Galatasaray’a “kimin” başkan olması gerektiğini bilmem ama “kimin yönetici olmaması gerektiğini” çok iyi biliyorum!
Sayın Sedat Doğan...
İlelebet değil tabi...
Öğrenene kadar lütfen!
Hani insanlar bir iş için yeterli görmediklerine amiyane tabirle “senin birkaç fırın ekmek yemen lazım” derler ya... Sayın Doğan’ın da birkaç on yıla ihtiyacı var galiba.
* * *
Karşısına oturduğu Serhat Ulueren ile söyleşisinden bir Galatasaray yöneticisi olarak “Galatasaray vergi ödemiyor” gibi acı itirafı yakalayan ve manşet yapan müdürümüz Tayfun Bayındır’ı kutlamadım bile...
Uyarıyorum!.. İster kendi takımından, ister rakip olsun, ister yerli, ister yabancı, acemi, şöhretli, genç, yaşlı fark etmez; futbolcuları ıslıklamak, küfür etmek, kafasına bir şeyler fırlatmak, itip kakmak “ayıp/yazık/günah” demiyorum...
Futbolun ruhunu, centilmenliğin değerini, saygıyı, empatiyi falan çoktan geçtik zaten.
Zurnanın son deliğine geldik.
Uyarıyorum...
“Başınız derde girebilir” diyorum.
Hem de öyle “tribünden men”, “kombine iptali”, “iki saat gözaltı” cezası falan değil...
“Kamu görevlisine hakaret veya darptan” içeri girer, sittin sene tahliye beklersiniz valla! Avukatı bir, hakimi altı ay sonra görürsünüz.
Akrabanız, yoldaşınız veya evladınızmış kadar iyi bilirsiniz ki, karşınızdakiler, “cin gibi/civa gibi” adamlar...
Zekalarına tanık, yeteneklerine kefil olmuşsunuz; yüzünüzü hiç kara çıkarmamışlar.
Belgesi bile var; henüz gümüşü kararmamış “kupa” formunda...
Lakin, inanılacak gibi değil!
“Artısı var, eksisi yok” yeni sezona girdiler, adeta “sıfırdan” başladılar.
* * *
Adım adım rehabilitasyon sanki... Adına maç denilen her seansta ufak ufak toparlanıyorlar. Eski becerilerini ediniyorlar.
Bulmuşsunuz Ünal Aysal gibi başkanı; daha ne istiyorsunuz sevgili Galatasaraylılar?..
Gelmiş, yepyeni bir stadın kurdelesini kesmiş. 3,5 yılda kasaya iki şampiyonluk ve şampiyonluğun getirilerini sokmuş. Bir hisse satışı iki sermaye arttırışı yapmış, milyarlık katkı sağlamış.
Bulmuşsunuz da bunuyorsunuz yani!..
Demezler mi adama?
* * *
Hayır...
Çünkü kazın ayağı öyle değil.
“Aziz Yıldırım’cılar” kusura bakmasın ama söz konusu “güç/hakimiyet/cesaret” olduğunda bu alemdeki “en büyük başkan” İlhan Cavcav’dır...
Aziz Bey’in yıllardır eveleyip geveleyip son adıma cesaret edemediğini şak diye yaptı, teknik Direktör Mustafa Kaplan’ı ilk haftadan kapı dışarı edip “haftaya takımı ben çıkaracağım” dedi!
Gençlerbirliği İlhan Cavcav demek!.. İsterse kaleye bile geçer.
Günahı boynuna ama sayın Yıldırım’ın rüyasıydı bu sanki...
Resmen değilse bile fiilen denemişliği vardı. Hocalar için söylemleri “ben olmasam” parantezindeydi.
Lakin bir “İlhan Cavcav” olamadı.
Aslında sayın Cavcav’ın ilk rövaşatası değil bu teknik direktörlere... Ersun Yanal’la iki günde yollarını ayırmış, Giray Bulak’ın maça çıkmasını bile beklememiş, başkanlığı süresince gelip geçen 41 hocayı “dublör” olarak kullanmıştı.
Tersi olunca “Allah yarattı demeden” kıyasıya eleştiriyoruz; şimdi alkış ve kutlama boynumuzun borcu!
Her şeyden önce “tekrarından korkulup” da “yapılmayanlar için” Trabzonspor taraftarlarına, tribünlerine teşekkürler.
Her iki takımın futbolcularına da öyle...
Zaten eleştiri gerekirse, sahadaki futbol yeter de artar hepimize!
* * *
Maçtan önce maraza çıkmaması için “Golsüz berabere bitmeli” diye bir yazı yazmıştım; bu kadar ciddiye alınacağımı ummazdım!
Maçın yarısı bomboş!..
Başlıktaki cümle “tahmin/analiz” falan değil “dilektir” her şeyden önce... Temenni... Yakarış!
Hatta, gol olacaksa Trabzonspor atsın!
Yeter ki, maraza çıkmasın.
Aksi halde, “düşman kulüp” maçlarının oynanmadan ev sahibi lehine 3-0 tescil edileceği günler yakın.
Unutmayın; “Yıldız savaşları 4” vizyona girmedi daha!
* * *
Abartmadım...
Herkesin bir rutini vardır... Benim ki de kahvaltı üzerine spor ekranının “yüz akı” Mehmet Demirkol ile Fuat Akdağ’ın programı...
Açtım, canlı yayında Galatasaray.
Arena’dan naklen. Çakı gibi dizilmiş futbolcular. Başkan, Hoca yazılı metinden nutuk atıyorlar.
Arkada suntadan yıldızlar. Dördüncü yıldız jumbo boy ve konuşmalar bitince hep birlikte içine sığıştılar.
Çok zekice...
Öğretmen kuzenim Zeynep’e yarı yıl müsameresi için tavsiye edeceğim.
* * *
Arena Arena olalı böyle kasvet görmemiştir inanın. Ne seyirci ne müzik ne efekt.