En sosyetik, en havalı tatil beldesi Türkbükü’nün yenileri geçtiğimiz hafta itibarıyla gün yüzüne çıktı
Hafta içinde sessizliğe bürünen Türkbükü’nde, geçen hafta itibarıyla gözle görülür bir hareketlik yaşanmaya başladı. Bu yaz ünlü mekânların açılmasıyla koy, daha renkli ve daha canlı bir ambiyansa sahip olmuş.
Peki tatilcileri bu yaz neler bekliyor?
Bu yıl Büyük Kulüp’le işbirliğine giden Kuum’dan başladım. Süper bir ızgara deniz levreği, ahtapot ve karides tandır yedim. Anladım ki, 230 yıllık bir sosyal kulübün yemeğinin insanı şaşırtması çok doğal. Bir de hafta sonları İhsan Kayral tam yemek sırasında canlı canlı söylüyor. Servistekiler güler yüzleriyle neşe saçıyorlar.
Beach’iyse bence Türkbükü’nde en rahat vakit geçirebileceğiniz ortamı sunuyor. Birilerine çarpmadan plaj keyfi yapabiliyorsunuz.
Emre Ergani ve Biber’i
Okullar kapandı, tatil başladı. Çeşme ve Bodrum’da neler oluyor?
Türkiye için tatil zamanı geldi. Fakat tadımız tuzumuz kaçtı, ne zaman normalle döneriz hiç kestiremiyorum. Ülke bu durumdayken İstanbulluların sosyal hayatı da değişime uğradı. Mekânlar neredeyse sinek avlıyor. İşler yarı yarıya düşmüş. Peki güneyde durum nedir?
BODRUM
Türkbükü’nde henüz bir yoğunluk yok. Yaz sezonunun önümüzdeki haftadan itibaren tam olarak başlayacağını düşünüyorum. Bu yaz Yalıkavak ve Türkbükü savaşı yaşanır mı? Bu rekabetten kim galip çıkar? Türkbükü’nün yenileri tatili nasıl renklendirecek? Hepsini haftaya uzun uzun anlatacağım.
Şiddet kimden gelirse gelsin karşıyım. Toplumun büyük bölümü bu denli sevgi ortamını yakalamışken hiç bırakmayalım. Sevginin her şeyin üzerinde olduğunu unutmamak gerek
Aslında bir güzel Bodrum’u anlatacaktım. Tam da zamanında, yazın başında gitmiştim. İstanbul’da dönünce anladım ki yaşadığım şehir, artık o şehir değil. Sevgi, saygı gelmiş memlekete, dört gündür Gezi Parkı’nda gidiyorum. Şiddet, sevgiyi doğurmuş. Gördüğümü, şahit olduğumu, yaşadıklarımı toparlamaya çalışırken, yazmaya başlarken bizim ufaklıklardan birinin ettiği laf geldi aklıma. Beş yeğenimin en ufağı, ergenliğe atlatmaya çalışan bir kız; anne-babasına isyan ediyor; “Sosyal hayatımı engelleyemezsiniz” diye.
Yediğin önünde yemediğin arkanda
Ablam dil döküyor; “Kızım, yediğin önünde yemediğin arkanda. Ben senin yaşındayken hiçbir şeyimiz yoktu. Bak yurt dışına bile gidiyorsunuz” diye anlatıyor da anlatıyor. Ablamın tüm bu kazanımlar karşısında koşulsuz istekleri var: Saçını düzleştirmeyeceksin, lens takmayacaksın, geç yatmayacaksın, gibi gibi... Yapıldığı zaman cezaya katlanması gerekiyor. Oraya gidemezsin, buraya gidemezsin, gezmek yok, arkadaşlarıyla sinema yok... Bizimki sonunda patladı; “Sosyal
Hafta sonu Doğu’daydım; Adımayan’dan Diyarbakır’a kadar gezdim. Hafta içiyse kendimi Doğu’yla Batı’nın tam ortasındaki Havana gecesinde buldum. Doğu’yu birazdan okuyacaksınız, ama Suada’daki Havana gecesinden
notlarla başlayalım.
