Üfle bakayım şunu!

13 Ağustos 2021

Babalık öyle kolay değil ha! Onu diyeyim baştan. Tahir olunuyor belki ama “Tahir Baba” kolay olunmuyor. Beş, altı sene önceydi, bir dost sohbetinde adını duydum Söğüşçü Tahir Baba’nın. Kemeraltı’nda, Havra sokağındaymış dükkanı. Gece saat 02.30 gibi açar sabah gün doğumuyla da kapatırmış. Ha bugün, ha yarın derken bi gün oğlum Efe ve annesini sabahın kör saati otizm ile ilgili bir konser yolculuğuna uğurlarken aklıma geldi ve gittim ustanın dükkanına. Sabahın kör saati diyorum çünkü Kemeraltı’nda Havra sokağına doğru yürürken az kalsın köpekler tadıma bakacaktı. Neyse ki, iyi koşuyorum. Üstelik göbeğime rağmen.

Listeye yazarmış

İşte Tahir Baba’yı böyle maceralı bir sabahta tanıdım. Ben gittiğimde saat 06.00 sularıydı. Hararetli kalabalık sükût bulmuştu.
Dükkanın önünde bir kalabalık yok aslında, kalabalık gelenlerin kendi siparişlerini kendilerinin yazdığı listede. Usta dükkana gelmeden gececi, sabahçı çalışan esnaf kapıdaki listeye yazarmış siparişlerini. Tahir Baba’da gelir

Yazının Devamı

Bundan sonra piknikte asla mangal yakma!

6 Ağustos 2021

Önceki gün gazetelerde şöyle bir haber okudum, nevrim döndü...
Kocaeli Valisi Seddar Yavuz, kentte uygulanan ormanlara giriş yasağı ile ilgili çok sayıda mesaj aldığını belirterek, “Bana özelden gelen mesajları görseniz, yazılanları bir görseniz. Mangal Allah mangal, piknik Allah piknik. Diyorum ki kardeşim Türkiye yanıyor, bugün piknik günü mü? Orada canlar yok oluyor, külleniyor. 3 gün mangal yapmayıversen ne olur?”
Vali haklı, çok haklı.
Yahu bu nasıl akıldır, insanı çileden çıkarır bunlar. Hani bi laf var ya, köy yanar. Saçını tarar, diye. Tam bu yani.

Memleketimiz geleceğimiz yanıyor mangal kafalılar! Ülkemiz yanıyor, canlar yanıyor.
Ne mangalı!
Bundan sonra hiçbir piknikte mangal yakma arkadaş!

Yazının Devamı

Paten diye başladık dönerle bitirdik...

30 Temmuz 2021

Enteresan, güzel insanlar bulur beni. Onlar beni bulmazsa ben onları bulurum.
Hava sıcak, nem yüksek, yanıyo ortalık. Sevgili eşim Ebru ile oğlanı bir spor okuluna kaydettirdik. Beyimiz nereden görüp öğrendiyse paten diye tutturdu. Öyle dedik, böyle dedik olmadı. Son çare Girne’de bir etkinlik merkezine kaydını yaptırdık. Karı-koca onu spor salonuna bıraktıktan sonra şöyle bi çevreyi dolanalım dedik. E biliyorsunuz, çabuk acıkıyorum ben. Bi de ne görsem canım çekiyor. Ebru, hadi Fedo şurda küçük bi pideci var, oraya gidelim, dedi. Hevesle geldiğimiz dükkânın önünde hüsrana uğradık. Dükkân kapanmış. Hiç bozmadık moralimizi, bu kez amaçsız bakınmaya başladık etrafa, ama benim gözüm hep pidecide. Öneri, yine eşimden geldi. “Aa Fedo, şurda dönerci Vahap Usta var, gittin mi sen oraya, hadi benim de canım döner istiyor, oraya gidelim” dedi. Zaten cümle bittiğinde dükkânın önündeydik.

İştah açıcı

Öğlenin ilk müşterileri olarak daldık içeriye. Sokaktan

Yazının Devamı

Masal şehri İzmir’in daha çok masalı olmalı!

9 Temmuz 2021

Dilimde tüy bitti, “İzmir’in bi festivali olmalı, anlatacak, görülecek, yaşanacak çok hikayesi” var diye. Ama nerdee. Benim söylediklerim, yazdıklarım, “Kendin pişir, kendin ye, kendin çal, kendin oyna” misali. Boş yani! Uzun zaman önce şehrimizin önde gelenlerine seslenmiştim, “İzmir bi babalık bekliyor” diye. O da fıs...
Neyse biz konumuza dönelim. Güzel bi İzmir Buca masalı anlatalım. Geçen yıl Buca Belediyesi, “Buca’yı keşfet” organizasyonu yapmıştı. Kısa zamanda her yere gidemesek de, birçok köşk, tarihi nokta ve lezzet durağını keşfetmiştik. İlk organizasyondan özellikle esnaf ve Buca dışında yaşayan Bucalılar çok memnun kalmıştı.
Sayın Buca Belediye Başkanı Erhan Kılıç ve ekibi de bu ilgiden ziyadesiyle memnun olmalı ki, bu yıl “Buca’yı Keşfet” organizasyonunun ikincisini düzenlediler. Ama bu seferki daha çok kültür ve tarih ağırlıklıydı. Bi kere şunu söylemeliyim, bugün dünyanın en tanınmış insanlarının bir şekilde Buca ile bağlantıları var.
Sizlere tek tek bunları

Yazının Devamı

Güzel İzmir’in, güzel insanı...

