BÜLENT AKARCALI - “Öncelikle şunu iyi bilmemiz gerekir ki, Ukrayna krizi 21. Yüzyıl'ı siyasi, mali, ticari ve ekonomik açıdan yönlendirebilecek radikal değişikliklere ve gelişmelere yol açabilecek potansiyel risk ve tehlikelerle doludur. Zaman görünen küçük hesapların değil, büyük strateji arkasında gizlenen yüksek çıkarların fark edilme zamanıdır.”
Bu tespit, Dr. Nejat Tarakçı tarafından Tasam - Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi web sitesinde Haziran 2014 tarihindeki yazısından alıntıdır. Ukrayna’nın nasıl İlahlara kurban edileceğini bu günü yaşar gibi yazmış. Tam metin Tasam sitesindedir.
Durum
ABD’nin sınır tanımayan kibre dayalı, kendini herkesten üstün gören ve megalomanlığa dönüşen dış politikası, AB’nin basiretsizliği, ortak siyasi irade koyamama çaresizliği; her ikisinin, yıllardır uyarılarına cevap vermedikleri Putin’in söylemlerini dikkate almamaları hatta değer vermemeleri, daha doğrusu bugünkü Rusya’nın Boris Yeltsin döneminin Rusya’sı olmadığını anlamak istememelerinin vebalini şimdi Ukrayna devlet ve millet olarak ödüyor.
ABD, AB, NATO’nun ve Türkiye’ye saldırmak söz konusu olduğunda sırtlan kesilen Fransa, Almanya ile Avrupa Parlamentosu'nun içi boş laflar dışında hiçbir ciddi tavır almamaları Putin’in elini güçlendirdi. Böylece Donetsk ve Luhansk bölgeleriyle sınırlı kalabilecek harekât tüm ülkeye yayıldı.
ABD Başkanlarının ayakta kalabilmek için muhakkak bir yerlerde savaş çıkarmayı, ihtilaf oluşturmayı iç siyasetlerinin ana unsuru haline getirme alışkanlıklarını anımsayınca, Ukrayna’nın işgali işlerine gelmiş gibi görünüyor. Eğer aralarında gizli bir anlaşma yok ise, Biden’ın bu işten memnun kalacağını Putin hesaplamış olabilir. Ama sonuçta Afganistan’ı, aynen Vietnam bozgunu sonucu gibi boşaltan
ABD ve AB’den insani yardım dahi yok
ABD, Ukrayna’yı tepsi üstünde Rusya’ya sunar oldu. Çeşitli yazarların belirttiği gibi
“ABD’nin ipiyle kuyuya giren iflah olamıyor”.
Dikkat ederseniz işgalin ve çatışmaların üzerinden 4-5 gün geçmiş olmasına rağmen ABD’nin ve herhangi bir AB ülkesinin Ukrayna’ya ilaç-gıda yardımı gibi insani yardımda bulunmadığını, bulunmaya dahi teşebbüs etmediğini de görüyoruz.
Batı ile Rusya arasında artık yepyeni bir dönem başlıyor
Ukrayna işgalinin nereye varacağını şu anda kestirmek mümkün değil. Her türlü senaryo geçerli. Ama kesin olan, küresel düzeyde olmasa da artık Batı’nın Rusya ile var olan tüm ilişkilerinde, Rusya’nın müdahil olduğu Libya, Suriye, Orta Doğu gibi konularda yepyeni bir dönemin başlayacağıdır.
Bu tespitin doğal sonucu bu bölgede ABD’de AB varlıklarının ciddi itibar kaybettiğidir. ABD ve AB güvenilir olmaktan çıkmıştır. Biri yalnız şahsi çıkarlarını gözettiğinden, diğeri de acizliğinden!
ABD, AB ve NATO’ya ne kadar güvenilir?
Kasım 2019 da “NATO’nun beyin ölümü gerçekleşti” diyebilecek kadar sorumsuz ve ciddiyetten uzak devlet başkanlarının içinde bulunduğu ve 30 üyenin oy birliğiyle karar alınabilen bir kurum kimi, hangi hasım ülkeyi caydırabilir?
Şimdilik Rusya’yı ve Putin’i caydırmadığını görüyoruz.
Biz ne kadar güvenelim?
Aralık 2012’de NATO, olası tehlikelere karşı korumak için Suriye sınırımıza 3 yıllığına Patriot füze savar sistemi kurulmasını onayladı.
Ama sistemin yalnızca savunma amaçlı olacağını, "Uçuşa yasak bölge veya herhangi bir taarruz operasyonunu desteklemek için kullanılamayacağının" da altını çizdi.
Yani Suriye bana füze atacak ama ben onun füze rampalarını vuramayacağım! Suriye’de savaş ve tehlike hâlâ bitmedi ama 2015 sonunda Patriotlar geri çekildi!
Sonra da bizle alay eder gibi, ya da Ukrayna’ya verdikleri sözler gibi “ABD ve NATO Türkiye'nin güvenliğini, istikrarını destekleme konusunda kararlıdır ve gerekli görülmesi halinde füze bataryaları 'bir hafta içerisinde’ yeniden Türkiye'ye gönderilecektir” denildi.
DEVAMI YARIN