Anayasa değişikliği paketinin 8. maddesinin düşmesinden sonra Faruk Koca’nın basına yansıyan “fire listesi” iktidar grubunda ciddi tartışmalara ve kırgınlıklara neden oldu...
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, önceki gün Meclis’te bu listenin başında ismi yer alan eski TBMM Başkanı Köksal Toptan’la yakından ilgilendi. Toptan’ı öğle yemeğine de götüren Başbakan Erdoğan, kırgınlıkları, alınganlıkları gidermeye çalıştı. Listede yer alan eski bakanlardan Kürşad Tüzmen çok sert tepki gösterdi. TBMM’nin iktidar kulisinde “fire listesi”nin sancıları dün de sürüyordu.
‘Ayıptır’
Köksal Toptan, siyasetin en saygın, en ağırlıklı isimlerinden biri. Toptan’la dün “fire listesi” ve yarattığı sıkıntıyı konuştum. Eski Meclis Başkanı, bu konudaki sorularıma şu yanıtları verdi:
İsminiz fire listesinin başında görülüyordu. Faruk Koca’nın böyle bir liste hazırlamasına tepki gösterdiğiniz kulislere yansıdı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’la sizinle yakından ilgilendi. Öğle yemeğini birlikte yediniz. Liste hazırlanmasına tepkiniz ne oldu?
- Her şeyden önce bu ayıptır. Böyle şey olur mu? Ne demek liste düzenlemek? Bunun kabul etmem mümkün değil. Çok incindim ve incindiğimi de Sayın Başbakan’a söyledim.
Anayasa paketinin parti kapatma davası açmayı Meclis’te komisyon iznine bağlayan maddenin düşmesinden sonra Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Yola devam” dedi.
Meclis’in iktidar kulisinde belli bir üzüntü hissediliyor kuşkusuz. Başbakan Erdoğan, kuliste oturuyor. Bakanlar ve milletvekilleriyle sohbet ediyor. Adı okunan milletvekili, oyunu kullanmak için Genel Kurul’a girdiğinde, bir başka milletvekili Başbakan’la sohbete katılıyor.
Meclis hareketli. Kulislerin kapıları açılmış. Bahçeye oturma grupları konulmuş. Milletvekilleri, gazeteciler bahçede sohbet ediyorlar. Gazetecilerin merakı, “fire listesi”nde hangi milletvekillerinin bulunduğu. Gazetelere yansıyan çetelelerde adı bulunanlar grup toplantısında sert tepki gösteriyorlar.
‘Her madde önemli’
Başbakan’ın yanından ayrılarak oyunu kullanan Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’la, bir grup meslektaşımızla birlikte bahçede sohbet ediyoruz. Arınç, deneyimli bir politikacı ve parlamenter olarak 8. maddenin düşmesini soğukkanlı karşılıyor. “Fire listesi”ne itibar etmiyor. Bu tür bir isimlendirmeyi yakışıksız buluyor. Listede isimleri olanlarla konuştunuz mu, sorusuna da aynı yaklaşımla yanıt veriyor. Hiçbir arkadaşıma bu listede
Türkiye 30 yıldır PKK terör örgütüyle mücadele ediyor. Son iki günde 6 şehit daha verdi. Şehit cenazeleri henüz yerdeyken, TSK suçlandı!
Bir süredir PKK’nın yaptığı kanlı eylemleri TSK yapmış gibi bir algı yaratılmaya çalışılıyor. Artık PKK ile mücadelenin yerini neredeyse “TSK ile mücadele” almış durumda. PKK masum, legal bir örgüt, TSK ise bir “terör örgütü” olarak gösterilmeye çalışılıyor. Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’un isyanının nedeni bu.
Şehitler tüm ülkeyi üzüntüye boğuyor. Şehit cenazelerine on binlerin katılması; törende dile getirilen duygular, üzüntünün boyutlarını göstermeye yeter. Ancak, “Mehmetçiği TSK şehit ediyor” iması bu üzüntüyü katlıyor. Orgeneral Başbuğ’un, “mütareke basını bile...” demesi, bundandır.
PKK yokmuş!
