Bilgay Duman - bilgay.duman@gmail.com / Rusya’nın 24 Şubat’ta başlattığı Ukrayna’yı işgal girişimi, sorunun çözülmesine yönelik tüm diplomatik ve siyasi girişimlere rağmen sürüyor. Rusya’nın bu hamlesiyle, Moskova'nın, özellikle ABD ve Avrupa tarafından uluslararası denklemden soyutlanmasına yönelik girişimler, Avrupa’nın doğalgaz tedarikine ilişkin sorunları beraberinde getirdi. Zira Rus gazı, Avrupa ülkelerinin doğalgaz ihtiyacının yaklaşık yüzde 45’ini karşılıyor. Dolayısıyla Rusya’nın Ukrayna işgalinin devam etmesi, sürecin uzaması, Rusya’ya yönelik ekonomik yaptırımların hafifletilmemesi durumunda, Avrupa ülkeleri, büyük bir doğal gaz sıkıntısıyla karşı karşıya kalabilir.
Başta Almanya olmak üzere, Avrupa ülkelerinin yeni tedarikçiler aradığını görüyoruz. Nitekim geçtiğimiz günlerde Almanya Ekonomi Bakanı, Katar’a gitmiş ve bu ülkeden sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) almak için görüşmeler yapmıştı. Hali hazırda Katar’dan Avrupa’ya gönderilen doğalgaz, Avrupa ülkelerinin ihtiyacının yüzde 5’ini karşılıyor. Buradaki temel problem ise, Katar doğalgazının uzun vadeli sözleşmelerle Asya ve Uzakdoğu pazarına bağlanmış olması. Katar’ın, Basra Körfezi'nde bulunan dünyanın en büyük açık deniz gaz sahası olan ve Kuzey Sahası olarak bilinen alandaki üretimini 2027’ye kadar iki katına çıkarmak istediği biliniyor. Zira LNG filosunu genişletmek için ihale açtı.
Altyapı problemleri
Ancak LNG tedariki bir alternatif olsa da, meşakkatli bir süreç. Çünkü tankerlerle sevke edilen sıvılaştırılmış gazın tekrar gaza dönüştürülmesi gerekiyor. Bunlar da ek maliyetler oluşturuyor. Yeni bir doğal gaz kuyusu haftalar içinde üretime alınabilse de, doğal gazı sıvılaştırmak için yeni bir tesis veya LNG almak için ithalat terminali inşa etmek, bunun için alt yapıyı kurmak bile yıllar alabilir.
Öte yandan Basra Körfezi’ndeki İran etkisi ve dengesi de Katar için ayrı bir direnç noktası. Zira Katar, Basra Körfezi’ndeki Kuzey Sahası’nı İran ile paylaşıyor. Körfez Ülkeleri arasındaki dengede de, Katar ve İran’a daha yakın duruyor. Nitekim 2017’de Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Mısır ve Bahreyn’in Katar’la diplomatik ilişkilerini kesmesi sonrası, bu ülkelerce Katar’a uygulanan ekonomik ablukayla ortaya çıkan krizde İran’ın bu ülkeye desteği halen akıllarda.
Yeni alternatifler
Tabii ki yeni alternatifler de konuşulmaya başlandı. Özellikle burada Türkiye’nin doğalgaz açısından yeni bir merkeze dönüşebileceği dile getiriliyor. Zira son dönemde Irak ve İsrail doğalgazının Türkiye üzerinden Avrupa’ya gönderilmesine yönelik projeler sıkça konuşuluyor. Hatta İran’ın 13 Mart’ta Erbil’e yönelik düzenlediği balistik füze saldırısının, İsrail ve ABD’nin desteğiyle, Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi (IKBY) tarafından çıkarılacak doğalgazın Türkiye üzerinden Avrupa’ya ulaştırılmasına yönelik planlara karşı gerçekleştirildiği öne sürüldü.
Ancak Türkiye’nin Irak merkezi hükümetini göz ardı ederek böyle bir hamle yapması çok da olası değil. Türkiye ile Irak'ın, son dönemde savunma sanayinden tarıma kadar hemen her alanda iş birliğini artırdığı görülüyor. Örneğin Tarım Bakanlığı’nın yurt dışındaki 9 müşavirinden biri, 2022’de Irak’ta görevlendirildi. Ortadoğu’da sadece Irak’a tarım müşaviri atanmış durumda. Bu bile tek başına Türkiye ile Irak arasındaki ilişkilerin farklılaşacağının göstergesi. Türkiye’nin, Basra’ya uzanacak demiryolu ve buna paralel yeni karayolu hattı projesi de dahil, uzun vadeli ortaklıkları öncelediğini söylemek yanlış olmaz.
Bununla birlikte halen Irak’ın güneyinde, Siba doğalgaz sahasında, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı’nın (TPAO) da ortak olduğu bir proje var. Yani Türkiye, doğalgaz üretiminden halihazırda merkezi hükümet ile ortaklık yapıyor.
İran’ın hedefi ne?
İran, Ortadoğu’da Katar’la birlikte doğalgaz tedarikçisi olma üstünlüğünü kaybetmek istemiyor. Zira İran, Ortadoğu’da vekil unsurları üzerinden siyasi ve askeri etki elde ederken, özellikle Türkiye ve Irak’ın ana doğalgaz sağlayıcılarından biri konumunda.
Türkiye’nin doğalgaz tedarikçilerini çeşitlendirmesi durumunda İran’a bağlılığının azalması söz konusu olacak. Bu noktada İran pazar kaybedebileceği gibi, önemli bir siyasi baskı unsurunu da elinden kaçıracak. Bununla birlikte Irak, doğalgaz rezervleri açısından dünya sıralamasında 11. sırada. İran’ın sınır komşusu olan bir ülkeyi, yeni rakip olarak görmek istemeyeceği de aşikâr. İsrail’in de dahil olacağı bir sürecin gelişmesi, İran açısından daha sıkıntılı bir ortam oluşturabilir. Bu yüzden İran’ın bir "ön alma" hamlesinde olduğunu söylemek yanlış olmaz. Ancak burada İran’ın unutmaması gereken bir atasözü var: "Su akar, yolunu bulur.”