Çünkü, İzmir bunu istiyor...

27 Aralık 2019

Ben bu şehrin, ‘Güzel İzmir’in 1977’den beri âşığıyım.

İstiyorum ki, İzmir her yerde en başta olsun. Her daim güzel anılsın. Güzel şeyler hep İzmir’de olsun. İzmir’den tüm Türkiye’ye, dünyaya yayılsın. Yalan yok, güzel şeyler de oluyor. İzmir’den, güzel ülkeme yayılıyor da. Ama bence biraz eksik yayılıyor. Bunları okurken “Ooo Fedai Bey, siyaset yazarları yemek yazarken eleştiriyordun, nooldu, sende mi siyasete el attın” demeyin. Yerim aynı. Hayatında ekmek arası köfte yemeden ‘gastronomi’ kelimesinin ardına saklanıp şehir yöneticilerine akıl verenlere hâlâ karşıyım. Fikrim de, zikrim de aynı. Ama azıcık dirsek çürüttüğüm satış, pazarlama ve gezme işinde izin verin bi iki bi şey diyeyim.

Gelelim diyeceklerime...

Geçen aylarda İzmir Büyükşehir Belediye Başkanımıza ithafen “İzmir bi babalık bekliyor” diye Kemeraltı’yla ilgili düşüncelerimi yazmıştım. Sonrasında da, yapılan açıklamalarda iyi şeylerin yapılmaya çalışıldığını izlemiştim. İzliyorum da! 

Tanıtmak

Yazının Devamı

Manisa kebabı hakkındaki fikrim değişti!

20 Aralık 2019

Arkadaş, bu kız beni öldürecek. Kızım ben emekliyim, evde oturmam lazım, accık dinlenmeliyim, diyorum.

Diyo ki... Hadi abi, saçmalama, yürü; şöyle bi dolanalım, bi iki yer görürüz. İçerik çıkar bize. Bunları hangi kız mı söylüyor? Tabii ki meşhur @gezginkereviz (Deniz)

Aynen bu duygularla düştük Manisa yollarına.

Her Manisa seyahatimden sonra yorgan döşek yattığımdan, eh biraz da yaşımız ilerlediğinden, içime çelik yeleğimi de (yün atlet) giydim.

Yalnız arkadaş, bu kış, sadece İzmir’e gelmemezlik etmeyecek galiba, baksanıza çevre illere de uğramayacak. Kırk yılın başı bi çelik yelek giyeceğimiz tuttu, Manisa’da hava resmen yazdan kalma.

Deniz’le ikimiz o han senin, bu hamam benim gezerken malum acıktık tabii. Ben bi iki yer söyledim, ama bizim inatçı kereviz yanaşmadı hiçbirine. Meğer biz gezerken instagram hesabında takipçilerine “Manisa’dayız, nerde kebap yiyelim” diye sormuş. Ağırlıklı üç dört öneri gelmiş.  Aralarından, bulunduğumuz yere de yakın olan Şafak Kebap

Yazının Devamı

Çok güzel insanlarla çalıştım ben, güzel şeyler öğrendim...

13 Aralık 2019

Annem çok çıkmazdı dışarı. Sağlığından ötürü yalnız gidemezdi bi yere. Denizi pek istemezdi, ama göl kenarı, akarsu severdi. Kıyısında pikniğe bayılırdı. Ömrü tarlada, tütün fabrikasında, evde çalışmakla geçti desem yeridir yani. Dışarıda bi pideciye, köfteciye gitmek, onun için çok keyifli şeylerdi. Düşünüyorum da, hayattayken annem için ne az şey yapmışım. Son kez, hastanede yattığı sürece ona bakmışım. Daha doğrusu bakmaya çalışmışım. Bi de dışarıya yemeğe götürmüşüm. Onun yaptıklarının yanında esamesi okunmaz yani!

Bunları neden anlatıyorum biliyor musunuz? Annem köfteyi çok severdi. Hele memleket işi kebapçeye bayılırdı. Her yıl Sarnıç’ta düzenlenen göçmen panayırından kebapçe isterdi. Kebapçeyi, zemzem edasıyla yerdi. Benim de köfteye sevdalanmam o yüzden sanıyorum.

İki komşu esnaf

Hafta başında Buca’ya gittik bi dostumla. Öğle yemeği için yer ararken NATO civarından geçerken, uzun zamandır gitmediğim Bergama Köftecisi geldi aklımıza.

Yazının Devamı

Size ‘Güzel İzmir’ tavsiye ediyorum

6 Aralık 2019

Güzel İzmir... Yaşadığım bu güzel şehrin adının geçtiği tüm cümlelere böyle başlamak istiyorum. Dilim döndüğünce de başlıyorum. Ama yetmiyor!

Fanatiklik galiba bendeki. İzmir fanatikliği.

Düşündüm de, sizlere bu hafta bir yer önermeyeceğim. Koca bir ‘Güzel İzmir’ tavsiye edeceğim. Çok severim böyle iki ara, bi dere havaları. Sağı solu belli olmayan, her telden, her tenden insanın yaşadığı yer, şahane şehir İzmir’e benzetirim.

Şimdi kapatın gözlerinizi, bir yolculuğa çıkaracağım sizi demeyeceğim. Bu yazıyı okur okumaz, ya da tam da burasında kalkın, çıkın dışarı, Güzel İzmir’i bi gezin diyeceğim.

‘İzmir Tarih’ uygulaması...

