maddenin kaldırılması gibi- örnekler de koyarak halkoylamasını aşmaya çalıştığını söyledi.
Baykal, bu konuda Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e çağrıda bulunarak, değişikliği paket olarak halkoyuna sunmamasını istedi. Paket içinde yer alan, ancak 367’nin üzerinde oyla geçen maddeleri referanduma götürmemesi talebinde bulundu.
Baykal, böylece pakette destekleyecekleri maddelere olumlu oy vermeyi ve referandumsuz yasalaşmalarını hedefliyor. Bu maddelerin, paketteki diğer maddelerin kabul edilmesi için bir lokomotif gibi kullanılmasını istemiyor.
Anayasa hükmü
Bu konuda Anayasa’nın 175. maddesine bakmakta yarar var. Anayasa’nın 175. maddesi, anayasa değişikliklerinin hangi hallerde referanduma sunulacağını düzenliyor.
Anayasa’nın 175. maddesi:
İktidar partisi, değişikliğini tek başına hazırladı. Metin bir uzlaşma metni değil. Hazırlığa yöneltilen en önemli eleştirilerden biri bu...
En çok tartışılan konulardan biri de Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun (HSYK) yapısı. Değişiklik, HSYK’nın Adalet Bakanı ve müsteşarı dahil 7 olan üye sayısını 21’e çıkarıyor. 7 kişilik kurulun dar olduğu genel olarak kabul gören bir saptama. Kurulun daha fazla üyeye sahip olması savunuluyor. Örneğin, değişikliğe karşı tutum alan HSYK Başkan Vekili Kadir Özbek de, mevcut dar kurul yerine 1961 Anayasası’ndaki gibi Yüksek Hâkimler Kurulu’na dönülebileceğini söylemişti.
Yüksek yargının ağırlığı
Öngörülen değişikliğe göre, 21 kişilik heyette 13 yargı mensubu olacak. Bunların 5’i yüksek yargı mensuplarından seçilecek. Yargıtay’dan 3, Danıştay’dan 1 ve Anayasa Mahkemesi’nden 1 üye. 8 yargı mensubu ise birinci sınıfa ayrılmış hâkim ve savcılar arasından, tüm hâkim ve savcıların oy kullanacağı bir seçimle belirlenecek.
HSYK’nın şu andaki seçilmiş üyelerinin tamamı yüksek yargı mensubu. Değişiklik yürürlüğe girerse HSYK’da yüksek yargı mensuplarının ağırlığı azalacak. Sadece kurulun tümünde değil, yargıdan gelen üyeler açısından da
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın başkanlığında yapılan toplantıdan sonra Anayasa’da yapılacak değişiklikle ilgili bilgiler kamuoyuna yansımaya başladı. Bunlar arasında parti kapatma davalarında TBMM’nin yetkilendirilmesi, HSYK’nın yapısının değiştirilmesi, ombudsmanlık sistemi, 12 Eylül’ü koruma altında alan geçici 15. maddenin kaldırılması gibi hazırlıklar var.
Anayasa değişikliğine ana muhalefet partisi CHP destek vermiyor.
CHP lideri Deniz Baykal’la dün iktidarın hazırladığı anayasa değişikliği paketini konuştum. Baykal, iktidarın hazırladığı anayasa değişikliğine hem biçim yönünden hem de içerik yönünden ciddi itirazlarda bulunuyor.
Baykal’ın anayasa değişikliğinin hazırlanış biçimine itirazı şöyle:
AKP’nin iç işi değil
“Önce anayasa değişikliği hazırlığının biçimine bakalım. Eğer bir anayasa değişikliği yapılacaksa ve bunun içinde yargı bağımsızlığı da dahil çok önemli düzenlemeler varsa bu tek başına bir partinin işi olamaz. Hele AKP gibi Anayasa Mahkemesi tarafından Anayasa’yı ihlal ettiği gerekçesiyle mahkûm edilmiş bir partinin hiç işi olamaz. AKP, anayasa değişikliğini bir iç meselesi gibi görüyor. Anayasa değişikliği bir parti içi iş değildir. AKP, kendisiyle