Bu yazın en iyi çalışılmış, en iyi organize edilmiş gecesiydi, Suada’nın açılışındaki Havana partisi. Kocaman havuzundaki sandallar, Havana evleri, mojito okulu, girişteki pasaport kontrolü, iplere asılmış çamaşırlar, puro...
Herkes gecenin mimarını sordu birbirine. Ben de Ali Ünal’a sordum; her zamanki mütevazı haliyle kendini gösterdi. Biliyorum kocaman bir ekip var arkasında. Son zamanlarda tanık olduğum en iyi partiye imza atanlara helal olsun.
SiZ BATI’YA BENZEMEYiN
Geçen hafta sonuna kadar benim için Doğu, haritanın doğusundan ibaretti. Adıyaman’dan başlayıp, Diyarbakır’da son bulan gezimin ezcümlesi; “Doğu bize, biz Doğu’ya hayran” oldu. Doğu doğalın kendisi. Unutmuştum, doğal sebzenin, meyvenin, etin tadını. GDO, hormon vs. ulaşamamış buralara. Domatesin domates, karpuzun gerçekten karpuz olduğunu, insanın gerçekten insan olduğunu gidip görmeden anlamıyorsunuz.
Ulus 29 da D.ream kervanını katıldı. Limonata önce Akaretler’de sonra Nişantaşı’nda açılıyor. Göcek’te yaşanır ama yazın. Boğaz eğlencesi ‘Albüm’lendi
Geçen hafta sonu ilk kez denize girdim. Hemen tatilcilere söyleyeyim, deniz soğuk ama girince ısınıyor. Yazı Göcek’teki D Resort’ta getirdim. Eski Swisotel’in yerinde açılan D Resort’un servis personelinin enerjisine bayıldım. Uzun zamandır böylesine enerjisi yüksek bir ekiple karşılaşmamıştım.
Göcek, lüks teknelerin cirit attığı en havalı bölge. Minik minik bir sürü adacığa sahip. Göcek’te en havalı insanlar tekne kaptanları. Çünkü koydaki lüks teknelerin bütün ihtiyaçlarını kaptanlar karşılıyor. Bu yüzden Göcek’te kral muamelesi görüyorlar. Uzun bir aradan sonra Göcek’in deniz haline değil, kara halinde vakit geçirdim. İtiraf ediyorum, büyüyünce burada yaşarım. Büyümekte kastım, yaş ya da bedenin değil, tamamıyla duygusal bir büyümeden söz ediyorum. Hani “Doğa harikası” derler ya aynen öyle. Tam sahilin dibindeki kanalın etrafında öyle evler yapmışlar ki bakmaya doyamadık. Göcek’teki D Marin plajını Mısır’dan gelen beyaz kumla kapatmışlar. Plaj bambaşka bir atmosfere bürünmüş. Uzun yıllardır deniz keyfini iskelelerde
“Aman sabahlar olmasın” diyenler, özüne dönüp damara bağlayanlar, ünlü ünsüz gece müdavimleri hangi üç ismin fanatiği oldu dersiniz?
Sabahın körü olmuş, evin yolunu tutacağız belli ama gruptan biri gece bitmesin istiyor. Özüne dönüyor, ısrar ediyor; “Hadi Ferman Toprak’a” diyor. Sadece bizimkiler değil, İstanbul’un gece müdavimlerinin ağzında... Yalnızca Ferman Toprak da değil. Toprak, Cengiz İmren ve Serkan Kaya’yla birlikte İstanbul gecelerinin fenomeni olmuş durumda.
Bütün ısrarlara rağmen üç ismi de dinlemişliğim olmadı. Ama son zamanlarda öyle bir hal aldı ki, bu üçlüye gitmeden eve dönülmüyor. Üç isim de en damarından şarkılar söylüyor sahnede, mekândaki racon fena halde. Alkol herkesi özüne döndürüyor, kendinden bir parça buluyor orada, ya mekânda, ya söylenen şarkılarda.