Bazen mail’ler alıyorum, bazen de yeni moda DM’den yazıyor dostlar “Abi ne gezdin be, bizi de gezdir, senin gittiğin yerleri ziyaret edip bi gün geçirelim.” Ben de isterim! Hem de çok isterim. Fakat neredeyse imkânsız. Çünkü benim de sorumluluklarım, işim gücüm var. Yani ben hadi desem size, siz hadi deseniz bana uymaz. Belki ileride bir

Yazının Devamı

Sebzeli köfte, bizi Bursa’ya çağırdı

29 Kasım 2019

Oldum olası severim Bursa’yı. Uludağ’ı, Mudanya’yı ve Tirilye’yi. Her yıl birkaç kez de gidiyorum. Bu yıl da iki kez Bursa’ya gitmek kısmet oldu. İlki, bizim malum yeme içme ekibiyle sevgili dostum Tolga Özpamuk (@pina_) önderliğinde ve Bursalı dostların ev sahipliğinde Uludağ’da kamp yaptık. İkincisi de geçen hafta hadi gidelim, gitmeyelim derken aniden gelişti. Uludağ kampında, şimdi kimin getirdiğini hatırlamadığım bir köfte yemiştim. Köfteyi öyle beğendim ki, sırf bunun için Bursa’ya bir daha gitmeye karar verdim.

Mütevazı dükkân

Nihayetinde gecenin bi saatinde karar verdiğimiz Bursa gezisine geçen cumartesi erken saate başladık. İlk molamız, her zaman olduğu gibi Akhisar oldu. Kaptan’ın çorbacı dükkânında çoluk çocuk birer kelle paçayla yaptık kahvaltımızı. Sonrasında hiç mola vermeden ilk hedefimiz Köfteci Serkan’ın (Bunaklar) mütevazı dükkânı oldu. Dediğim gibi mütevazı bir dükkân Köfteci Serkan. Araçlarımızdan iner inmez daha masaya oturmadan köfte

Yazının Devamı

Üç Çeyrek Ahmet Usta…

22 Kasım 2019

Ne ki aradığımız? Altın tozu katılmış çorba mı? Yoksa temiz bi tezgahta gülen bir yüzle, şükürle hazırlanmış bir yudum yemek mi? Ne dersiniz? Hangisi sizce?
Bence gülen bir yüz ve şükürle hazırlanan yemek. Tuz, ekmek olsun ama ille gülen bi yüz olsun isterim yemekte.
Bu hafta yine Manisa’daydım. Malum Manisa komşu kapısı, çok yakın İzmir’e. Hafta içi bir arkadaşımla sohbet ederken Manisa Keçiliköy’de tabelasız bir Adana dürümcüden söz etti. Yalnız dedi, sadece öğlen servisi var. Sonra dükkanı kapatıyormuş.
Saat 12.00 sularında yaptığımız bu sohbeti yarım bırakıp öğle yemeği için düştük Manisa yollarına. İcadına pek memnun olduğum haritadan Üç Çeyrek Ahmet Usta’nın dükkanını işaretleyip yol göstericimizin dediği yerlerden bir sokak başına geldik. Öyle ki aynı adanın etrafında üç kez döndük, Üç Çeyrek Ahmet Usta’nın dükkanını bulamadık.

Tabela yok!

Sokakta minik bir çocuğa sorduk, amca orası kapandı dedi. Tam vazgeçtik ve

Yazının Devamı

Sebzeli ve fıstıklı kebabı çok sevdik

15 Kasım 2019

Yıllarca başka işlerle uğraşmış, yemeklerini, kebaplarını sadece eşe dosta yapmış Suat Usta... Bi gün hiç aklında yokken 2008 yılında Bornova’da 38 metrekare bi yerde açmış ilk dükkânını. Sonra düşe kalka gelmiş bugüne. Suat Sevim Usta’yı bir grup arkadaşımla gittiğim bir organizasyonda tanıdım. Açık söylemeliyim, daha önce kimseden duymadığım için biraz temkinli gittim Torbalı yolundaki dükkâna. Fakat önümüze gelen kebapları yedikten sonra fikrim değişti.

Ama yine de o gün yediğim kebaplar beni tam ikna edememiş olmalı ki, Çarşamba günü tekrar yakın bir dostumla gittim Suat Usta’ya. Ayrancılar’dan Torbalı’ya giderken hemen sağda ustanın yeri.




Yazının Devamı

Güzel döneri her yerde bulurum...

8 Kasım 2019

Manisa’yı oldum olası severim. Hatta ilçesi Akhisar’ın lezzetlerinin âşığıyım. Köftesi, çorbacıları, katmeri, şambalisi, kokoreci, hepsi de ayrı güzeldir.

Hatta o kadar ki, zaman zaman sevgili dostum Özgür Zümrüt’le (@bugünbiraradayız) lezzet kaçamakları yaptığımız çok olur.
Geçen çarşamba günü, bir dost ziyareti için yolumuz Manisa’ya düştü. Aslında görüşmemiz öğleden sonraydı. Malum, İzmir-Manisa arası çok kısa bir yol olduğundan yarım saat önce yola çıkmayı planlıyorduk. İşlerimiz bitince Manisa’ya daha erken gidip orada vakit geçirmeye karar verdik.
Atladık aracımıza, çıktık yola. Yakın dostlarım bilir, karnım açken aklıma gelmedik yemek kalmaz.
Daha yeni yapılan Manisa tüneline girerken başladım homurdanmaya... Karnım acıktı, acaba köfte mi yesek, yok Manisa kebabı mı yesek, saat erken Akhisar’a mı gitsek...
Konuştukça konuşuyorum. Birlikte seyahat ettiğim arkadaşım bir iletişimci. Ama az konuşan iletişimcilerden. Daha da kötüsü, o aç

Yazının Devamı