Düşünenlerin Düşüncesi

Düşünenlerin Düşüncesi

dusunce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Sadece gazetecilik
Dr. Recep Yaşar

Recep Yaşar 1962 Yüksekova Hakkari doğumlu. Yüksekova Lisesi’ni bitirdikten sonra Marmara Üniversitesi Basın Yayın Yüksek Okulu’nu bitirdi. Gazeteciliğe Ulusal Basın Ajansı’nda başladı. 1986 yılında TRT İstanbul Müdürlüğü’nde Muhabir olarak gazeteciliğe devam etti. TRT İstanbul Haber Müdürü ve TRT Yayın Denetleme Kurulu Üyeliği görevlerinde bulundu. İletişim Araştırmaları Derneği İLAD’ın yönetim kurulu üyesi. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nde 3 dönemdir yönetim kurulunda görev alıyor. Son seçimlerde yeni oluşan yönetim kurulunda Başkan Yardımcısı olarak seçildi. Medya’da Etik Değerler, Kamu Hizmeti Yayıncılığı, Radyo Televizyon Haberciliği, İnternet Gazeteciliği, Yayıncılık Modelleri, Medya Okur Yazarlığı, Medyanın Şiddet Haberlerine Yaklaşım konularında çok sayıda seminer ve konferansa katıldı.

Haberin Devamı

Adı: Birsen Altaylı Mesleği: Gazeteci
O bir kahraman. Evet, soru sorma cesaretini gösteren gazeteci kahraman oldu. İngiliz Haber Ajansı Reuters muhabiri Birsen Altaylı, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Fas’a giderken düzenlediği basın toplantısında soru sorduğu için günümüzün yeni “baş belası” sosyal medyada kahraman oldu, twitter hesabındaki takipçi sayısı daha basın toplantısı bitmeden 100 kat arttı, 55 bine çıktı. Haber sitelerinde “başbakana soru soran gazeteci” diye haber oldu. Soru sorabilme cesaretinin gösterilmesinin haber yapılması ülkemizde gazeteciliğin ruhuna fatiha okunduğu gündür. Bu, kendilerine çanak soru sormayan gazetecileri azarlamayı ve onlarla polemiğe girmeyi güçlülük olarak görenlerin basın özgürlüğünü ve demokrasiyi katlettikleri bir gündür.

HESAP?KÜRSÜSÜ
Günün moda deyimiyle söylersek, demokrasi sadece sandıkta oy vermek değildir. Demokrasi sadece sandıkta halka hesap vermek de değildir. Demokrasilerde halka hesap vermenin en etkili yollarından biri de basın toplantılarında çıkılan o kürsülerdir. O kürsüler halka hesap verme yeridir. Başta siyasiler olmak üzere, halka hizmet için var olduklarını söyleyen tüm atanmış ve seçilmişler o kürsülerden halkın karşısına çıkarlar, kamuya yani halka hesap verirler. Gazeteciler de halkı temsilen oradadırlar, kürsüye çıkanlara temsil ettikleri o halk adına soru sorarlar. Sordukları sorularla da halkın doğru bilgi almasını sağlarlar. Gazetecilik de onun için kamusal bir görevdir. Onun için, demokrasilerde o kürsülere çıkanlar, basın toplantısı düzenleyenler bilirler ki, karşılarında duran gazeteciler, halkını temsil ediyor. Verdikleri cevaplarla kendi halkına olan saygısını ve onu bilgilendirme sorumluluğunu yerine getiriyor. Onun içindir ki, o kürsüye çıkanlar, kendisine istemediği soruyu soran gazeteciler ile polemiğe girmezler, onu küçük düşürme veya aşağılamaya giderek galibiyet duygusu peşinde koşmazlar. Bu halkına hesap veremeyenlerin yöntemidir. Bu, kendini halkına karşı sorumlu hissetmeyenlerin yöntemidir. Bu, basın özgürlüğünün olmadığı, gazetecilerin hapislerde olduğu, demokrasilerin vesayet altında olduğu ülkelerin seçilmiş ve atanmışlarının yöntemidir.
Türkiye’nin bugün her zamankinden daha çok gazeteciliğe ihtiyacı vardır. Evet, biliyoruz, Türk medyasının sermaye yapısı değişmiştir. Medya patronları sadece gazeteci değillerdir. Karşılarında medyayı dizayn etmek isteyen bir siyasi iktidar vardır ve bu iktidarın vergi, ceza, denetim sopası başlarından hiç eksik olmamaktadır.

İLKELERİ?UNUTMAK
Bütün bunlara rağmen, gazetecilerin hiç mi kabahati yoktur. Editoryal bağımsızlık uğruna hiç mi mücadele edilemez? Haber merkezleri yok edilirken, muhabirlik mesleği yok edilirken hiç mi ses çıkartılamaz? Bugün soru soracak muhabir yoksa, bundan biz gazetecilerin hiç mi kabahati yoktur. Dün Roboski’yi, bugün Gezi Parkı’nı görmezden gelen gazeteciliğimiz, Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’nin “Gazetecinin halka karşı sorumluluğu, başta işverenine ve kamu otoritelerine karşı olmak üzere, öteki tüm sorumluluklardan önce gelir ” ilkesini niçin hatırlamak istemez.
Ama tüm bunlara rağmen, gazetecilik. Unutmayalım, gazeteciliği bir gün gelecek en çok gazetecilikten şikayet edenler arayacak. Dünün başbelası fısıltı gazeteciliğinin de, bugünkü başbelası Twitter’ın da panzehiri, gazeteciliktir. Bugün sansürün ve otosansürün yaratıcıları, İstanbul’un tam orta yerindeki halkını göremediler. Çünkü, onu görecek, onu duyacak, onu anlayacak kanalları kendileri kapatmışlardı. Gerçeği göremedikleri için ön yargılı kararlar verip olayların çığırından çıkmasına ortam yarattılar.
Gün gazeteciliğe sahip çıkma günüdür. Gazeteciliğe sahip çıkması gerekenlerin en başında da yine biz gazeteciler gelmeliyiz. Biz gazeteciler, özellikle de televizyon yayıncılığı yapan haber kanallarımız, halkımızın gerçekleri yabancı televizyonlardan öğrenme utancını bir kez daha yaşamayalım. Demokratik bir toplumda onurlu bir yaşam için gazetecilik, ama sadece “Gazetecilik”.

Haberin Devamı

İrtibat telefonumuz: 0212 337 92 23. Mail adresi:dsazak@milliyet.com.tr