Düşünenlerin Düşüncesi

Düşünenlerin Düşüncesi

dusunce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Prof. Dr. Ayhan AYDIN

Ankara ve Hacettepe üniversiteleri mezunu olan yazar, İngilizce ve eğitim bilimleri alanında yükseköğrenim görmüştür. Doktora öğreniminden sonra, Hacettepe Üniversitesi’nde bir süre part-time öğretim üyesi olarak çalışan Aydın ayrıca Anadolu, Gazi ve Bahçeşehir üniversitelerinde dersler vermiştir. Halen Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nde öğretim üyesi ve aynı zamanda Eğitim Yönetimi, Teftişi Planlaması ve Ekonomisi Ana Bilim Dalı Başkanı görevinde bulunmaktadır. Felsefe Düşünce Tarihi, Eğitim Psikolojisi, Yaşama Sanatı, Eğitim Sevgidir, Yaşadığımız Dünya, Hayat Neden Güzeldir, İnsanca Varolma Sanatı, Eğitim Hikâyedir ve Sınıf Yönetimi kitaplarının yazarı olan Aydın kendini kısaca yaşamsever olarak tanımlamaktadır.

Haberin Devamı

Bu makalede “Sınavlar kalkacak, dershaneler kapanacak” söylemleriyle geçirdiğimiz yılların sonunda son kez yapıldığı savunulan Seviye Belirleme Sınavı (SBS) sonuçları değerlendirilmektedir.

Niçin sınav yapılır?
Türk Dil Kurumu “sınav” kavramını şöyle açıklıyor:
“Öğrencilerin veya işe girmek isteyenlerin bilgi derecesini anlamak için yapılan yoklama, imtihan, test. Direnme, dayanışma, güç gerektiren, sonuçta deneyim kazandıran zor durum.”
Bu tanımlardan ikisi de “sınamak” kökünden üretilen “sınav” sözcüğünün doğası gereği çetin bir iş olduğunu anlatıyor. Ancak, sınama işleminin nitelikli olması bu durumu biraz hafifletebilir. Ne var ki sınav tam da bu noktada iki kat ağırlaşıyor. Örneğin Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), 12 Temmuz saat 01.00’da açıkladığı sınav sonuçlarını aynı günün sabah saatlerinde yabancı dil testlerinde (Almanca ve Fransızca) yanlış cevap anahtarı kullandığı gerekçesiyle yeniden hesaplayarak saat 17.00’da tekrar açıklıyor.
MEB’e göre 718 öğrencinin yabancı dil puanlarının yeniden hesaplanması durumunda ortalama ve standart sapma değişmediği için kimse mağdur olmuyor. Ancak, istatistik bilimine göre bir tek öğrencinin bile puanı değiştiğinde tam sayı değişmese bile ondalık kesir değişeceği için sıralama farklılaşacaktır.
Gerçekte MEB, bu gibi durumlara yeterince hazırlıklı olmadığı için ve belki de sorunun daha büyük bir rahatsızlığa dönüşmemesi için derhal Ölçme Seçme ve Yerleştirme Merkezi’nden (ÖSYM) yardım isteyerek şipşak bir çözüme ulaşmak istemiş olabilir. Fakat, anlaşılan ÖSYM bu yardım sürecinde kurumlar arası işbirliği örneği göstererek hem test ortalamalarını hem de illerin başarı sıralamalarını (LYS- Lisans Yerleştirme Sınavı’nda yapıldığı gibi) gizleyerek zor durumlarda nasıl dayanışma gösterileceğinin de en iyi örneğini vermiştir. (Sınav sözcüğünün ikinci tanımını anımsayalım.) Benzer bir hata 2010 yılında da yapılmış, öğrencilerin itirazı ile düzeltilmişti. Şu halde en azından öğrencilerin ne yaptıklarını bilmesi ve haklarını araması gerekiyor.

