Hiçbir zaman olduğu yerde durabilen biri olmadım. Hatta çok çabaladım ama olamadım. Dahası, burcum bile değişti yaşamım süresinde! 44 yıl Balık bildim kendimi, sonra bi baktım Kova olmuşum! (Uzun hikâye, sonra anlatırım burç meselesini) Demem o ki; hareketi severim. Her an yeni yerler merak eder, küçük hedefler peşinde koşarım. Ama bu seferki farklı.
Uzun zamandır hedefim bir karavan... Bundan 5-6 yıl önce minik bir denemem oldu bu konuda, ama sevgili eşim Ebru’dan geçer not alamadığımdan olmadı. Aralık ayı başında bir şans geldi önüme ve ben de “Risk yoksa kazanç yoktur” deyip şansımı denedim. Fethiye’de bir kamp grubu var. Adı FEDOS. Buradaki dostlarla yıllardır kamplara gidiyoruz. Arkadaşlarımız, 2021 yılını birlikte sonlandıralım ve bu sefer deniz seviyesinde yeni yıla girelim dediler.
En büyük fırtına!
Kamp alanını da Antalya Çıralı olarak belirlemişler. Bundan daha iyi fırsat olmaz deyip, güzel bir sunumla çıktım eşim Ebru’nun karşısına. İkna edici de oldum vallahi!
Yalnız bu seferki kampımız karavanda olacaktı. Sevgili abim Seçkin İyener, “Bu karavan, Efe’nin zaten” dedi ve biz de oğlumuzun kontenjanından Seço’nun karavanında yer bulduk.
28 Aralık 2021 tarihinde Antalya yollarına düştük.
Akşam şehre vardığımızda biraz yağmur, biraz da rüzgâr vardı. Kendimizi Lara’daki bir piknik alanına attığımızda, öğrendik ki, Antalya’da son 30 yıldır yaşanan en büyük fırtınanın tam ortasındayız.
15 metreküplük bir alanda 4 kişi nasıl zaman geçirebiliriz derken neredeyse 48 saat dışarı çıkamadan karavanda yedik içtik, oyunlar oynadık, yattık! Vallahi inanmayacaksınız ama sıkılmadık!
Ağaç devrilmiş
31 Aralık 2021 günü Çıralı’ya geldiğimizde kamp yapacağımız yere, yolumuzun üzerine bir ağaç devrilmesi sebebiyle gidemedik. Kısa süreli bir panikten sonra hemen yeni düzenimizi aldık.
Akşam hep birlikte hazırlanan sofra eşliğinde kamp arkadaşlarımızla girdik yeni yıla.
Fırtına ve yağmurdan sonra açan hava adeta, iki gün üzdüm sizi ama telafi ederiz, diyor gibiydi.
Çıralı’dan Finike, Kaş, Kalkan ve aon olarak Fethiye’de şahane zaman geçirdik.
Karavan kampçılığı çadıra göre lüks sayılabilir, ama onun da kendime göre zorlukları var. Gerçi beklentiyi biraz ortada tutarsanız memnun olunmayacak bir yanı yok.
Biz karavanı çok sevdik.
Sözün özü, bu yıl bambaşka bir şekilde ve farklı bir yerde girdik yeni yıla aile olarak.
Ve galiba sonunda eşimi bir karavan konusunda ikna ettim.
Şimdi sıra karavanı nasıl alacağımıza geldi.
Umarım, bu ekonomik koşullarda hayalimizi gerçekleştirebiliriz.
Siz de hayal kurmaktan sakın vazgeçmeyin olur mu?
Unutmayın! Şans hazırlıklı olana güler...
188 yıllık ateş söndü!
Önceki gün sosyal medyada gezinirken sevgili abim Esat Erçetingöz’ün bir yazısı dikkatimi çekti.
İzmir’i sever abim, ama Kemeraltı’nı bi başka sever. Yazının ilk kelimesi Kemeraltı olunca, “Ne diyo Esat abim?” deyip daldım yazıya.
Bir solukta okudum, ama keşke okumasaydım dedim sonra da! Öğrendim ki; Kemeraltı ve İzmit’in en eaki fırınlarından neredeyse 200 yıllık Haktanır Pide fırını kepenk kapatmış. Gerçekten çok üzüldüm. Bu tarihi mekânı biz yaşadık, ama maalesef çocuklarımız, torunlarımız yaşayamayacak! Esat Abim, “İmkânım olsa devralır, sürdürürüm işlevini dükkânın” demiş. İnanın, ben de aynısını düşünüyorum.
Hatta biraz ileri gidip, Kemeraltı’nın canlı tanığı bu mekân, belediye veya bir başka kamu kuruluşuna hizmet üreten, ama özüyle hizmetine devam eden bir yer olamaz mı, diye sormak istiyorum.
2017 yılında “183 yıldır sönmeyen ateş” diye Haktanır fırınını yazmıştım. O yazıdan 5, kuruluşundan tam 188 yıl sonra “o ateş söndü”!