PKK’nın her saldırısını evirip çevirip, “TSK yaptı” demeye getirenlere bakarsanız; Türkiye’de bir terör ve terör örgütü sorunu yokmuş! PKK yokmuş! Terörün kaynağı TSK’ymış!
Türkiye bu noktaya kadar geldi. 30 yıldır yaşanan PKK terörü aklanmaya çalışılıyor. “PKK yok, derin PKK var” propagandasının amacı bu... Böylece terörün kaynağı PKK yerine, TSK oluyor! Bu algıyı yaratmaya çalışarak TSK’ya karşı etkili bir psikolojik harekât
Türkiye’nin gözünü dün 32 yıl sonra işçilere, emekçilere açılan Taksim Meydanı’na çevirdiği saatlerde, Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Ali Babacan’la kahvaltıda bir araya geldik. Babacan, ekonominin sorumluluğunu üstlenmesinin birinci yılında gazetelerin Ankara temsilcilerini kahvaltıya davet etmişti.
Bir yandan Taksim’deki 1 Mayıs kutlaması, bir yandan Tunceli’den gelen terörist saldırı haberleri arasında Babacan, grafiklerle ekonomik durumu ve iyileşme işaretlerini anlattı.
Makro göstergeler iyileşme yönündeydi. Babacan, bu eğilim devam ederse Türkiye’nin kısa süre sonra küresel kriz öncesi rakamlara ulaşacağını söyledi.
İki soru
Soru-yanıt bölümüne geldiğimizde ise, siyasetteki gelişmelerin, örneğin anayasa değişikliğinin, referandumun veya bir erken seçimin etkilerinin nasıl olacağını sordum. Babacan, iç ve dış piyasalarda merak edilen ve kendilerine de yöneltilen iki soru olduğunu söyledi:
1- Zayıf bir koalisyon hükümeti olasılığı var mı?
2- Parti kapatma konu olur mu?
Anayasa değişikliğinin ikinci tur oylaması pazar günü başlayacak. İlk turda siyasi partiler arasında bir uzlaşma sağlanamadı. Birinci tur oylamada maddeler 330-340 aralığında geçti.
İkinci tur öncesinde ve sürecinde uzlaşma olasılığı var mı? Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, bu soruma, “Biz uzlaşmaya hâlâ açığız, kapımızı açık tutuyoruz” karşılığını verdi.
‘CHP’nin önerisi nedir?’
Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, uzlaşma sağlanabilmesi için CHP’nin de somut öneri geliştirmesi gerektiğini belirterek, şu değerlendirmeyi yaptı:
“Biz başından beri uzlaşmaya açık duruyoruz. Hâlâ da açığız. Ama uzlaşma için karşıdan bir öneri gelmesi lazım. Bizim beklediğimiz bu. Ama bakıyoruz CHP ve Sayın Deniz Baykal sadece bu üç maddeyi geri çekin diyor. Bu uzlaşmaya yönelik bir öneri değil. Oysa biz şunu söylüyoruz: Örneğin bizim öngördüğümüz Anayasa Mahkemesi’nin yapısıyla ilgili önerimiz bu. Siz bunu beğenmiyorsunuz. O halde sizin Anayasa Mahkemesi’yle ilgili öneriniz nedir? Siz de önerinizi getirin. Biz önerimizi ortaya koyalım. Sonra üzerinde uzlaşma sağlamaya çalışalım. Uzlaşma, ancak böyle sağlanır. Ancak CHP itiraz ettiği maddelerle ilgili bir öneri getirmiyor. Siz ne diyorsunuz, sizin
Anayasa değişikliklerinin birinci tur oylaması sürecinde gündeme Milliyet’in haberleri damgasını vurdu. Gizli olması gereken oylamayı iktidar partisinin nasıl kontrol ettiği Milliyet’in manşetiyle gündeme oturdu.
