Nerdeyse dört aydır doğru dürüst dışarı çıkmadık. Eh işte son 15 gündür gözümüzü kısıp bakıyoruz güneşe. Şükür, şikâyetimiz yok. İnşallah, önümüzdeki günler çok daha güzel olsun.
Bu hafta Ayvalık’taydım. Belediyenin ‘Model Ayvalık’ basın toplantısı için gittim. Yol harikaydı, özlemişim uzun yol yapmayı. Kafa nereye, ben oraya moduyla yolculuk etmeyi. Yol güzeldi de, Sarımsaklı’da kalacağımız otele vardığımda gördüğüm manzara biraz keyfimi kaçırdı. Koca otelde bi tek biz vardık desem yeridir. Hele o Sarımsaklı’nın uçsuz bucaksız plajları bomboş. Bu görüntü üzdü beni. Dedim ki; Eey korona, sen mi büyüksün yoksa biz mi? Memleketimizden, dünyamızdan gidişin yakındır. Dileğim o ki; bir an önce kurtulalım ve oteller, plajlar yeniden şenlensin. İnsanların yüzü gülsün. Durun, durun! Hemen, ne diyosun Fedo, bize Ayvalık’tan söz et; denizini anlat, zeytinyağını, mezelerini anlat, dediğinizi duyar gibiyim.
Bi kere şunu diyeyim, denize girmedim. Ama bildiğiniz gibi asla lezzetlerden uzak kalmadım. Hem karantina sürecinde hem de Ayvalık’ta. Gittiğimiz Cunda Körfez Restoran’ı, mezelerini, adayı, ayazmayı, balıkçıları hepsini ayrıca anlatacağım, ama şimdi size tüm bunların hepsini kapsayan ‘Model Ayvalık’ projesinden söz etmek istiyorum. Sevgili abim, gazeteci Esat Erçetingöz “Fedo hadi Ayvalık’a, belediye ve turizmcilerin bi projesi var, onun basın toplantısına katılacağız, dediğinde, ne yalan söyleyeyim, her zamanki gibi, deniz, kum, güneş, tarih, liman, misafirperverlik vb. gibi şeyler duyacağımızı zannettim. Elbette bunlarda çok güzel şeyler, şikâyetim yok! Lakin yeni şeyler bulmak gerektiğini savunurum hep. Bir fark yaratmadan hiçbir işte başarılı olunamayacağı düşüncesindeyim. Tamam, dedim Esat Abime, gidelim. Yalnız sevgili eşim Ebru, beni sana emanet etti, Esat Abi’nin yanından ayrılma dedi, kabul ediyorsan gelirim, dedim. Gelen programda çok net bilgiler de olmadığından, bu toplantının da birçok basın toplantısı gibi olağan geçeceği kafasıyla katıldım organizasyona.
‘Herkesin aradığı adres’
Ama öyle olmadı. Daha toplantının en başında Ayvalık Belediye Başkanı Mesut Ergin, konuşmasına gastronomi diye başlayınca, şöyle bi etrafıma baktım, yanlış yere mi geldim diye. Yoo! Ayvalık işte, ‘Model Ayvalık’ basın toplantısı! Başkan, konuşmasında denizden, plajdan söz etmedi. Ancak ‘Model Ayvalık’ projesi çerçevesinde, gastronomi ile tarihi, denizi, sualtı sporlarını, plajları ve hatta çevre il ve ilçeleri birbirine o kadar güzel bağladı ki, işte bu dedim. Güzel ülkemin, Türkiye’min yeni turizm anlayışı bu olmalı! Çünkü artık insanlar sadece tarih, deniz, kum, güneş için seyahat etmiyor. Yemek için, güzel yemek için, sağlıklı yemek için, farklı yemek için seyahat ediyor. Ve elbette geldiklerinde, güzel yemeğin yanında tarih, deniz, kum güneş, ne varsa tadını çıkarıyorlar. Bunlar ister yerli, ister yabancı turist olsun, değişmiyor.
Başkan Ergin, konuşmasını bitirdikten sonra mikrofonu, Model Ayvalık projesinin en önemli iş ortaklarından diyebileceğim, Uluslararası Gurme Destinasyonları Derneği Başkan Yardımcısı Hüseyin Baraner alıyor. Baraner’in şu cümlesini çok sevdim: “Ayvalık’ın geleceği yeni başlıyor, dünyada tüm parametreler Ayvalık için çalışıyor, özellikle Avrupa için herkesin aradığı ve her şeyi bulabildiği bir adres olacak Ayvalık.” Sonuna kadar katılıyorum bu cümleye.
Ulusal bir hareket
Ayvalık üzerine çok sayıda araştırması ve basılı eseri bulunan Prof. Dr. Ayhan Gökdeniz, UNESCO’nun Geçici Dünya Mirası listesinde yer alan Ayvalık’ın tam listeye girebilmesi için tüm güçleriyle çalışmaları gerektiğini söylüyor. Prof. Gökdeniz, “Çok kısa bir süre içinde gerçekleştireceğimiz çalışmalar ile Ayvalık UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yer alacak. Bunun için o kadar çok neden var ki” diye de ekliyor. Kesinlikle haklısınız sayın hocam, Ayvalık’ın sadece denizi değil, taşı, toprağı da altın değerinde. Toplantıda, kişisel kanaatimce o kadar güzel şeyler konuşuldu ki, projenin, devlet tarafından, ulusal bir harekete dönüştürülmesi gerektiğini düşündürdü bana. Başkan Mesut Ergin’in, uluslararası medya kuruluşları ve seyahat acenteleriyle çok sıkı iş birliği içinde Ayvalık’ı bir zindelik, sağlıklı yaşam, tarih, sanat, doğal ürünler ve lezzet diyarına dönüştürecekleri, çok farklı, yeni bir davetkâr destinasyon yaratacakları fikri, neden tüm Türkiye’nin projesi olmasın...
Korona tüm dünyaya gösterdi ki, sağlıklı olmanın temel koşulu sağlıklı beslenme. Düşüncem o ki, Türkiye’nin son günlerde sıklıkla dillendirdiği ve yavaş yavaş ivme kazandırdığı sağlık turizminin yanına, sağlıklı beslenme ve gastronomi de eklenmeli. Bunun için ilk adım Ayvalık’tan geldi. Umarım bu ses, ülkemin yöneticileri tarafından görülür, parti ayrımı yapılmadan, bir memleket meselesi sayılıp desteklenir, geliştirilir. Son olarak minik bir not eklemek istiyorum. Proje yöneticileri dostlar, yaptığınız iş çok kıymetli. İnanın, yıllardır dillendirdiğim şeyleri sizlerden duymak beni pek keyiflendirdi, heyecanlandırdı. Ancak lütfen projenizi popüler dillerin, hallederizcilerin eline bırakmayın! Önce kendi insanınıza, esnafınıza, seyyarınıza, ev kadınlarınıza, çiftçinize, balıkçınıza, aşçınıza anlatın, sahiplendirin. Demem o ki; Bir Ayvalık masalı yazıyorsunuz, dilerim sonu mutlu olsun...