2 Temmuz 2021

Şu hastalık ne akıl bıraktı ne zaman hepimizde. Öyle ki, anılarımızda kalan güzel günlerin ne zaman olduğunu bile unutturdu. Hiçbir şey eskisi gibi değil artık. Bundan sonra da pek olacağını sanmıyorum ama ne olursa olsun yaşamaya, gülümsemeye devam edeceğiz. Çünkü biz öyle bi milletiz ki, birimizin gardı düşse, suratı asılsa hiç tanımadığımız biri çıkar karşımıza ve değişir hayatımız.

Bu hafta size böyle bi abiyi, İsmail abiyi anlatacağım.

İsmail abi Buca Yanık Kahveler’de tostçuluk yapıyor. Bu işe başlamadan önce çok iş yapmış hatta bu işleri de bayağı profesyonelce yürütmüş. Yaptığı tüm işlerin ustası olmuş.

Beni tanıyanlar bilir, öyle çok fazla tostla aram yoktur. Bizim evde bu işin uzmanı sevgili eşim Ebru’dur. Geçtiğimiz yıl Buca Belediyesi’nin yaptığı “Buca’yı Keşfet” etkinliğinde tanımıştım İsmail abiyi. Eşime bahsettiğimde, ille gitmek istiyorum, deyince pandemi mandemi dinlemedik, ayak üstü de olsa yemeye karar verdik.

Her ne kadar Buca’nın tarih kokan sokaklarını dolana dolana gitmek

Yazının Devamı

Kadının gücü Türkiye’nin gücü!

18 Haziran 2021

Hep söylerim, “Bu memleketi kurtaracaksa kadınlar kurtarır!” diye.
Değil mi ki onlar, eşleriyle, çocuklarıyla aynı cephede savaşıp düşmanı defetmişler Anadolu’dan, omuz omuza durmuşlar hep birlikte. Şimdi de her yerde taşın altına koyuyorlar ellerini ve bu güzel ülkeye güç katıyorlar. Benim dünya görüşüme göre bir ülkenin özgürlüğü, kadınlarının özgürlüğü kadardır. Onların özgürlüğü, eğitim ve kendi ayakları üzerinde durabilmelerinden, emeklerinden geçer. Emekçi bi nenenin torunu, emekçi bi annenin oğluyum ben. Kadının her daim erkeğinin yanında olduğu, birlikte çalıştığı bi ailede büyüdüm.
Ne diyor bu adam diyorsunuz di mi? Anlatayım...
Sosyal medya üzerinden tanıştığım, daha sonra da sıkı dost olduğum, Tokatlı bir arkadaşım var. Adı Ayşegül. Geçenlerde beni aradı. Fedo sana bir kargo göndereceğim, bi bak bakalım beğenecek misin, dedi. Kargo elime geldi. İçinden, kuru fasulye, erişte, kuşburnu pekmezi, üzüm pekmezi, salça, ceviz, asma yaprağı

Yazının Devamı

Haziran geldi hoşgeldi!

4 Haziran 2021

Uzun zaman-dır bekliyorduk bugünleri. Hem esnaf bizi hem biz esnafı özledik. İki lafın belini kıramayalı sanki aylar değil de yıllar olmuş gibi.
Önceki gün oğlanı eğitime götürürken fark ettik Kemeraltı’na inmeyeli bir yılı geçmiş. Şööyle Kordon’da bi kafede iki yudum bi şey içmeyeli 2 sene olmuş. Yiyecek, içecek sektörü çalışanları ne yapacaklarını şaşırdılar bu dönemde. Hele bi de eğlence sektörü, müzisyenlerin derdi var ki, sormayım gitsin.
Her şeye rağmen, başlıkta da dediğim gibi “Haziran geldi, hoş geldi.”
Bu lanet hastalığa karşı aşılama tüm hızıyla sürüyor. Devlet büyüklerinin dedikleri doğru çıkarsa haziran sonunda daha derin bi nefes alabileceğiz inşallah. Ancak her ne kadar derin bi nefes alsak da maske, mesafe ve hijyene dikkat etmeye devam etmeliyiz.
Dedim ya Kemeraltı’na inmeyeli çok uzun zaman olmuş. Ama yeter! Önümüzdeki hafta bu hasreti sonlandıracağım inşallah. Vallahi çok özledim, çok özledik Kemeraltı’ nın sokaklarında kaybolmayı. Esnafla sohbeti

Yazının Devamı

Daha lezzetli ne olabilir ki?

29 Mayıs 2021

Neydi felsefemiz?
“Lez-zetin muhabbetine âşık olmak.”
Peki, lezzet dediğimiz ille damağımızda dönen, kursağımızdan geçen midir? Yoksa zihnimizde hissettiğimiz bi tat, hoş bi hatıra mıdır?
Çarşamba günü epeydir davet aldığımız ama bi türlü fırsat yaratıp gidemediğimiz bi yere gittik. Oğlum Efe, Karşıyaka’da bir engelliler okuluna gidiyor. Öğretmeni Semra Benli Hanım’ı çok seviyor. Semra Hanım’ın eşi Ozan Bey’le, okul ziyaretlerimiz sırasında tanıştık. Ozan kardeşim, eşinin öğretmenlik yaptığı okula ziyarette bulunuyor. Çocuklarla iletişimi gerçekten takdire şayan. Oğlum Efe de çok seviyor Ozan Amcasını.
Ozan Bey, seramik işiyle iştigal eden, kendi halinde, el emeği, göz nuru işlerini satmaya çalışan, bununla yaşamın içinde var olmaya çalışan, naif bir insan. Neredeyse iki yıldır bizleri ve özellikle de oğlum Efe’yi atölyesine davet ediyorlar eşiyle. Bugüne kadar bi fırsat yaratıp gidememiştik. Ama çarşamba günkü ziyaretimiz sonrasında “Keşke daha önce gitseydik” demekten kendimizi

Yazının Devamı