DOÇ. DR. METİN ŞENBİL
1995 yılında ODTÜ Şehir ve Bölge Planlama Bölümü’nden mezun oldu. 1998 yılında aynı bölümde yüksek lisans derecesini aldı. 2003 yılında Kyoto Üniversitesi’nden kentsel ulaşım alanında doktora unvanına hak kazandı. 2008 yılına kadar Hiroşima Üniversitesi’nde çalıştı. Halen Gazi Üniversitesi, Şehir ve Bölge Planlama Bölümü öğretim üyesi olarak çalışmaktadır.
Toplumsal mutabakat metnimizin değiştirilmesi konusundaki genel mutabakatın, onun yeniden yazılması esnasında oluşmadığı bu günlerde hâlâ ilk fasıl üzerinde yoğun olarak tartışmaların yaşandığı noktadayız.
Oysa demokrasi ve insan haklarını temel alan toplumsal mutabakattan bir milletin oluşabilmesi için yapılması gerekenler bellidir. Türk bayrağı, laiklik, Türk milleti ve Ankara gibi ortak noktalardaki görünür ya da görünmeyen anlaşmazlığın giderilmesinin zor sularından geçerken, çoğunluğun diktası, azınlığın dayatmalarıyla anlaşmazlık sularının derinliği giderek artmaktadır.
Vatandaşın hakkı
Diğer yandan Arap baharının yaratmış olduğu “çatışmalı” hava içerisinde “direnme hakkı” bile Anayasa’nın değişmez ilkesi olarak karşımıza çıkmaktadır. Vatandaşın en doğal hakkı olan “direnme hakkına” başvurabilmesi için hukuki yolların tükenmiş olması gerekmektedir.
“Direnme hakkı” ile ilgili yazıları okuyunca, ister istemez yerelde “direnme hakkının” nasıl kullanılabileceği konusu aklımıza takılmaktadır. Yerel çevremiz, kapımızdaki otopark, kentsel yapılı çevre, kentsel mimari, hava kirliliği, kişisel güvenlik gibi boyutlarıyla hayat kalitesinin birebir karşılık bulduğu yerelliklerimize anayasada yeteri kadar yer ayrılmamış olmasının direnme hakkının komşuluğumuzda yeteri kadar itibar edilmediğini göstermekte midir? Ziyadesiyle sabittir ki yerel bizim gündemimizi merkez kadar işgal etmemektedir.
Yargı dışı müdahale
Tahrip edilen bir çevrede yaşayanların ve buna göz yumanların demokrasinin temel değerlerini koruması söz konusu olamaz. Hayat kalitemizin önemli bir bölümünü oluşturan yakın çevrenin şekillenmesi ve işleyişine müdahil olmanın, hatta “direnme hakkını” demokrasinin en temel tecelligahı olan yakın çevremize indirgememiz gerekmektedir. Geri çağırma bu açıdan çok önemli seçmen denetleme mekanizması olarak “direnme hakkının” hukuki bir süreci olarak algılanabilir mi?
Bizce evet!
Zira seçilenlere “başkan” statüsünde bir beş sene verilmesiyle icraatlara yargı yolu dışında müdahale olanağı nerede ise yoktur.
Terminatör vali
Oysa yerel siyasetçilerin yanlış icraatlerinde ısrar etmeleri ya da başarısızlıklarının ortayolda ortaya çıkması karşısında vatandaşın yerel çevresi üzerindeki haklarının yeniden tesis edilebilmesi esas olmalıdır. Gerçekten de geri çağırma hakkının temel bir (yerel) hak olarak anayasada yer alması demokrasi ve insan haklarının temel alındığı yeni Türkiye için (artık) bir zorunluluktur.
Geri çağırma mekanizmasının en iyi işlediği ABD’de belediye başkanları, meclis üyeleri, savcılar, okul yöneticileri, daha birçok seçilmiş geri çağrılabilmektedir. Nitekim Kaliforniya’da ortaya çıkan elektrik kesintileri sonucu başarısız olduğu tescil edilmiş vali, seçim beklenmeden geri çağrılmış, yerine ‘Terminatör’ filmleriyle tanınan oyuncu Arnold Schwarzenegger seçilmiştir. 2003 yılından yeniden seçilerek 2011 yılına kadar başarılı bir vali olarak görev yapmıştır.
Doğal hukuki yol
Vatandaşın doğrudan yönetime el koymasının seçtiklerinin birbirleriyle olan “danışıklı” ya da “etkisiz” çekişmesinden daha iyi bir yolu olarak geri çağırma, hâkimiyet kayıtsız ve şartsız milletin olduğu anlayışını tesis eden yegane mekanizmadır.
En son seçimde aldığı oyun yüzde 5 fazlası imzayla bir seçilmişi geri çağıran, boşalan koltuğa yeni bir seçilmişi getirebilen bir Türkiye dünden (bir nebze bile olsa) daha demokrat olacaktır. Geri çağırmayı, “direnme hakkının” en doğal hukuki yoluyla tesis etmek yeni anayasamızda demokrasi adına en büyük kazanımlardan birisi olacaktır.
Özay Şendir
F-35 meselesinde kitabın orta yeri...
29 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Ankara’da ‘değerlendirme’ kulisi: Öcalan ile kim görüşecek?
29 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Diploma mı, meslek mi?
29 Kasım 2024
Abdullah Karakuş
Bölgede satranç ve terörle mücadele
29 Kasım 2024
Mehmet Tez
Suudi Arabistan başarabilecek mi?
29 Kasım 2024