Prof. Dr. H. Ferhan ODABAŞI
Hatice Ferhan Odabaşı 14 Aralık 1957 doğumlu. 1980 yılında Hacettepe Ünversitesi İngiliz Dil Bilimi’nde lisans, 1989 yılında Anadolu Üniversitesi İngiliz Dili Eğitimi’nde yüksek lisans, 1994’te ise Anadolu Üniversitesi’nde Eğitim Teknolojisi doktorası yaptı. Anadolu Üniversitesi 1994 yılında Anadolu Üniversitesi Eğitim Bilimleri’nde yardımcı doçent, 1999 yılında doçent unvanı aldı. 2005 yılında Anadolu Üniversitesi Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri’nde profesör oldu.
Bir sene önce bu tarihlerde 24 Haziran 2013’de Roma’da yapılacak INTE 2013 Konferansı için çağrılı konuşmacı olmam istendiğinde, konuşmamın başlığını “Does Digital Age Guraentee Digital Age Guraentee Digital Citizenship?“ (Dijital Çağ, Dijital Vatandaşlığı Garantiler mi?) şeklinde belirlemiştim. Bir sene önce verdiğim ve yakınlarda sunacağım bu konuşmamı Gezi Parkı Olayları çerçevesinde yorumlamak son günlerde neredeyse tek uğraşım oldu. Sosyal bilimler alanında bir çok akademisyen için uzun yıllar tartışılacak bir olay olacak Gezi Parkı olaylarını tam olarak ne zaman analiz edebiliriz, netnografi gibi dijital çağ araştırma yöntemlerini nasıl işe koşarız bunu şu anki ortamda kestirmek zor, ancak kuşkusuz akademisyenlerin kendi alanlarıyla ilgili yorumlar gelecektir. Ülkemizde yaşanan ve kendine özgülüğüyle başlayıp, ülkeye özgülüğüyle devam eden olaylara bakışımız içinde bulunduğumuz dijital çağın parametreleriyle açıklanmaya çalışıldıysa da, bu analizler genellikle x, y ve z kuşağı karşılaştırılması, ya da Twiter- Facebook kapışması şeklinde yol aldı. Çağımızın bilgi çağı; toplumun, bilgi toplumu olarak kabullenmiş olduğu gerçeğinden yola çıkarsak teknolojiyi doğru kullanmak için gerekli görülen dijital vatandaşlık yeterliklerini bu olayla bağlantılı olarak irdelemek gerekir. Dijital vatandaşlık alanyazında genellikle yedi ya da dokuz başlık altında yer almaktadır. Ben kendime yol haritası olarak Mike Ribble’ın ISTE için hazırladığı temaları aldım. Bu temalar, Erişim, Ticaret, İletişim, Okuryazarlık, Etik, Hukuk, Hak ve Sorumluluk, Sağlık, Güvenlik başlıkları altında yer almaktadır. Kuşkusuz bu maddelerin her birisi dijital ortamlar için söz konusudur.
DİJİTAL ERİŞİM
Dijital erişimden kastedilen toplumun tüm kesimlerin teknolojiye erişiminin eşit olması bağlamında ele alınmaktadır. Erişimin olmadığı ya da bu erişimin dışında bırakılan vatandaşlara haksızlık yapıldığı başka bir deyişle dijital uçurumun büyüdüğü toplumlarda bilgi akışının zayıflayacağı ve vatandaşların tümünün etkin ve yeterli olabilmesi için dijital erişim kanallarının açık olması gerektiği bu çağda yadsınamaz bir gerçektir. Gezi olaylarında toplum olarak bu erişimi sağlayabildik mi, erişimi olmayan vatandaşlar için ne yaptık, ya da erişime kolaylık sağlamak için yol gösterebildik mi? Türkiye’nin gezi olayları çerçevesinde ortaya çıkan erişim potansiyeli sadece bu olayları temsil ettiği varsayılan z kuşağının elinde olan bir üstünlük mü yoksa toplumun her kesimi tarafından sahip olunan bir özel özellik mi?
GEZİ'DE İNTERNET
Dijital ticaret, alışverişlerin elektronik ortamlarda yapılması ve tüketicinin bu konularda bilinçlendirilmesini içeren etkilemişlerdir. Bu tür alışverişlerde uygun koşulları belirlemek için belli bir oranda dijital alışveriş okuryazarlığımızın olması gerekir. İnternet üzerinden yapılan bu tür alışverişler yasa dışı doküman indirme, kumar oynama, pornografi malzemeleri gibi tüketimin de sıkça yapıldığı ortamlardır. Gezi parkında günlerce evlerine gitmeden bekleyen bireyler acaba internet üzerinden neler aldılar? Hangi bankacılık işlemlerini gerçekleştirdiler, kendi özel işlerini takip ettiler mi? Bu konuda hiçbir bilgimiz yok.
Dijital iletişim belki de Gezi parkı olaylarında doruğa çıkan ve üzerinde iyi kötü bir çok yorum yapılan tek alan oldu. Dijital iletişimi sağlamak bütün kaynaklarda üst düzey bilgi arama ve işleme becerilerini gerektirirken Gezi parkı olaylarında bu konuda iyi ve kötü örnekleri birlikte topladı. Dijital toplumda yaşamak, dijital ortamda öğrenmeyi de gerektirir. Eğer biz vatandaşlarımızı dijital vatandaşlar olarak eğitmediysek, okudukları her habere şüphesiz inanırlarsa ya da hoşlarına gitmeyen her haberi, ortamı kötüleyerek yorumlarlarsa biz burada eğitimciler olarak sınıfta kalmışız demektir.
