Dr. NEJAT TARAKÇI:
1949 yılında Sinop-Ayancık’ta doğan Nejat Tarakçı, 1970 yılında Deniz Harp Okulu’nu bitirerek Donanma’ya katılmıştır. Türk Deniz Kuvvetleri’nde 31 yıl hizmet etmiştir. 1974 Kıbrıs Harekâtı’na katılan Nejat Tarakçı, 1981 yılında Deniz Harp Akademisi’ni bitirerek Kurmay Subay olmaya hak kazanmıştır. 1999 yılında emekli olan Nejat Tarakçı, NATO görevi esnasında birçok uluslararası kursa iştirak etmiştir. İktisat dalında önlisans diplomasına da sahip olan Nejat Tarakçı, 2004 yılında tarih ve uluslararası ilişkiler alanında doktor olmuştur. 2000-2006 yılları arasında Ege, Yaşar ve İzmir Ekonomi üniversitelerinde kısmi zamanlı olarak ders vermiştir.
1923 yılında Lozan Antlaşması ile Türkiye, uluslararası alanda bağımsız bir devlet olarak tanındı. Ancak bu bağımsızlık Atatürk’ün istediği ölçüde bir bağımsızlık değildi. Çünkü Lozan Antlaşması’nda Türk Boğazları ipotek altına alınmıştı.
İşte 77 yıl önce 20 Temmuz 1936’da imzalanan Montrö Sözleşmesi ile bu ipotek kaldırılmış ve Türkiye Cumhuriyeti vatanın her karış toprağında mutlak hükümranlık hakkı kazanmıştır. Bunu, her şeyimizi olduğu gibi yine Mustafa Kemal Atatürk’ün dehasına ve öngörüsüne borçluyuz. Montrö Sözleşmesi ile Milletler Cemiyeti’nin yetersiz garantisi yerine, Türkiye, kendi gücüne dayanabilme ve Boğazlar üzerinde de savunmasını yapabilmek imkânına kavuştu.
Bir deha ürünü
77 yıldan bu yana yürürlükte olan, Montrö Sözleşmesi, zamanlama ve sonuçları açısından, bir deha ürünüdür. Montrö Sözleşmesi olmasaydı, Türkiye İkinci Dünya Savaşı’na girmeye mecbur kalacaktı. Çünkü n Savaşan tarafların Boğazlar’dan geçecek savaş ve ticaret gemileri engellenemeyecekti,
* Ayrıca, askerden arındırılmış statüdeki Boğazların her iki yakasındaki Türk toprakları, güvenlik açısından çok hassas bir konuma geleceğinden, İngiltere ve müttefikleri, Türkiye’yi savaşa sokmak için her türlü kışkırtma ve tahrik faaliyetlerini kolaylıkla uygulama imkânına sahip olacaklardı.
Montrö Sözleşmesi, zamanlama açısından, hem, İkinci Dünya Savaşı öncesi siyasi bloklaşmayı etkilemiş, hem de Birinci Dünya Savaşı’nda olduğu gibi Rusya’ya yapılan yardımların sadece Kuzey Denizi ve Basra Körfezi’ne kaydırılmasını zorunlu kılmıştır.
Bu durum savaşın 2-3 yıl daha uzamasına neden olmuştur. Tarihin tekerrür ettiği bu savaşta, ne garip tesadüftür ki, her iki savaşın planlanandan daha uzun sürmesine Atatürk neden olmuştur. Bunu, Alman tarihçisi E. Jöckh’e söylediği, “Boğazları ve Çanakkale’yi tıkamakla Rusları Karadeniz’e kapatmış oldum ve eninde sonunda çökmeye mahkûm ettim” sözleriyle anlatmıştır.
Aynı etkiyi, barış içindeki stratejik dehası ve karizmatik ikna gücüyle yirmi bir yıl sonra Montrö Sözleşmesi ile gerçekleştirmiştir.
Atatürk’ün, ölümünden iki yıl önce Türkiye’ye kazandırdığı Montrö Sözleşmesi, 13 yaşındaki genç Türkiye Cumhuriyeti’ni, daha gelişmesinin en başında olduğu bir dönemde, büyük bir savaşa bulaşmaktan korumuştur.
Kırılma noktası
Montrö Sözleşmesi, Türk tarihinin en önemli kırılma noktalarından biridir. Bugün Soğuk Savaş sonrasında Akdeniz ve Karadeniz’in artan stratejik önemi nedeniyle yine gündemdedir ve her zaman gündemde kalacaktır. Bu önemli günü her yıl coşkuyla anmak ve gençlerimize aktarmak bir vatan borcudur.
İrtibat telefonumuz: 0212 337 92 23. Mail adresi:dsazak@milliyet.com.tr
Özay Şendir
F-35 meselesinde kitabın orta yeri...
29 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Ankara’da ‘değerlendirme’ kulisi: Öcalan ile kim görüşecek?
29 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Diploma mı, meslek mi?
29 Kasım 2024
Abdullah Karakuş
Bölgede satranç ve terörle mücadele
29 Kasım 2024
Mehmet Tez
Suudi Arabistan başarabilecek mi?
29 Kasım 2024