Geçen hafta İnstagram sayfamda takipçilerime şöyle bir soru sordum. “İzmir’de en güzel midye dolma nerede?”
O kadar çok cevap geldi ki, yarısından fazlasına yanıt veremedim. Sonra şöyle bi düşündüm, midye dolma sadece İzmir ve diğer sahil kentlerin yiyeceği bir lezzet mi diye?
Beni bu soruya itense midye önerilerinin içinde, Manisa, Alaşehir, Turgutlu, Balıkesir, Ankara ve daha birçok şehirden gelen öneriler oldu.
Dünyanın neresine giderseniz gidin, bugün bayıla bayıla yediğimiz birçok lezzetin yokluktan ve sokaktan çıkığını görürsünüz. Gerçi midye dolma bir Girit mezesi ama olsun bugün bir sokak lezzetine dönmüş durumda. Onu da bir sokaktan çıkan bir lezzet olarak anabiliriz bence.
Örneğin pizza, İtalya’da üzüm bağlarında, bağ bozumu yapan işçilere zaman kaybını önleyip, oldukları yerde yemek vermek maksatlı ortaya çıkmış bir yemek. Meyhanelerin vazgeçilmez mezesi lakerda, bir balıkçının çocuklarına balığın yok mevsiminde balık yedirmek istemesinden doğan şahane bir saklama yöntemi. Bugünse efsane bir lezzet.
İşte midye dolma da bunlardan biri bence. Bir dönem sadece İzmir ve İstanbul olan tüketimi bugün yurdun dört bir yanına yayılmış durumda. Daha geçen gün Konya’ya midye dolma götüren birine rasgeldim, şaşkınlıkla ona bakarken, “Seviyoruz abi, gelmişken akrabalara da götürelim dedik” deyiverdi. Konya’da midye dolma satan yer var mı bilmiyorum ama bu girişle yakında bir dükkan açılacağına eminim.
Dedim ki, “Kimden alıyorsun burada midyeyi?”, “Abi bildiğimiz birkaç yer var sağolsunlar gönderiyorlar. Bir de İstanbul’da bir iki marka gönderim yapıyor, oraları tercih ediyoruz” cevabını verdi.
Balığımıza önyargılıyız
Son dönemde kurulan markalı midyeciler, bu sokak lezzetinin tüm ülkeye yayılmasına büyük katkı sağladılar. Bundan 15 sene önce ilk adımlarına şahit olmuştum bir iki kişinin. Midye yapımı için tesis kurmuşlardı. Fakat kısa süre sonra kapandılar. Şimdi ise koca koca firmalar midye üretim çiftlikleri kuruyorlar. Hatta bugün midye işi yapan midyeciler kendi çiftliklerini kurup üretim yapıyorlar. Malum midye denizin dezenfektanı. Deniz suyunu süzen ve temizleyen bir beslenme biçimi mevcut. Bu nedenle özellikle ağır metal oranı yüksek bir yapıya sahip. O nedenle kirli sulardan çıkarılan midyeyi yememek gerekiyor. Büyüyen sektör bu anlamda tüketicilerin yararına bir iş yaptı ve bakanlık onaylı midye üretim çiftlikleri kurdu. Şu anda markalı yerlerin tamamı ve bazı seyyar satıcılar da bu üretim çiftliklerinden temin ediyorlar midyelerini. İnsan algısı ne enteresan değil mi, aslında beslenme şekli denizi süzmek olan bir canlıyı çiftlikte üretiyoruz, denetimi yapılıyor, temiz sularda büyüyor diye yiyoruz bu bizim tercih sebebimiz oluyor ama aynı denizin çok daha berrak, temiz sularında yetiştirdiğimiz, belki de dünyanın en kaliteli çiftlik balıklarımıza karşı önyargılıyız, alırken burun kıvırıyoruz.
Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu diyesi geliyor insanın…
Mardinli aileler
Yazımın başında söylediğim gibi midye dolma aslında bir Girit mezesi. İç harcı da bir iç pilav kıvamında, tarçınlı, fıstıklı, kuş üzümlü yapılıyor. Öyle çok fazla sokakta satılan bir yemek değil. 7080’li yıllarda İzmir’in aldığı göçle Giritli ustalardan çoğunlukla Mardinli aileler öğreniyor işi. Zaman içinde de bu sektörün neredeyse tek topluluğu oluyorlar. Öyle ki bugün memleketin neresine giderseniz gidin sanki Mardin’in öz kültüründe midye varmışçasına midyeyi bilir şehirli Mardinliler.
Evet markalı midyeciler var ve bence daha da çoğalmalı da ancak bu durum halen bu işin çoğunluğunun seyyar olarak yürütüldüğü gerçeğini değiştirmiyor. Bu gerçeği paylaştığım storye verilen yanıtlar bir kez daha kanıtladı bana. Hemen herkesin en az 2030 ve daha fazla yıldır mahallesine gelen bir midyecisi, ustası var. Kime sorsan o ustadan daha iyi midye yapamıyor başkaları. Ve kime sorsan “kendi midyesini kendi yapıyor”…
Körili, enginarlı midye
Aslında sizlere buradan ben de birkaç midyeci önermeyi düşündüm ancak gerçekten çok riskli bir yiyecek olmasından ötürü eğer ille yiyecekseniz kararı kendinizin vermesini istediğimden vazgeçtim. Belki bu konuda benim instagram hesabım biraz olsun yol gösterici olabilir fakat buradan yazmak istemedim. Çünkü gazetede yazılan bir şeyi insanlar sanki bir bilimsel durummuş gibi kendi lehlerine kullanabiliyorlar.
Geçmişte az acılısı, çok acılısı olan midyenin artık binbir çeşidi var. Sıcak, soğuk, acılı, acısız, körü soslu, karamelize soğan soslu, enginarlı, tereyağlı, zeytinyağlı, seyyar lezzetli ve daha birçok çeşit…
Yani son 3-4 yılda midye çağ atladı sanki. Franchise yoluyla yurdun en umulmadık yerlerine bile yayıldı, yayılmaya devam ediyor.
İki üç yıl önce bir Bulgaristan ziyaretimde bilindik bir çiğ kötfecinin dükkanını görmüştüm ve acayip şaşırmıştım.
İzmir’de bir midye imalathanesinin bu sektör için ciddi sayılabilecek bir ihracatının olduğunu biliyorum.
Kimbilir yakında bırakın Bulgaristan’ı, Yunanistan’da, İtalya’da, Fransa’da, İspanya’da birer midye dolma dükkanı görürüz belli mi olur?