OKURYAZARLIK
Dijital okuryazarlık, güncel bir okuryazarlık alanı olup, içinde eleştirel düşünme becerisini nde yer alması gereken dijital ortamları kodlama ve anlayabilme becerisidir. Gezi parkında bu üst düzey bir beceri olarak ortaya çıktı, grubun etkili dijital ortam kullanımı, bir anda ortamı Arap baharı nidalarıyla gerdi! Oysa bu z kuşağının en güçlü alanlarından birisiydi ve normaldi. Trollere kanan, dijital dili anlamayan dijital göçmenlerin payına ise kanmak düştü.
Dijital etik, dijital vatandaşlığın en sıkıntılı alanlarından. Kendimize yapılınca hoşlanmadığımız davranışları maalesef teknolojik ortamlardaki izolasyon dolayısıyla çok rahat başkalarına yapabilmekteyiz. Dijital çağ, dijital özgürlükler sunarken insani değer yargılarımızı değiştirmemizi gerektirmez. Bir insanın yüzüne karşı söyleyemeyeceğimiz hiçbir şeyi sırf yüz yüze olmadığımız için sosyal medya ortamlarında yazmak bizi sadece aşağı çeker. Teknolojilerde yasaklar koymak ise bu tür davranışların üstesinde gelmez aksine körükler. Gezi parkı olaylarında öne çıkan en etik dışı davranışlar, sosyal medyadaki uygunsuz birkaç söz haricinde, dijital ortamda değil, meydanlardaki afişlerdeydi.
EN ZAYIF HALKA HUKUK
Dijital hukuk, şu anda tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de en zayıf halkalardan birisi. Bir toplumda var olan etik ilkeler ihlal edilirse bu bireyleri yaralar. Ancak yasal olmayan tüm davranışlar dijital ortamlar çerçevesinde değerlendirilmeli ve ona uygun davranılmalıdır. Gezi parkı olaylarında yapılacak ayırım neyin etik olup olmadığı, yani toplumsal davranışları; neyin yasal olup olmadığı. Yani hukuki davranışları ayırd etme becerisini göstermeyi gerektirmektedir.
Dijital hak ve sorumluluklar, tüm dijital vatandaşların özgür düşünce, özgür konuşma tartışma haklarını dijital ortamlarda sürdürebilme hakkıdır. Ancak hakların sorumlulukları da birlikte getirdiği bu aşamada unutulmazsa Gezi parkında, gerek parkta oturanlar, gerek dışarıdan destekleyenler, gerekse bu protestoysa karşı olanlar haklarını yerine getirirken acaba sorumluluklarını ne ölçüde yerine getirmişlerdir?
BİBER GAZI ETKİSİ
Gezi parkı olaylarında kullanılan gaz ve ilaçlı sular yüzünden dijital sağlığı tehdit edecek ortamlar belki göz ardı edilse de, dijital vatandaşlık teknolojik ortamları kullanmada sağlığımızda dikkat etmemiz gereken noktaları içerir. Göz kuruluğu oluşturduğu çok iyi bilinen aşırı ekran kullanımı, belki biber gazının gölgesinde kalmış olabilir. Göğüs ceplerinde ve yastık altlarında tutulan cep telefonları belki radyasyon tehlikesini hiç akla getirmemiş olabilir.
Dijital güvenlik bana göre Gezi olaylarında sınıfta en yüksek puan alan öğrenci. Bu da bir yerde olayların temiz niyetinin bir koruyucu meleği olsa gerek. Bu tür toplumsal olaylar çok rahat bir kitlesel hackleme, virüslü bir sosyal medya mesajı yayma olabilecekken, gezi parkı dijital güvenliğin en üst düzeyde sağlandığı bir ortam oldu. Gerek teknolojik ortamlardaki bilgi güvenliği gerekse kaybolan teknolojik aletlerin sahibine zarar görmeden iade edilme hikayeleri bu konuda bence yüksek değerde insaniyet içerse de yine de dijital vatandaşlıkta iyi bir yer edindi.
Dijital vatandaşlık konusunda söylenebilecekler çok daha fazla, ancak YÖK’te sürekli kapatılacağı dedikodularının yayıldığı bir bölümün öğretim üyesi olarak, bilgi çağında bilgiyi elinde tutanla, tarım toplumunda tarlayı, sanayi toplumunda montaj hattının elinde tutanın gücünün aynı olduğunu söyleyip, kendi protestomuzla bitirelim yazıyı...
Özay Şendir
F-35 meselesinde kitabın orta yeri...
29 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Ankara’da ‘değerlendirme’ kulisi: Öcalan ile kim görüşecek?
29 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Diploma mı, meslek mi?
29 Kasım 2024
Abdullah Karakuş
Bölgede satranç ve terörle mücadele
29 Kasım 2024
Mehmet Tez
Suudi Arabistan başarabilecek mi?
29 Kasım 2024