Kimyası bozuk!

4 Kasım 2012

Fenerbahçeli futbolcular Alex gittiğinden bu yana sürekli Roma döneminde Arena’ya çıkan esirler gibi... Çoğu iyi bir gladyatör olmasına rağmen esaretleri hiç bitmiyor. Yani kazanmak onları kurtarmıyor... Sadece bir iki günlüğüne nefes aldırıyor... Kaybettin mi öldün zaten... Bu özgür olamama durumu hepsinin psikolojisini berbat etmiş, özgüvenlerini, kimyalarını tamamen bozmuş. Buna bir de fiziki yetersizlik eklenince Akhisar gibi kalibresi çok düşük takımlar karşısında bile doksan dakikanın sonunu zor getiriyorlar... Dün de genel görünümleri geçmiş maçların bir kopyasıydı. Rakibe birçok pozisyon verdiler, tempoyu bir türlü yükseltemediler. Bir duran top organizasyonu, bir de Kuyt’ın akıl dolu pası ile böylesine kritik bir dönemde önemli sayılabilecek bir galibiyet aldılar.
Sow’un Antalya maçına göre vites düşürmesi, Stoch’un etkisizliği, Gökhan ve Hasan Ali’nin hücuma yeterli desteği verememesi, orta alanın pas trafiğini iyi yönetememesi kağıt üzerinde çok da zor gözükmeyen bu maçı bile kâbusa dönüştürmeye yetti. Anlayacağınız Fenerbahçe baskının bedelini ağır ödüyor... Kurtuluş için uzun bir galibiyet serisi gerek. O da bu istikrarsızlık içinde zor.

Yazının Devamı

Temizlik zamanı

30 Ekim 2012

Kuyt formsuz, Gökhan Gönül etkisiz, savunmanın göbeği uyumsuz, Krasiç hazır değil, orta alan yetersiz. Bunları anlayabiliriz. Ama Sow hariç tüm takımın ciddiyetsizliğini, dağınıklığını ve isteksizliğini hiç anlayamıyoruz. Futbolcuların maç seçmelerini yadırgıyoruz... Alex’siz Fenerbahçe’yi daha dinamik olarak niteleyen ancak oyuncularını bir türlü koşturamayan Teknik Direktör Kocaman’ın Selçuk’a bu kadar sabretmesine, yenik durumda forveti ikilemek için son dakikaları beklemesine, 2.5 yıl sonunda hâlâ bir sisteminin bulunmayışına ise hiç şaşırmıyoruz...
47 maç sonra Kadıköy’de gelen yenilgi de sürpriz değil. Eğer bu kadro duran top haricinde pozisyona giremiyorsa, her maç kalesinde sayısız tehlike yaşıyorsa, yardımlaşmayı bir kenara bırakmışsa fazla söze gerek yok. Kazanılan Beşiktaş derbisi dahil, Bursa deplasmanındaki bir puan, Limassol önündeki galibiyette hep şansı yanında olan Fenerbahçe’yi dün kurtarıcı melekleri terkedince hak edenin kazandığı bir doksan dakika yaşadık.
Antalya dün gece sadece futbol dersi vermedi, rakibinin aylardır halı altına süpürülen sorunlarını da gözler önüne serdi. Yani temizlik zamanı geldi.

Yazının Devamı

Arabanın hakkı!

26 Ekim 2012

Fenerbahçe dün gece 65 dakika neyi bekledi acaba? Kendi sıkletinde olmayan bir rakip karşısında bu çekingenlik, endişe ve mahkumiyet Teknik Direktör Aykut Kocaman’ın önce bir puanı cebime koyayım düşüncesinin bir ürünüydü... Volkan kalesinde yine dimdik ayakta durmasa şu çelimsiz Limassol bile can yakacaktı. Ne zamanki Fenerbahçe onu vareden pasla ileriye çıkma oyununa geri döndü, Cristian ön alana top taşımayı hatırladı, ileride baskı başladı, rakibin de maskesi düştü. Sağlı sollu üst üste ataklar golü getirdi. Bu sonuç Fenerbahçe’nin gruptan çıkması için önemli bir adımdı. Çok büyük bir aksilik olmadığı takdirde bu takım 2013’te de Avrupa sahnesinde yerini alacak. Ancak dün gecenin üzerinde durulması gereken analizi şu. Fenerbahçe otobanda 50 kilometreyi geçmeyen Mercedes gibi... Sürekli fren, sürekli debriyaj... Şu arabada gaz pedalının da olduğunu birileri şoföre hatırlatmalı... Arabanın hakkını verseniz artık...