Sonuçlar ne diyor?
Bir milyon 112 bin 604 öğrencinin katıldığı SBS’de, bir milyon 49 bin 393 öğrenci başarılı, 63 bin 311 öğrenci ise 200 taban puanının altında kaldığı için “başarısız” olmuştur. Geçen yıl bu rakam 33 bindi. Buna göre sınava giren adayların neredeyse yüzde 97’si başarılı sayılabilir. Oysa genel olarak ortaöğretime yerleştirme amacıyla yapılan SBS esasen özel olarak az sayıdaki seçkin okula yerleştirme hedefine dönüktür. Gerçekte bütün genel liseler Anadolu lisesine dönüştürüldüğüne göre bu liselere giriş sorunu zaten çözülmüştür. Denilebilir ki bu sınav başta fen liseleri olmak üzere nitelikli ve sınırlı sayıdaki okullara girecekleri belirleyen ve dolayısıyla esasen adayların sadece yüzde 5’inin başarılı olduğu sınavlardır. Bu durumda da ikinci yorum doğrudur.
2013 SBS sonuçlarına göre 110 öğrenci bütün soruları doğru yanıtlayarak 500 tam puan almıştır. 2012’de bu rakam 500’dür. Esasen 110 öğrenci bütün sorulara doğru yanıt verdiği halde neden tam puan alamadığı sorulursa, işte asıl adaletsizlik burada başlıyor. 110 16 = 94 öğrencinin, 6, 7 ve 8. sınıf not ortalamaları 100 olmadığı için “mağlup sayılır bu yolda galip” muamelesi görmüşlerdir.
Şu kadarını soralım, tam puan alan bütün öğrencilerin özel okul öğrencisi olması yeterince düşündürücü ve anlamlı değil midir? Diğer yavrularımızın devlet okulu öğrencisi olması bir hak kaybına dolayısıyla adaletsizliğe neden olmuyor mu? Eğitim bize adil ve eşit olduğumuzu öğretmek için değilse, başka bir ifadeyle Yunus’un dediği gibi, “Okumanın manası kişi hakkı bilmektir” amacına dönük değilse niçindir?

Rakamlar üzücü
Genel olarak SBS sonuçları incelendiğinde ise 2010 yılında 13.01 olan Türkçe net doğru oranının 2012’de 11.27’ye ve yine 2010’da 5.00 olan matematik ortalamasının 2012’de 4.39’a düştüğü görülmektedir. Öte yandan son 4 yıldır 8. sınıf öğrencilerinin katıldığı 5 SBS testinden sadece sosyal bilgiler ve Türkçe testlerinde yüzde 50 başarı sınırı geçilmiştir. Son 4 yılda başarısızlık oranları matematikte yüzde 75 ile yüzde 88, fen ve teknoloji testinde yüzde 64 ile yüzde 73 arasındayken en başarılı testler arasında yer alan sosyal bilgiler yüzde 52 ile yüzde 54 arasında değişmektedir. Sizce de rakamlar yeterince üzücü ve düşündürücü değil midir?
Ancak, belki de MEB, 2013 sonuçlarının bizi daha fazla üzmesini istemediği için bu bilgileri kamuoyuyla paylaşmamıştır. Deyim yerindeyse doktorun, hastadan tahlil sonuçlarını saklayarak hastaya iyi olacağını düşündürmesi bir çözüm yöntemiyse hayattaki bütün sorunlar zaten çözülmüştür.
Öte yandan, 9.10.2003 tarihli ve 4982 sayılı Bilgi Edinme Kanunu’nun 2. maddesine “ÖSYM Başkanlığı tarafından gerçekleştirilen sınavlara ait soru ve cevaplar bu kanun çerçevesi haricindedir” maddesi eklenmiştir. Bu durumun kamu yönetiminde saydamlık, hesap verebilirlik ve hakkaniyet ilkelerine uygun olduğunu savunmak güçtür.

Son Söz
UNDP, UNESCO gibi uluslararası kurumların hazırladığı eğitim raporlarında Türk eğitimsistemi az sayıda insana iyi ve kaliteli eğitim verirken büyük bir kitleye dünya ortalamasının altında eğitim verdiği belirtilir. Sınavın kendisi özellikle ülkemiz koşullarında yeterince adaletsiz bir uygulama olduğu halde onu “şişirilmiş karne notlarıyla” daha da adaletsiz hale getirmek adil bir işlem midir? Diderot “İyi olmak yetmez, onu iyi de yapmak gerekir.” diyor. Bizde şöyle diyelim: Sınavların adil olması da yetmez, eşitlik ve hakkaniyet ilkelerine uygun olması ayrıca iyi de yapılması gerekir.

Haberin Devamı

İrtibat telefonumuz: 0212 337 92 23. Mail adresi:dsazak@milliyet.com.tr