Doç. Dr. Metin Şenbil
1995 yılında ODTÜ Şehir ve Bölge Planlama Bölümü’nden mezun oldu. 1998 yılında aynı bölümde yüksek lisans derecesini aldı. 2003 yılında Kyoto Üniversitesi’nde doktorasını tamamlayan Şenbil, ulaştırma konusunda uzmandır. 2008 yılına kadar Hiroşima Üniversitesi’nde çalışan Şenbil 2008 yılından bu yana Gazi Üniversitesi, Şehir ve Bölge Planlama Bölümü öğretim üyesi olarak görev yapmaktadır. Şenbil, Arizona Eyalet Üniversitesi’nde misafir öğretim üyesi olarak bulunmaktadır.
7 Temmuz 2013 tarihinde Asiana Havayolları’na ait 214 sayılı SeulSan Francisco seferini yapan Boeing 777-200 tipi yolcu uçağı iniş sırasında kontol dışına çıkmış, kuyruk tarafından piste çarparak, büyük hasarlı iniş yapmıştır. Bu yazı yazılırken iki kişinin hayatını kaybettiği, bir kişinin kayıp olduğu geri kalanlardan önemli bir kısmının da civar hastanelerde tadavi ve müşahede altına alındığı haberleri geliyor. Görgü tanıkları uçağın piste yanaşması esnasında açısının olağandışı olduğunu söylüyorlar.
B777’nin ikinci kazası
Bu B777-200 tipi uçakların Londra Heatrow Havalimanı’ndaki kazasından sonraki ikinci kazası. - Bu kazada kimse hayatını kaybetmemiş idi; ikisi de pist civarında gerçekleşmiş kaza olarak kayıtlara geçmiştir. (Hatırlarsak, THY’nin 1951 sayılı İstanbul-Schiphol seferini yapan B737-800 tipi uçağı da piste yaklaşırken düşmüştü). Asiana 214 seferinin piste yaklaşması esnasında uçağın (haberlere yansıdığı şekliyle) yaklaşma açısı, havalimanın ve uçağın teknik kapasiteleri ile birlikte değerlendirilince pilotaj hatası ilk göze çarpan neden olarak göze çarpmaktadır; muhtemelen uçak tek motorunu kullanıyordu, dönme momenti merkez çizgisinden kaymasına, uçağın hız ve irtifa kaybına, sonucunda da bankete çarpmasına neden olmuş olabilir; piste yaklaşma erken kısımda olmuş, bu nedenle motorlara güç verilmiş, buna karşın ağır uçak yeteri kadar havalanamamış ve kuyruk kısmından piste çarpmış olabilir; ya da pilotaj hatasından ziyade iniş sırasında meydana gelen mekanik bir sorun piste çarpmaya neden olmuş olabilir - ne dersek diyelim bu değerlendirmeler gerçekten çok erken ve temelsizdir; ne olursa olsun kara kutu çözümlerinin kazayı bütün ayrıntıları ile ortaya çıkarması beklenmelidir.
Ulaşımda en güvenli yol
Kazanın hemen sonrasını yakından inceleyince dikkatimizi çeken şu husus önemldir. Her kalkış öncesinde kabin görevlilerince verilen eğitim nafile, çoğu yolcu tarafından tatbik edilmediği görülmüştür. Uçağın ön kısmında açılan tahliye botu (slide), yolcuların önden kabin içi bagajlarını arkasından kendilerini ayakkabıları ile atması neticesinde hava kaybına uğramıştır. Bu durum havalanma esnasında verilen eğitimin ne kadar işe yaradığı konusunda şüpheye düşürüyor bizleri; bu eğitimin daha etkili tedbirlerle desteklenmesi gerekiyor.
Kabaca istatistiklere bakıldığında, ticari uçuşlardaki 100 milyon yolcudan sadece iki yolcunun hayatını kaybettiği havayolu sektörü ulaştırma sektöründe güvenlik açısından en üst sıradadır. Gerçekten de yeni teknolojilerle desteklenen uçaklar nerede ise uçuşlarının önemli bir kısmını kendileri tamamlamaktadırlar. Yeni teknolojiler ile gerek seyir halindeki uçaklar arasındaki yatay ve dikey mesafeler de ciddi oranlarda kısalmıştır. Teknoloji havayolu ulaşımı giderek güvenli hale getirirken, son yıllardaki kazaların genelinde havalimanı yakınında olmasının dikkati çeken özelliklerinin olması gerekiyor. Havayolu sektöründe görülen serbestleşme sonucu meydana gelen hızlı gelişmeler daha önceden pilot sayısının görece fazla olduğu ülkelerde bile önemli açıklar ortaya çıkarmıştır. Artan ucuş sıklığı, yeteri kadar dinlenememe, buna karşın pilot maaşlarındaki azalmalar temel sorunlar olarak karşımıza çıkmaktadır.
Altyapımız yetersiz
Türkiye havayolu yolculukları açısından hızla gelişme kaydeden ülkeler arasındadır, 2003 yılındaki serbestleşme havayollarının önünü açmıştır. Örneğin İstanbul Atatürk Havalimanı 2007 yılında yaklaşık 26.5 milyon yolcusu ile Dünya’da 42. sırada iken, 2012 yılında bir önceki yıla göre yolcu sayısı yüzde 20 artarak 42 Milyon yolcu sayısı ile 20. sıraya yerleşmiştir. (2012 yılı istatistiklerine göre Atatürk Havalimanı, 777-200 kazasının olduğu San Francisco Uluslararası Havalima’nın iki sıra üstündedir). Artışlar beklendiği gibi giderse önümüzdeki yıllarda ilk 50’ye ikinci havalimanımız da girecektir. Ülkemizde artan havayolu şirketi, uçak ve sefer sayıları karşısında insan gücümüz ve altyapımız maalesef yetersizdir. Daha faza havalimanına, daha fazla pilota, daha fazla kabin görevlisine ve yer görevlilerine ihtiyacımız vardır. Mevcut trendine bakınca havayolu sektörünün ülkemizde önümüzdeki 50 yılda sürdürülebilir olabilmesi için havayolu sektörünün tüm alanlarda gelişmeye ve iyileşmeye aç olduğu açıktır. (İstanbul’un 3. havalimanı da bu bağlamda değerlendirsek nasıl olur?)
Özay Şendir
F-35 meselesinde kitabın orta yeri...
29 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Ankara’da ‘değerlendirme’ kulisi: Öcalan ile kim görüşecek?
29 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Diploma mı, meslek mi?
29 Kasım 2024
Abdullah Karakuş
Bölgede satranç ve terörle mücadele
29 Kasım 2024
Mehmet Tez
Suudi Arabistan başarabilecek mi?
29 Kasım 2024