Yazının Devamı

Alex gazı!

21 Ekim 2012

Bursa’da bu kadar eksiğe rağmen alınan bir puan belki kötü değil ama 15 günlük arayı fırsata çevirememiş Fenerbahçe... Ne fizik, ne taktik, ne de mental bir olgunluğa hâlâ erişememişler... Sahada ne bireysel olarak vaat ettikleri bir şey vardı, ne de takımca dile getirecekleri bir mesaj... Kararsız, isteksiz ve cansız bir oyun sergilediler. Buna rağmen Caner biraz takım oyuncusu olabilse bu kadar kötü bir günde İstanbul’a üç puanla dönebilirlerdi... Fenerbahçe’de bazı gerçekleri gözardı edemeyiz. Örneğin Kuyt fizik gücü olmadığı zaman hakikaten çekilmiyor. Dün son dakikaya kadar sahada kalmasının hoca torpilinden başka izahı yok. Stoch kafasında sanki Türkiye’yi bitirmiş. İkinci yarının ortalarına kadar takımın sahasından çıkamaması, kalesinde sayısız tehlike yaşaması gelecek adına düşündürücü... Son bölümdeki cılız baskı tamamen Bursaspor’un yorulmasındandı. Bu kimseyi kandırmasın. Kocaman’ın sanki işler çok iyi gidiyormuş gibi 89. dakikaya kadar tek bir hamle yapmayışı, bu anda da Fenerbahçe’nin en iyisi Sow’u çıkarması ciddi teknik adam zaaflarıydı. Dün gece şunu net olarak gördük. M’Gladbach ve Beşiktaş maçları takımın gerçek oyun karakteri değilmiş. Sadece bir Alex

Yazının Devamı

Gönülleri hoş tuttu!

8 Ekim 2012

Teknik Direktör Aykut Kocaman, karşılaşma öncesi daha dinamik bir takım olduklarını söyledi. Bu Alex’in gidişinin bir özetiydi, hocanın gözüyle. Fenerbahçe, M’Gladbach zaferinin de verdiği özgüvenle ilk yarıda pres, yardımlaşma, cesaret ve dayanışma konusunda başarılı ancak hücum zenginliği ve organizasyon becerisi bakımından pek de yaratıcı değildi. Buna rağmen rakip kalede bulunan iki pozisyonun da golle sonuçlanması maçın rengini, seyrini, gecenin kaderini değiştirdi, yönetim ve teknik heyetin kabuslarına şimdilik son verdi. Özellikle ilk golden sonra topun daha fazla hakimi görünen Kartal da 2. golle birlikte havlu attı.
İkinci yarı rakibin 10 kişi kalması filmin sonuydu. Gecenin yıldızı kuşkusuz Gökhan Gönül oldu. Özlediğimiz o eski günlerinden bir demet sundu. Ancak karşısında uyumsuz, disiplinsiz Uğur Boral - Escude ikilisinin bulunmasının performansında önemli rol oynadığını kabul etmek lazım. Evet Fenerbahçe dün gönülleri belki hoş tuttu, biraz olsun üzerindeki negatif elektrikten kurtuldu ancak Alex kılıcı bir süre daha Kadıköy’de sallanmaya devam edecek sanki...