Üç fenomenin en popüleri -racona ters olduysa affola- sanırım Ferman Toprak. Hafta sonları Gayrettepe’de kendi adını taşıyan mekânında sahneye çıkıyor. Oturup kalkmanın, sahneye istek ve şampanya göndermenin en raconlu hali Ferman Toprak’ta yaşınıyor. Diğer fenomen Cengiz İmren’le aralarındaki rekabet üst seviyede, öğrendiğime göre. İmren, hafta sonları Etiler’deki Şahane’de sahne alıyor. Orada
Yemekle aramızı bozan yaz gelince, fit görünmek uğruna aç bilaç dolaşıyoruz şu günlerde. İrademizi zorlamamıza sebep olanların ele başlarıysa TURYİD’in başkanı Kaya Demirer ve Lucca’nın sahibi Cem Mirap. İstanbul’un ünlü restoranlarından aralarından bulunduğu 34 mekân, dün itibarıyla Gastroİstanbul için Maçka’daki Küçükçiftlik Park’ta bir araya geldiler.
Geçen hafta yemek haftalarının halktan bihaber yapıldığını söylemiştim. Hay söylemez olaydım. Lafımı ağzıma tıktılar. Neden mi? Festivale katılan birçok mekân, sosyetik diye tanımladığımız kategoride. İşte bu restoranlar halka buluştu.
Katılımcı restoranlarda fiyatlar, 5-20 TL arasında değişiyor. Bu fiyata buralarda ancak birer kahve içebiliyorsunuz. Giriş ücreti de 5-10 TL arasında.
Lüks her zaman merak uyandırır. “Yemeğin lüksü nasıl olur?” diyorsanız, bu mekânları merak ediyorsanız, pazar gününe kadar Maçka’ya gidin derim. Hem damak tadınız gelişsin, hem de bugüne kadar hiç gitmediğiniz mekânları yakından tanıyın. Sadece yemek değil, bu mekânların DJ’leri de hünerlerine sergiliyor. Orada olup bugüne kadar tek tek kritik ettiğim mekânları ilk kez toplu halde göreceğim. İlk kez DJ’lerini aynı
Haftalar önce, “Boğaz’da alternatif eğlence zamanı” demiştim. İşte o gün geldi çattı ve Huqqa hizmet vermeye başladı. Huqqa, Boğaz’ın alternatif mekânı Kuruçeşme’de servis veriyor. Havalar ısındı ve bahçesi de açıldı. Aslında bir nargile kafe ama et yemeklerinde iddialılar. Taze meyvelerden yapılan içecekler dikkat çekiyor. Geniş bir yemek mönüsüne sahip Huqqa’da alkol servisi yok. İstanbul’un en havalı gece kulüplerinin bulunduğu bir lokasyonda olmasına rağmen alkol servisi yapmayan tek restoran diyebilirim. VIP katında özel toplantı odaları da mevcut. Boğaz’ın tadını alkolsüz çıkarmak isteyenlere duyurulur.
EMRE ALTUĞ’A DOST DESTEĞi
Emre Altuğ’nun Çeşme’deki otelinin hazırlıkları son aşamaya geldi. Altuğ’un butik otelinin içinde açmayı düşündüğü barı için yakın arkadaşı Cenk Çöteli devreye girmiş. Çöteli’nin danışmanlığında açılacak barın ismi, Double olacakmış. Adından anlaşılacağı üzere, barda ne isterseniz çift geliyor. İçki istediğinizde hemen yanında çifti geliyor. Mekân da bu konsept üzerine tasarlana-cakmış. Altuğ’un yerinde olsam hemen İstanbul’da da Double açmak için kolları sıvarım. Çok iyi fikir, böyle dost herkesin başına diyorum.
RESTORANLARIN