Fedai Ünal

Fedai Ünal

fedonunal@gmail.com

Tüm Yazıları

Güzel yemek yapmak, güzel adam olmaktan geçer.
İşte size bu hafta iki güzel adamdan bahsedeceğim. İlki ciğerci Şeref Şeker.
Bizim deli oğlan Evren @neyedikbeabi ile Karabağlar’da kurbandan kaçan koçlar gibi dolanıyoruz. Evren’in mobilyacı arkadaşıyla görüşeceğiz. Dükkânı ararken, o lambadan mı bu sokaktan mı girelim derken kader bizi önce bi söğüşçünün önüne attı. Kader bu ya, sokakta trafikte tıkanınca mecburen birer söğüş yedik.

Çakmak gözlü

Mobilyacımız İlkay’ın dükkânına geç kaldık tabii. Neyse, yaptık İlkay Usta’yla pazarlığımızı, anlaştık. Tabii bu arada öğlen olmuş bile. Malum Evren de, ben de hassas bünyeliyiz. Kolay acıkıyoruz... Nasıl olsa mobilyacıyla da anlaştık. E hadi bi kutlama yemeği yiyelim dedik. Karabağlar’ın ara sokaklarında dolana dolana Yunusemre Mahallesi’nde küçük, kendi halinde bi dükkâna geldik. Evren, yıllar önce gelmiş buraya. İçeri girer girmez Ciğerci Şeref Usta, bizim deli oğlana “Neyedik dimisin sen” deyiverdi. Vallahi Şeref Amca’nın bunca yıl sonra pat diye Evren’i tanıması şaşırttı bizi.
Şeref Usta, 1992 yılında açmış dükkânını. Ondan önce kayınpederinin lokantasında başlamış bu işlere. Sac tavada yapıyor ciğerini. Rizeli, çakmak gözlü, sakin ruhlu bi insan usta. Eğer giderseniz beklentinizi çok yüksek tutmayın. Klasik ciğer kavuruyor usta. Tavuk sote de yapıyor. Ustanın en güzel olayı, müşterileriyle olan muhabbeti. Bence sırf bunun için yemek yenir elinden.
Çevresi hep esnaf ve atölyelerle çevrili dükkânının. Ciğeri erken bitiyor, ama söğüşü de var ustanın.
Evren’le ben video çekerken Şeref Usta “Ciğer yiyecek misiniz?” diye soruyor. “Tabii usta, ondan burdayız” diyoruz. “İyi o zaman, son üç porsiyon sizin” deyip şoke ediyor bizi. Ciğerlerin servisini kendimiz yapıyoruz. Bol soğanlı ciğerleri götürüyoruz. Elbette bu arada ustayla, müşterilerle şahane bi sohbeti de ihmal etmiyoruz.
Dükkândan ayrılırken Evren “Ciğer nasıldı abi?” diyor.
Bense “Ciğeri boşver, Eşref Amca güzel adam be” deyiveriyorum.
Benim için güzel adam, güzel yemekten önce gelir.
Eyvallah Şeref Ustam...

Haberin Devamı

Ciğerci Şeref...

Haberin Devamı

Söğüşçü Apo...

Sevgili abim Celal Arpat’ı (Celaleddin) bilmeyen yoktur. Türkiye’nin önde gelen lezzet düşkünlerinden ve blogger’larındandır. Kendisi bi böreğin, bi de İzmir söğüşünün hastasıdır. Sor birini, şeceresini saysın sana.
Arada bir araya gelir, iki yaş almış kişi olarak yemek muhabbeti yaparız. Bi de gazetecilikteki gibi haber atlatmayı severiz aramızda. Daha doğrusu mekân atlatmayı. Abim, işini çok ciddi yapar. Bi yerde duyduysa birini, sabahın kör saati kalkar gider oraya. İzmir Ata Sanayi’deki söğüşçü Apo’yu da kimden duyduysa benden önce gitmiş. Halbuki uzunca bi süre, ha bugün ha yarın deyip tam o aralar gitmeyi planlıyordum Apo’ya. Ee öğrendik biz de abimden, erken kalkan yol alırmış.
İnşallah abimle de gideriz bi gün söğüşe...
Neyse, Celal Abi’nin sayfasında görünce ben Söğüşçü Apo’yu, atladım arabaya soluğu Ata Sanayi’de aldım. Çektim arabayı uygun bi yere. Selam verip tekmil bi söğüş sipariş ettim. Tabii bu arada da ağzından bi iki laf duyayım diye başladım muhabbete. Gülen yüzlü, yakışıklı bi genç Apo. Neredeyse tüm söğüşçüler gibi o da Niğdeli.

Haberin Devamı

Harçlığını çıkarmış

Asıl söğüşçü dedesiymiş. “Annem de yapardı arada evde” diye giriyor söze.
“Aşçıyım abi ben aslında. Bir et restoranında çalışıyordum. Malum, pandemi çıkınca ek iş olsun diye başladım söğüşe.”
Ben ilk defa yaptığını düşünmüştüm Apo’nun söğüşçülüğü. Ama işin aslı öyle değilmiş. Öğrenciliği boyunca Bornova Trafik Hastanesi önünde harçlığını, üniversite masraflarını çıkarmak için yapmış söğüşçülüğü. Sonra düzenli işten kazandığı yetmeyince, kolundaki altın bileziği, söğüşçülüğü çalıştırmış.
Kırmızı yanaklı, gülen gözlü, saygılı bi genç Abdullah Uyar.
Çiğli Ata Sanayi’de bi iki yer değiştirmiş. Kolay olmamış orada kendine bi yer edinmek. “Esnaf sevdi beni, sağ olsunlar ekmeğimiz artık sadece bu işten abi” diye anlatıyor, elleri lezzetli kardeşim.
Çarşamba günü eşimle birlikte birer söğüş yiyelim diye gittik her zaman durduğu köşeye. “Abi, artık küçük de olsa dükkânım oldu” diye neşeyle karşıladı bizi.
Pek sevindim. Allah utandırmasın genç arkadaşım. Bu güzel adamlığını hep muhafaza et.
Celal Abim, hadi şu söğüşleri Apo’da yiyelim be...