CEVAT ÖNEŞ KİMDİR?
1942 yılında doğdu. İstanbul Erkek Lisesi ve İstanbul Hukuk Fakültesi’ni bitirdikten sonra MİT’e girdi. Yurtiçinde ve yurtdışında pek çok önemli görevde bulundu, 1989- 1991 yılları arasında Diyarbakır Bölge Başkanlığı yaptı. Sönmez Köksal’ın MİT Müsteşarlığı’na gelmesinin ardından Psikolojik İstihbarat Başkanlığı görevine getirildi. Köksal’ın yönetiminde MİT’in sivilleşmesi sürecinin aktörlerinden biri oldu.En kıdemli ‘Başkan’ olarak bazı dönemler Köksal’a vekâlet etti. Şenkal Atasagun’un müsteşarlığı döneminde bir süre Personel Başkanlığı yaptı. 2000’de İstihbarattan Sorumlu Müsteşar Yardımcılığı’na terfi etti. 2005’te 64 yaşında emekli oldu.
21 Mart 2013 Diyarbakır Nevruz kutlamalarında, PKK önderi A. Öcalan’ın okunan açıklaması tarihi değere sahiptir. Çözüm sürecinin, bu açıklamayla yepyeni bir boyut kazandığını söyleyebiliriz. Türkiye’nin barışı için, geleceği için, yeni bir fırsat kapısı açılmıştır. Siyasi iktidarın, Başbakan Erdoğan’ın şahsıyla da bütünleşen ‘çözüm iradesi’nin, Öcalan’ın stratejik yaklaşımıyla örtüşmesi ve toplumsal dinamiklerin ‘barış - çözüm’ talepleriyle kesişmesi, Türkiye’nin demokratikleştirilmesi ve bölgesel barışı da etkileyebilecek derecede çok önemli bir tarihsel gelişmeyi de ortaya çıkarmıştır.
BÜTÜNLEŞME ÖNEMLİ
Öcalan’ın çözüm sürecinde üstlendiği önemli rolün, PKK tarihinin zihinlerde yarattığı olumsuzluklarla, farklı algılarla irtibatlandırılarak, barış için yeni engeller çıkartılabilmesi meselesi de hassasiyetini korumakta olan hususlardandır.
PKK’nın ateşkesine devamlılık kazandırılması, silahların teslimi şartlarının yaratılabilmesi, şüphesiz çok önemlidir. Ancak, tarihsel yaşanmışlığın acılarla dolu gerçekliğinin yarattığı sorunlar yumağı ve travmatik yapılarla reel siyasetlerin ulusal-bölgesel-küresel çıkar çatışmalarının araçsallaştırabildiği Kürt siyasetleri-PKK gerçeğinin, Türkiye’nin genel demokratikleştirilmesi ihtiyacıyla bağlantılarının yarattığı ‘ayrılmazlık’, ‘bütünleşme’, çözüm sürecinin öncelikli ve temel hassasiyetlerini göstermesi bakımından çok önemlidir.
ALGILAR ETKİLENİYOR
Karşılaşılan her yeni durum, ‘Çözüm Sürecinin neresindeyiz?, Terör yeniden başlar mı?’ gibi bir tedirginliği ortaya çıkarmakta ve algıları da negatif şekilde etkileyebilmektedir. Karayılan’ın Öcalan’ın mektubunun, Kandil’e gönderilmesinin geciktirilmesi üzerine, ’bir hafta bekleneceği’ beyanı, Duran Kalkan’ın ‘Hiç kimse PKK’yı alternatifsiz sanmasın. Bu tür olasığa da hazır olmadığımız sanılmasın, tersine dönebilir. Süreç ilerlerse Kürtlerin polisleri de, savunma kuvvetleri de olacak. Ekim ortasına kadar bu iş bitmeli’ açıklamaları, PKK mezarlıkları açılışları, genç PKK’lıların resmi kıyafetli tören görüntüleri, bazı kaçırma, trafik denetleme gibi olayların, Çözüm Süreci içerisinde riskleri artıran, küçümsenmemesi gereken gelişmeler olduğuna işaret etmeliyiz. KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkankığı imzasıyla, Cemil Bayık tarafından Fırat Haber Ajansı’na yapılan,19 Temmuz tarihli açıklamada da; Öcalan’ın sağlığı, BDP heyetinin 15 günlük ziyaret izinleri, Suriye’de PYD ile ilgili gelişmeler karşısında, Türkiye’nin tutumu, konularında verilen tepki, dikkatleri çeker mahiyettedir.