Yazının Devamı

Kış ortasında bahar

5 Ekim 2012

Kış ortasında bahar diye buna denir işte... Bir dolu sorunla boğuşan, motivasyonu dibe vuran, yarını belli olmayan Fenerbahçe, şu ortamda belki de rüyasında bile göremeyeceği bir skorla İstanbul’a dönüyor... Alex’in yokluğunda Kocaman, 4-2-3-1’i tercih etti. İleri uçta Kuyt ve Sow dönüşümlü görev yapıyor, Cristian ve Caner hücuma sürekli destek veriyor, tüm takım rakibe karşı alanda basmaya çalışıyordu. İyi oynarken geriye düşmek bile Fenerbahçe’nin hızını kesmedi. O kadar konsantre ve istekliydiler. Fenerbahçe aklıyla enerjisini iyi birleştirdi, futbol oynayarak kazandı. Maçın harika adamı kuşkusuz Cristian’dı.
Şimdi skor tabelasının ardındaki gerçeğe de bakmanın zamanı. Kasımpaşa maçı sonrası bu kadar kısa bir sürede ayağa kalkmanın tek bir izahı var. Papucun pahalı olduğunu anlayan futbolcular kapasitelerini zorladılar, fizik güçlerini sonuna kadar harcadılar. Kısacası onurlarını, gururlarını ortaya koydular. Yani dere hâlâ geçilmiş değil. Fenerbahçe dün geceyi milad kabul edip, üzerine ekleyerek önüne bakarsa ne ala... Ancak barutları bu doksan dakika ile sınırlı kalırsa çok yazık...

Yazının Devamı

Olmuyor işte!

30 Eylül 2012

Aykut Kocaman’ın her zaman olduğu gibi dünkü maçta da ilk hedefi savunmaydı. Fenerbahçe için hücum yine son seçenekti. Rakibin kaptırdığı toplarla hızlı atağa kalkılacak ya da duran toplardan medet umulacaktı. İyi de bu takımın sezon başından bu yana üç ciddi problemi olduğunu bilmeyen kalmadı. Kontratak beceriksizliği, fizik eksikliği, taktik yetersizliği... Buna bir de küstürülen Alex’in sahada ruh gibi dolaşmasını eklediğinizde bu ligde rakip kim olursa olsun kazanma şansınız yüzde 50‘yi asla geçmez. Kasımpaşa eğer Fenerbahçe’yi ciddiye almasa golleri bulması ikinci yarıya kalmazdı. Gecenin özeti aslında şuydu; Futbolcularla hocaları arasındaki iletişim tamamen kopmuş... Samandıra’ya moral olarak 50 bin taraftar da getirseniz, bu oyuncuları ve teknik kadroyu omuzlarda her gün eve götürseniz, tribünlere her maç ayar da verseniz bir şey değişmeyecek. Galatasaray’ın üç puan bıraktığı bir gecenin ardından bu kadar sorumsuz, gönülsüz, isteksiz bir futbolcu topluluğunun ve çeresiz bir teknik adamın büyük hedefleri kovalaması hayalcilikten öteye gitmez.
Büyüklerimiz zorla güzellik olmaz demiş. Artık Fenerbahçe’de birilerinin bunu anlama vakti geldi de geçiyor. “Bu takıma zarar

Yazının Devamı

MELEKLER KORUDU

25 Eylül 2012

Yaklaşık 15 yıldır Kadıköy’de kazanamayan Trabzonspor dün gece de galip gelemedikten sonra herhalde bir 15 yıl daha bu cefayı çekecektir. Öyle bir son 15 dakika izledik ki halı sahada bile bu kadar gol fırsat bulamazsınız. 75 dakika sahada yürüye yürüye oynayan, her zaman ki gibi tempoyu yükseltemeyen Fenerbahçe maç gidiyor telaşı ile bir anda tüm riskleri göze aldı. Aykut hoca hiç işlemeyen iki kanadı; Stocp ve Mehmet Topuz’u çıkarıp Semih ve Cristian’ı oyuna sürerek 4-3-1-2’ye döndü. Döndü de; bu durumu düzeltmek yerine yenilgiye adeta davetiye çıkardı. Trabzonspor her kaptığı topta Volkan’ın burnunda bitti. Köprü gişelerinden OGS ile bu kadar çabuk geçemezsiniz... Fenerbahçe’de kimse sorumluluk almak istemiyor. Oyuncuların çoğu özgüvenlerini kaybetmiş. Bu takım ilerleyeceği yerde her gün biraz daha geriliyor. Alex’i çıkarın inanın rakip 18’e ancak şansla giderler. Tehlike sayılabilecek her pozisyonda yine Brezilyalı’nın parmağı vardı. Birkaç oyuncusunun çabası, Olcan‘ın beceriksizliği olmasa Saracoğlu Stadı’nın büyüsü bozuluyordu az kalsın... Herhalde tribündeki melekler korudu...

Yazının Devamı