İktidar milletvekillerini birbirlerinin zarfını kontrol ederken görüntüleyen usta foto muhabirimiz Mustafa İstemi’nin kareleri konuyu tartışmaya yer bırakmayacak açıklıkta gözler önüne seriyordu. Meslekte 50 yılını geride bırakmasına karşın hâlâ çiçeği burnunda muhabir heyecanını yitirmeyen Mustafa İstemi, sabahlara kadar süren oylamalar boyunca gözünü fotoğraf makinesinin vizöründen ayırmadı. Gazetecilik sezgisi bu sabırla birleşince ortaya gündem oluşturan bu fotoğraf çıktı.
Aynı gün TBMM Büro Şefimiz Önder Yılmaz ve AKP muhabirimiz Abdullah Karakuş’un imzasını taşıyan (19+1) manşeti, gizli oylamanın nasıl denetlendiğini kamuoyuna duyuruyordu. İktidar partisi, milletvekillerini 20’şer kişilik gruplara ayırmıştı. İçlerinden biri 19 milletvekilinin koordinasyonundan sorumluydu. Diğer bir deyişle denetçi işlevi görüyordu.
Keza CHP muhabirimiz Mansur Çelik’in ve BDP muhabirimiz Namık Durukan’ın, partiler arası oylama temaslarına ilişkin kulis haberleri de birinci turun
Anayasa değişikliği, iktidar partisinin damgasını taşıyor. Hazırlanması ve oylanması sırasında siyasi partiler arasında bir uzlaşma sağlanamadı. Bu nedenle de birinci turda maddeler bıçak sırtında geçti. Şimdi gözler ikinci tur oylamalarda.
CHP’nin ve MHP’nin tutumları net. İki parti de anayasa değişikliklerine karşı tutum aldılar. MHP oylamalara girip ret oyu vererek, CHP ise oylamalara katılmayarak tavır aldılar.
Anayasa değişikliklerine destek olmayacaklarını açıklayan BDP’nin ise, farklı bir tutumu var. Bir yandan değişiklik paketine karşı olduklarını açıklıyorlar, bir yandan da maddelerin riskli hallerde 330’un altında kalmasını önleyecek kadar destek veriyorlar.
Dozunda destek
BDP, sürecin başlangıcında anayasa değişikliğine sıcaktı. Destek olabileceklerini açıklamıştı. Bunun karşılığında bazı koşullar öne sürdüler. Bu koşullar iktidar tarafından kabul görmedi. BDP de karşı tutum aldı.
Ancak, 330’un altında kalması muhtemel hallerde bir iki milletvekiliyle maddelere destek veriyor. Bu tutumunu sürdüreceği de BDP sözcüleri tarafından açıklandı. Maddelerin 330’un altında kalmasına izin vermeyeceklerdir.
Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in, “CHP Anayasa Mahkemesi’ne gitmezse” koşuluyla gündeme getirdiği uzlaşma formülünün yaşama geçme olasılığı kalmadı.
“Anayasa Mahkemesi’ne gitmezlerse sözü Adalet Bakanı’na yakışmadı” diyen CHP lideri Deniz Baykal, partisinin tutumunda bir değişiklik olmayacağını da açıklamış oldu.
CHP, anayasa değişikliği Resmi Gazete’de yayımlandığı gün Anayasa Mahkemesi’ne iptal davası açacak.
Aykırılık gerekçesi
CHP, iptal başvurusu için hukuki hazırlığını neredeyse tamamlamış durumda. CHP, anayasa değişikliği paketini özellikle tartışmalı üç madde açısından Anayasa’ya aykırı buluyor.
Partinin hukukçuları, iptal başvurusunun gerekçelerini hazırlamış durumdalar. Değişiklik paketinin siyasi partilerin kapatılması, Anayasa Mahkemesi ve Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’yla ilgili maddelerinin, Anayasa’nın 2. maddesindeki hukuk devleti ilkesine aykırı olduğunu savunacaklar. CHP, söz konusu değişikliklerin demokratik hukuk devletinin temelini oluşturan kuvvetler ayrılığı ilkesine, dolayısıyla Anayasa’nın 2. maddesinde yer alan “hukuk devleti”ne aykırılığını öne sürecek. Ayrıca, bu bağlamda, hukukun üstünlüğü, hukukun güvenirliliği ve öngörülebilirliği