İŞBİRLİĞİ ENGELİ
‘Biz hareket olarak son kes AKP hükümetini uyarıyoruz. Belirttiğimiz konularda en kısa zamanda somut adımların atılmaması halinde, sürecin ilerlemeyeceğini ve bundan da AKP hükümetinin sorumlu olacağının bilinmesini istiyoruz.’ İfadeleri, Öcalan’a rağmen meydana gelebilecek gelişmelerin de önemle değerlendirilmesini gerektirir mahiyettedir. Bu ve benzeri durumların, Öcalan ile siyasi iktidar arasındaki stratejik yaklaşımın devam etmekte iken ortaya çıkmasını, Çözüm Konseptinin; demokratikleşme adımlarında süreklilik, zamanlama, karşılıklı güven, temel ayrıntılarda görüş birliği gibi konularda bazı yetersizliklerin bulunduğunu gösterir mahiyettedir. Keza, PKK ile bağlantı kurulmadan gerçekleştirilmesi gereken demokratikleştirme çalışmalarında, BDP ve CHP ile yapılması mümkün işbirliğinde, parlamentonun devreye sokulmasında, ortaya çıkan engeller ve gecikmeler, tarafların işlevsel olmayan geleneksel taktiksel ve örgütsel uygulamalarına fırsat vermekte, zemin yaratmaktadır.
Gerçekte, Öcalan’ın ‘Kürt Siyaseti için silahlı mücadelenin sonlandırıldığı ve siyasi-demokratik mücadele döneminin başlatıldığı’ açıklamasının, PKK-KCK yönetim mekanizmalarında onaylanarak, destek verilmesi hususu önemini korumaktadır. KCK ve HPG yönetim kademelerinde yapılan son değişikliklerin de, Öcalan’ın bilgisi çerçevesinde, Çözüm Sürecinin korunması ve sonuçlandırılması hedefleriyle bağlantılı olduğunu ifade edebiliriz. Yalnız, KCK Kongresi kararlarında, Çözüm Sürecinin sonuçlandırılmaması ihtimaline karşı, PKK’nın örgütsel varlığını ve gücünü koruyan tedbirlerin de dikkate alınmış olduğu hususu, açıklıkla görülebilmektedir.
Bu konuda, Çözüm Sürecinde tıkanma ihtimalinin gerçekleşmesi durumunda dahi, silahlı mücadeleye dönüşün, Öcalan’ın stratejik çözüm yaklaşımıyla uyuşmayacağını ve Kürt Siyaseti için Türkiye’de ve bölgede, Kürt halklarında da yeni hayal kırıklıklarına sebep olabileceğini, şimdiden öngörebiliriz. Ayrıca, geriye dönüşün, Türkiye’nin hassasiyetleri bilinen toplumsal yapısında, onarılması güç ayrışmalara derinlik kazandıracağı hususunu değerlendirmek durumundayız.
YOL HARİTASI
Öcalan’ın tarihi değere sahip barış çağrısıyla siyasi iktidarın, ‘nitelikli demokratikleşme’, hedefleriyle meseleye yaklaşımlarının ortak ekseninin, ‘evrensel değerler çerçevesinde demokratikleşme ve kurumsallaşma’ olduğu gerçeğine dayanılarak, kısa-orta-uzun vadeli adımların, planlı-koordineli şekilde, bir yol haritasına bağlanarak atılması zorunluluğuyla, karşı karşıya olduğumuz gerçeğinin kabulü önemini korumaktadır.
SORUMLULUK YÜKSEK
Türkiye siyasetleri, öncelikle siyasi iktidar, Türkiye ve küresel dinamiklerin yarattığı demokratik çözüm potansiyelini kullanabilme gibi tarihi bir sorumluluğu yüklenmiş bulunmaktadırlar.
Genişletilmiş Orta Doğu coğrafyasının, jeostratejik,jeopolitik özellikleri içerisinde, ulusal-bölgesel-küresel güçlerin çıkar çatışmalarının sürekliliğe sahip ortamında;
* Mısır’da, MURSİ iktidarına karşı yapılan darbenin mevcut ve muhtemel sonuçları,
* Suriye’de ESAT rejiminin, muhalefet karşısında iktidarını güçlendiren gelişmeler ve oluşan kaotik yapı,
* İran-Hizbullah-Suriye ekseniyle ayrışan bölgesel yapının sorunları,
* Radikal İslamcıların pozisyonlarının yaratmakta olduğu bağlantılar ve riskler,
* Orta Doğu Kürt siyasetlerin kazanabileceği yeni hareketlilikler ile PKK’yı etkileyebilecek yeni gelişmeler,
* Suriye’de, PKK’nın çekim çevresinde bulunan PYD’nin, El Nusra Cephesi ile çatışması, Rasulayn’da (kürtçe Serkaniye)kontrolü ele geçirmesi ve güçlenmekte olan özerklik talepleri,
* Batılı güçlerin ve İsrail’in olabilecek yeni politikaları,
Gibi gelişmelerde, bölgenin değişken, çok riskli yapısının, Türkiye ile doğrudan ve dolaylı bağlantılarına ve muhtemel gelişmelerle ilgili soruların cevaplandırılmasına, önem kazandırmaktadır.
İrtibat telefonumuz: 0212 337 92 23. Mail adresi:dsazak@milliyet.com.tr
Özay Şendir
F-35 meselesinde kitabın orta yeri...
29 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Ankara’da ‘değerlendirme’ kulisi: Öcalan ile kim görüşecek?
29 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Diploma mı, meslek mi?
29 Kasım 2024
Abdullah Karakuş
Bölgede satranç ve terörle mücadele
29 Kasım 2024
Mehmet Tez
Suudi Arabistan başarabilecek mi?
29 Kasım 2024