Düşünenlerin Düşüncesi

Düşünenlerin Düşüncesi

dusunce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Prof. Dr. M. Zafer Gül
Prof. Gül akademik hayatına 1983 yılında İTÜ İnşaat Fakültesi, Uygulamalı Mekanik Anabilim Dalı’nda asistan olarak başladı. 1985 yılında MEB’in yurtdışı doktora bursu ile İngiltere’ye gitti. Manchester Üniversitesi’ndeki doktora dönemine Programlama, Sayısal Analiz üzerine çalıştı; Isı Transferi Laboratuvarları’nda asistanlık yaptı. 1994 yılında Yardımcı Doçent, 1997 yılında Doçent oldu, Marmara Üniversitesi Mühendislik Fakültesi, Makine Mühendisliği bölümünde öğretim üyeliği yaptı. 2002-2003 yılları arasında Ohio State University’de misafir öğretim üyesi olarak çalıştı. 2004 yılında Profesör unvanı alan Gül, Marmara Üniversitesi Rektörü olarak görev yapıyor.

Haberin Devamı

Her konuda olduğu gibi eğitim de içinden doğduğu toplumun ihtiyaç ve nitelikleri sonucunda şekillenir. 20. yüzyılın modern eğitim anlayışı, sanayileşmenin etkisiyle biçimlenen bir toplumda geliştirilmiş; bu anlamda dönemin endüstriyel üretim şeklinin bir benzeri olarak şekillenmişti. Buna göre, modern endüstriyel üretim tek bir mekân içerisinde, yani fabrikada, verili bir sistematik içerisinde ve daha çok ulusal sınırlar içerisinde sürdürülmekteydi. Buna paralel olarak, modern eğitim de bir çatı altında yani okulda, ulusal merkezden verilen bir müfredat dahilinde ve öğretmenin denetiminde yapılmaktaydı. 20. yüzyılın bu eğitim sistemi hala geçerliliğini sürdürüyorsa da yerini giderek 21. yüzyılın çok dilli, disiplinler arası, üniversiteler ve ülkeler arası yeni bir eğitim anlayışına bırakıyor.

EĞİTİM SINIRLARI
Küreselleşme sadece ekonomi sınırlarını değil eğitim sınırları da hızla kaldırıyor. Üniversitelerde bu durumu daha iyi gözlemleyebiliyoruz. Tüm dünyada üniversiteler arası işbirlikleri artmakta, böylelikle gerek ulusal gerekse uluslararası düzeyde, öğrenci ve akademik personel değişimi uygulamaları hız kazanmakta... Avrupa’daki üniversiteler arasında gerçekleştirilen ve Avrupa Birliği’nce desteklenen Socrates-Erasmus akademik değişim programı çerçevesinde ülkemizden çok sayıda öğrenci ve öğretim görevlisi, yurtdışındaki üniversitelerde eğitim ve araştırma faaliyetlerinde bulunabildiği gibi, ülkemiz üniversitelerine de böylelikle her yıl birçok yabancı öğrenci ve akademik personel geliyor. Bu gibi değişim programları sayesinde, yalnızca insanların değil, bilgi ve teknolojilerin de üniversiteler arasındaki dolaşımı da artıyor, böylece akademik dünyada meydana gelen değişim ve gelişmeler daha iyi takip edilebiliyor.
Avrupa ülkeleri arasında akademik konularda standartlar geliştirilmesi ve ulusal eğitim sistemleri arasındaki farklılıkları minimize edip, Avrupa’da tek bir yükseköğretim alanı kurulması amacıyla 1999 yılında başlayan “Avrupa Yükseköğretim Reformu” süreci, 21. yüzyılda eğitimin gittiği yönün en iyi göstergelerinden biri.
İtalya’nın Bologna kentinde, Avrupa devletleri arasında imzalanan bir anlaşma ile başlayan bu süreç ile tüm Avrupa üniversitelerinin eğitim kalitesinin aynı seviyeye ulaştırılarak uluslararası akrediteye sahip üniversiteler haline getirilmesini hedefliyor.
Günümüzde üniversite eğitimi, ülkeler ve üniversiteler arası olmanın yanı sıra, disiplinlerarası bir yönde de evrilmektedir. Çift anadal ve yandal programlarıyla öğrenciler, kendi tercihleri doğrultusunda interdisipliner bir ders programı seçebilmekte ve birden fazla akademik alanda kendilerini geliştirme imkânı bulabilmektedir.
“İletişim” ve “Bilgi Çağı”nda üretim alanında bilgi ve teknolojileri kullanabilen, Ar-Ge çalışmaları yapabilen yüksek nitelikli elemanlara ihtiyaç duyuluyor. Bu nedenle 21. yüzyılın iyi üniversiteleri, bu dönemin üretim sistemine faydalı olabilecek çalışanlar yetiştiren bir araştırma üniversitesi olmak durumundadır. Öğrencilerin eğitim sürecinin sadece pasif alıcıları olarak değil, düşünme, araştırma ve sorgulama becerileri edinerek kendi kendilerine öğrenmeyi başarabilen aktif öğrenciler olarak yetiştirilmesi gerekiyor.
21. yüzyılın üniversiteleri, tüm bu akademik niteliklerine ek olarak içinde bulunduğu topluma karşı duyarlı bir kurum olma yükümlülüğünü taşıyor. Bilgi ve düşünce üretim merkezi olan üniversiteler, hem toplumsal sorunlara çözüm üreten ve toplumu yönlendiren birer “düşünce merkezi” hem de toplumun farklı kesimlerine hitap eden birer “yaşam boyu eğitim merkezi” olarak hizmet sunabilmelidir.
Ait oldukları toplumun değerlerine saygılı, onları yaşayan ve yaşatan, demokratik değerlere önem veren, düşünce ve ifade özgürlüğünün, farklılıkların yaşandığı ve yaşatıldığı kültürel merkezler olarak da topluma örnek oluşturmalıdır.

KÜLTÜR KÖPRÜSÜ
Bu vizyonla hareket eden üniversiteler, Türkiye’nin uluslararası misyonuna paralel olarak, Avrupa Birliği, Asya ve Afrika ülkeleri arasında bir bilim-kültür yuvası ve köprüsü olacak; medeniyetlerin, hoşgörünün ve kültürün başkenti olan İstanbul başta olmak üzere ülkemizin her tarafında küresel bir bilim merkezlerine dönüşmek suretiyle, dünyanın saygın yeni nesil üniversiteleri arasında yerlerini alacaktır.

Haberin Devamı

İrtibat telefonumuz: 0212 337 92 23. Mail adresi:dsazak@milliyet.com.tr