TENNUR KOYUNCUOĞLU
1941’de Bitlis’te doğdu. 1972 yılında İst. Ünv. Hukuk Fakültesi asistanı iken ‘Novatio’ tezi ile Dr. oldu. Anadolu Anonim Türk Sigorta şirketinde hukuk müşavirliği döneminde ‘Hukuksal Koruma Sigortası Genel Koşulları’nı hazırladı. İstanbul Barosu Yönetim Kurulu Üyesi iken bir ilk kuruluşu, ‘Kadın Hakları Komisyonu’nu kurdu. Baroda ‘Gönüllü Danışman Avukatları’ örgütledi. Evli, üç çocuk annesidir.
‘ Köksal-Koyuncuoğlu’ Hukuk Bürosu’nda bağımsız danışman olarak çalışmalarını sürdürüyor.
Öldürülen, dövülen, ceza alan münferit olaylar bir yana, avukatlara karşı son zamanlarda toplu saldırılar yapılmaktadır. Çağdaş Hukukçular Derneği’nin elliyi aşan avukatı töhmet altına alınmış, gözaltı, tutuklama, hücre tehdidi ile karşılaşmıştır. Balyoz Davası sürecinde yargılamaya engel oldukları bahanesiyle İstanbul Barosu Başkanı ile sekiz yönetim kurulu üyesine dava açılmıştır.
Açılan Dava, onlara oy vermeyen avukatları da birleştirmiştir. Çünkü halkın tümünün haksızlıklara karşı yasal direnişinin tek sivil kalesi olan avukatlık mesleğinin özü yaralamıştır. Kadın cinayetlerinin apansız sürdüğü günümüzde, kadın avukatların bu tür davalara doğal müdahale hakkı bile tanınmamaktadır.
Savunmaya engel
Meslek örgütü baroların topluma doğrudan hizmet götürme anlayışı sınırlanmaktadır. Türkiye’de 31. 12. 2011 tarihindeki verilerle74 bin 492 avukat yargının bağımsızlık statüsüne kavuşmadığı ve bu durum 4. Yargı Paketinde de ele alınmadığı için tedirgindir. Tüm avukatlara karşı siyasal derinliği olan toplu bir karşı duruş olduğu sezinlenmektedir. İktidar, yasama, yürütme ve yargı aşamasında, avukatlık görevlerinin yerine getirilmesini türlü yollarla engellemektedir.
Anayasada savunma özgürlüğü ‘silahların eşitliği’ ilkesine göre düzenlenmemiştir. Avukatlık yasasında savunmanın, yargıyı demokratikleştiren yapısal bir organı olduğu belirtilmemiştir. Devlet-kişi arasındaki hiyerarşik üstünlük sürmektedir. Yürütmede, bürokraside ‘sembol’ eşitsizliği korunmaktadır.
Avukatın görevi, kişinin haksızlıklara karşı çıkma enerjisini kullanma becerisinde, onlara bilgi ve deneyimlerini sunarak, yardımcı olmaktır. Avukat kamu görevi mi, kamu hizmeti mi yürütmektedir? Mesleğinin icrasında kamu görevi esastır, ancak serbest meslek kapsamında bağımsız kamu hizmeti de mesleğin ayrılmaz parçasıdır. Demek ki avukatın hak arama uğraşısında iki şapkası vardır. İstediği şapkayı kullanabilir. Eksik olan gerekli durumlarda ‘kamu gücü’ yetkisinin olmamasıdır.
Gazetelere çarşaf çarşaf yansıyan bilgilere göre Çağdaş Hukukçular Derneği’ne bağlı avukatlar ne yapmışlar? İş kazaları, Maden kazaları, cezaevi sorunları, tecavüz gibi toplumun en zayıf halkasını oluşturan kesimin dava dosyalarını yüklenmişler. İstanbul Barosu Başkanı ve sekiz yönetim kurulu Üyesi ne yapmış? Avukatların ‘savunma hakkını kısıtlayan uygulamalardan vazgeçilmesini’ istemişler. Avukatlık mesleğinin ve meslek odalarının hukuksal sorumluluğuna baktığımızda az bile yapmışlar.
Yasaların yapılması, uygulanması egemen güçlerin kol saldığı alanlardır. Halkın aydınlatılması için bilgi aktarımı avukatlık mesleğinin özüdür, avukatlık görevi yerine getirilmediğinde, meslek kuruluşunun denetim yetkisi doğrudandır. Çünkü avukatın temsil ettiği toplumdaki herkesin insanlık onurudur.
Baskıları kırmak
Baskılara karşı demokratik gedikler açmak, avukatların görevidir. Yoksa toplumun kendi kendini koruma gücü olan savunma hakkına gerekli özeni göstermeden var olan düzeni kabullenmek insanın doğasına ve avukatlık mesleğine aykırı düşer. Hepimizi isyana sürükleyen örnekler ortadadır. Biliyoruz, yargı hep siyasaldı, giderek rengi daha koyulaştı. Uzaklara gitmeden Pınar Selek Davasını, Hrant Dink Davası’nı herkes bildi, gördü, bir yargı çözemedi. Bu noktada toplumu ve kişiyi savunmak herkese, en çok da avukata düşer.
Avukatın ve meslek kuruluşunun toplumda hak bilincini geliştirmesi, doktorun ivedi olgu sorumluluğu gibi dar görevini aşan bir insanlık durumudur. Avukat ücret karşılığında bilgisini sunabileceği gibi, kimi halde ücretsiz ya da az ücretle bilgi vermek zorunda kalabilir.
Hukuk güvenliği
Devlet bilgilendirmede ve savunmada boşluk bırakamaz. Böylece avukatlık mesleği özel sektör ve kamu sektörü arasında iç içe giren bir sorumluluk taşır. Özel sektörün ve kamu sektörünün yetersiz kaldığı bir alanda üçüncü sektör olarak devreye girer. Avukatların bu anlamda sosyal girişimcilik adına örgütlenmesi, halkın hukuk güvenliğinin yaygınlaşmasına aracı olur. Gönüllülük temelinde ya da az katkı payı alınarak sıradan yurttaşlara savunma hakkını kullanma olanağı sağlar.
Batı ülkelerinde halkı hukukla eğiten mekanizmalar vardır. Herkes başı sıkıştığında avukatlık danışma şirketlerine, hukuk kliniklerine, baroya, gönüllü kuruluşlara başvurabilir. Avrupa’da en yaygın örnek ‘Hukuksal koruma sigortası’ uygulamasıdır. Fiyatları düşük tutulan hukuksal koruma poliçelerinin satın alınmasıyla tüm halkı avukata ulaştıracak bir sistem kurulmuştur. Ülkemizdeki yoksunluk, avukatları bin bir zahmeti ve riski göze alarak ezilen kesimlerin kahraman avukatları olmaya zorlamaktadır.
4.Yargı Paketi’nin taslak çalışmasında pek ne olduğu bilinmeden’ E-Hedef 9.6 Hukuki Yardım (Himaye) Sisteminin Oluşturulması’ başlığı ile bu tür bir sigortaya gönderme yapılmıştı . Yeni pakette yoktur. Adli yardımın reddinde bir itiraz hakkı tanınarak durum geçiştirilmiştir.