Adil Türkoğlu
Adil Türkoğlu 1949’da Burdur’un Karaman nahiyesinde doğdu. 1970’te Ankara Üniversitesi Eğitim Fakültesi’ni bitirdi. Temel çalışma konuları Karşılaştırmalı Eğitim ve Öğretmen Yetiştirme Programları’dır. 2005 yılından bu yana Kent Enstitüleri Modeli üzerinde çalışmaktadır. Halen Adnan Menderes Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi’dir.
Ülkemizin en önemli sorunlarından birisi “kentsel dönüşüm” olgusudur. Çağdaş kent yaşamını sağlama konusunda merkezi yönetim, belediyeler, projelere dahil olmak isteyen yapı firmaları, gecekondu mahalleleri sorun üzerinde tartışmakta ve çözüm üretmeye çabalamaktadırlar. Sorun uzun yıllardır farklı boyutlarıyla tartışılmaktadır. Bu tartışmaların sonucunda olması gerekenin aksine, çözüm merkezi otorite tarafından sürekli olarak binaların yıkılarak yeniden yapılması üzerinde yoğunlaşmaktadır. Oysa sorunun paydaşları kentlerde yaşayan vatandaşlar, merkezi yönetim, belediyeler ve yapı firma sahipleridir. Tartışma sürecine sosyal psikologlar, sosyologlar, üniversiteler ve kentlerle ilgili sivil toplum kuruluşları dahil edilmediği sürece sorunun çözümünde başarıya ulaşılması olası görülememektedir. Bu durum hem sorunların çözümünü kolaylaştıracak, hem de çıkması olası sorunları ortaya çıkmadan önleyebilecektir.
Köy enstitüleri
1940’lar Türkiyesi’nde nüfusun yüzde 80-85’i köylerde yaşamaktaydı. Köylerimizde su ve kanalizasyon yoktu. 300-500-1500 nüfuslu köyler çağdaş yaşamdan uzak, eğitim olgusunun uğramadığı yerlerdi. Köy sorunlarını çözmek ve kalkınma amacıyla 17 Nisan 1940 tarihinden 3803 sayılı ‘Köy Enstitüleri Yasası’ çıkarılmıştır. Ancak Köy Enstitüleri kuruluşunun üstünden 14 yıl geçtikten sonra 1954 yılında kapatılmıştır. Konu üzerinde yapılan tartışmalar ise halen devam etmektedir.
2013’lerin Türkiye’si 1940’lı yıllardan birçok bakımdan farklıdır. Köylüler kente göç edince varoşlar ortaya çıkmıştır ve hala çıkmaktadır. Varoşlar ise köy ile kent arasında kalan, her iki öğenin ikisine de benzemeyen, ancak kendine özgü farklılıkları da olan farklı bir kültür yaratmaktadır. Bu oluşum içinde birey, artık ne köylü ne de kentlidir. Kentleşmenin doğurduğu sorunlar hızlı kentleşme nedeniyle çözümlenememektedir. Barınma, beslenme, eğitim ve belediye hizmetlerinden yararlanma gereksinimleri kentin farklı bölgelerinde farklı biçimlerde karşılanmaktadır.
Kentlerdeki varoşlarda gelinen yeni ortama uyuma ilişkin sorunlar yaşanmaktadır. Varoşlarda yaşayan bu insanların birçok karşılanamayan gereksinimi vardır. Bunların yanında ekonomik sorunları aşmaya çabalayan bireylerin bir meslek edinebilmek için yaşadıkları çatışmalar dikkate değerdir. Tüm bunlara bağlı olarak yeni bir ortamda yeni davranış, bilgi, beceri ve tutumların kazanılması gereklidir ki, biz bunlara eğitim gereksinimleri adını veriyoruz. Nüfusun kentlerde yoğunlaşması veya yoğunlaşacak olması, kent varoşlarının sorunlarının kökten çözümlenmesini zorunlu kılmaktadır. Bu nedenle, konuya ilişkin çözümler ve arayışların özellikle üniversiteler, belediyeler, meslek odaları, sivil toplum kuruluşları gibi toplum odaklı kuruluşlar tarafından enine boyuna tartışması ve çözüm üretilmesi gerekmektedir. Bu paydaşların üreteceği çözüme ilişkin çıkış yollarından birisi de Kent Enstitüleri’dir.
Ne yapılmalı?
Yalnızca kaldırım düzenleme ve arada sırada çiçek dikmek biçimindeki yaklaşım ve eylemlerden ibaret olmayan kentçilik anlayışı da disiplinlerarası olarak ele alınmaktadır. Bu nedenle kentleşmenin; yerleşim sorunları (gecekondu, varoş), coğrafi dağılım, üretimin yeni koşulları, yapısal boşluklar, yeni kentleşme formları, ekonomik büyüme-kentsel büyüme ilişkisi, modernleşme, yaşam biçimi, yeni meslekler biçiminde geniş bir anlayış ile ele alınması gerekmektedir. Bu sorunların çözümlenmesi, akıllıca, sistematik ve bilinçli bir şehir planlaması anlayışıyla düzenlenmiş kentçilik sisteminin yaşama geçirilmesine bağlıdır.
Kentlerin artan nüfusu nedeniyle sorunların biri bitmeden diğeri ortaya çıkmaktadır. Kentlinin yaşama uyum sorunları çözümlenememiştir. Kentlerin değişik bölgelerindeki varoşlar yeni köyler oluşturmuşlardır. Yeni köylere zaman zaman tapular verilmiş, elektrik bağlanmış ve böylece ortaya çıkan yeni sorunlar yok sayılmıştır. Diğer sorunların nasıl çözümlenebileceği sorusunu cevabı Kent enstitüleri olabilir.
Kent Enstitüleri, mekân, personel ve finansman sorunlarını çözünce kentlileşme ile ilgili eğitim programlarına başlamalıdır. Programlar; eğitim düzeyinin yükseltilmesi, meslek ve beceri kazandırma, sağlıklı yaşam düzeyini yükseltme, sosyal ve kültürel yaşam düzeyini yükseltme gibi eğitim alanlarını kapsayabilir. Bu programlardan kentlerin koşullarına uygun olarak tümü ya da bir-ikisi uygulanabilir. İstanbul’un varoşlarında uygulanacak programlar ile Bursa’nın veya Gaziantep’in varoşlarından uygulanacak programlar farklılık gösterebilir. Eğitimciler, sosyologlar ve yerel yöneticilerin yapacakları ihtiyaç analizi hangi programların hazırlanacağını belirleyecektir.
Umutlu yarınlar
Halk Eğitimi Genel Müdürlüğü, AÇEV, belediyeler kent sorunlarının çözümü için çalışmalar yapmaktadırlar. Kaynakların bölünmemesi ve etkin kullanımı için üniversiteler, sivil toplum kuruluşları, belediyeler bir model üzerinde birleşebilirler. Kent Enstitüleri modeli uygulamaya geçer ise 2023 yılında modern kentler daha az sorunlu yaşam biçimi ve profesyonel mesleklerin olduğu bir yarının bizi beklemesi umut edilir.
İrtibat telefonumuz: 0212 337 92 23. Mail adresi:dsazak@milliyet.com.tr
Özay Şendir
F-35 meselesinde kitabın orta yeri...
29 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Ankara’da ‘değerlendirme’ kulisi: Öcalan ile kim görüşecek?
29 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Diploma mı, meslek mi?
29 Kasım 2024
Abdullah Karakuş
Bölgede satranç ve terörle mücadele
29 Kasım 2024
Mehmet Tez
Suudi Arabistan başarabilecek mi?
29 Kasım 2024