Prof. Dr. Erdal Türkkan
Erdal Türkkan, 1945 yılında Reyhanlı’da doğdu. 1966 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden mezun oldu. Fransa’da Grenoble Üniversitesi İktisat ve Hukuk Fakültesi’nden 1970 yılında master, 1974 yılında da devlet doktorası derecesini aldı.Hacettepe Üniversitesi Ekonomi Bölümü’nde 1979 yılında doçentlik, 1987 yılında profesörlük derecesini elde etti. 80’li ve 90’lı yıllarda TOBB’da danışmanlık yaptı.
1997-2012 yılları arasında Akdeniz Üniversitesi İİBF’de, Lefke Avrupa Üniversitesi’nde tam zamanlı öğretim üyeliği, ‘Rekabet Kurumu’ başdanışmanlığı görevlerini üstlendi. 2004 Yılında Rekabet Derneği’nin kurulmasına öncülük etti ve bu derneğin başkanı oldu.
23 Mayıs 2013 tarihinde TBMM de kabul edilen ve kamuoyunda “alkollü içki yasağı yasası” olarak adlandırılan düzenlemeler, bilinen istenilir amaçları yanında ekonomik, idari, siyasi ve sosyal alanlarda önemli istenilmez sonuçlar da yaratabilecektir. Burada karşımıza çıkan iki soru vardır. Bunlardan birincisi istenilir etkilerin istenmeyen etkilerden büyük olup olmadığı, ikinci soru ise istenilmeyen etkilerin daha farklı yöntemler kullanılarak azaltılıp azaltılamayacağıdır. Bu yazıda sadece birinci soru üzerine odaklanılacaktır.
Refah düzeyi
Bu düzenlemede sadece kamu yararı ve kamu tercihleri esas alınmış, özel yarar ve tercihler göz ardı edilmiştir. Alkolün aşırı tüketim durumunda yarattığı negatif dışsallıklar nedeniyle (trafik sorunları, alkollü davranış vs.) toplumsal refahı negatif yönde etkilediği muhakkaktır. Ayrıca kamunun önemli bir kesimi başkalarının alkol tüketiminden engellenmesini de tercih ediyor olabilir.
Ancak sınırlı alkol tüketimini yaşamının önemli hatta vazgeçilmez bir unsuru gören çok sayıda birey de vardır. Yapılan düzenlemeyle bu kesimin tercihleri sınırlandırılarak önemli refah kayıplarına uğraması söz konusudur. Çünkü refah kaybı sadece gelir azalması sonucu değil, gelirini istediği yerde ve zamanda istediği şekilde harcayamama sonucunda da ortaya çıkar. Bu kesimin yarattığı negatif dışsallıklar göz önüne alınsa bile uğradığı refah kaybı parasal olarak milyarlarca dolarla ifade edilecek düzeyde olabilir.
Yeraltına dönüş
Diğer taraftan alkol üretim satış ve dağıtımından geçinen yüz binlerce insanın maddi mağduriyeti söz konusudur. Bu yöndeki muhtemel refah kayıplarının bedeli de milyarlarca dolarla ölçülebilecek düzeydedir. Bu faaliyetlerle uğraşanlar açısından bu düzenleme bir çeşit ağır afet yaşama etkisi yaratmış bazı şirketlerin borsa veya piyasa değerleri ve geleceğe yönelik gelir beklentileri milyarları bulan düşüşler göstermiştir.
Ayrıca bu düzenleme alkollü içkiler piyasasında yasal faaliyet ve girişim alanını daraltarak yasal olmayan yeraltı faaliyetlerinin genişlemesine neden olacaktır. Bu durum kamunun gelir kaybı yanında gıda güvenliğini de tehdit eden bir negatif dışsallık yaratarak refahı azaltıcı sonuçlar doğurabilecektir. Yeni düzenleme şarap alanındaki çabaların kesilmesine neden olacak böylece Türkiye’nin gelecekte elde edebileceği milyarlarca dolarlık döviz kazanma potansiyelinin yok edilmesi anlamına gelmektedir. Nihayet turizmden milyarlarca dolar gelir elde eden Türkiye açısından bu yasa kaçınılmaz olarak bazı maddi kayıplara neden olacaktır.
Kamu güvenliği
Bu düzenlemede, getirilen yasak ve sınırlamaların nasıl uygulanacağı, bu uygulamanın maliyetleri ve çeşitli yan sonuçları göz önüne alınmamıştır. Kamunun yaptırım ve denetleme gücü sınırlıdır. Bunun için de ancak denetlenebilir ve yaptırıma bağlanabilir alanlarda yasak ve sınırlama getirilmesi esastır. Türkiye, yaşam hakkının bile iyi korunamadığı, terör eylemlerinin, kaçakçılığın, yeraltı örgütlerinin yaygın olduğu bir ülkedir. Kamunun sahip olduğu kısıtlı yaptırım gücünün gecenin geç saatlerinden sabaha kadar büfeler vs önünde tutulması ciddi bir kaynak israfıdır ve kamunun asli ve birincil görevleri ihmal edilmeden veya büyük ek maliyetlere katlanmadan gerçekleştirilemez.
Şayet kamu bu alana gerekli yaptırım gücünü tahsisi edemez ise yasalar herkesin gözü önünde her an çiğneniyor olacaktır. Şüphesiz bu durumun da toplumsal refah açısından yaratacağı çok olumsuz etkiler olacaktır.
Bu düzenlemede Türkiye’nin kişi başına alkol tüketimi itibariyle, alkol tüketimi yasak olan ülkelerle mukayese edilebilecek bir düzeyde olduğu göz ardı edilerek, yüksek alkol tüketimine sahip ülkelerin uyguladığı yaklaşımlar kabul edilmiştir. Bu çerçevede başka ülkelerde toplumsal faydası toplumsal maliyetinden yüksek olabilecek bir uygulama (yasak ve sınırlama) Türkiye’de tersi bir sonuç verecektir.
Diğer taraftan Türkiye’de alkollü içecekler üzerinden alınan vergiler düşük hatta orta gelirliler için yeteri kadar caydırıcı hatta yasaklayıcı düzeydedir. Bu yüksek vergiler kaçakçılığı da teşvik etmektedir. Nihayet bu uygulamalar sonucunda esasen alkol tüketimi artışı ciddi şekilde yavaşlamıştır. Bu etkili çalgı aleti devrede iken ayrıca polisiye tedbirlerin getirilmesi kamuya gereksiz bir ek külfet getirdiği gibi bu külfeti karşılayacak bir yarar da sağlamayacaktır.
Siyasi etkiler
Alkollü içkiler düzenlemesi siyasi açıdan beş alanda çelişki ve tutarsızlık yaratmıştır. İlk olarak bu düzenlemede hükümetin de benimsediğini ifade ettiği hizmetkâr devlet anlayışından sapılarak koruyucu ve paternalist devlet anlayışına göre hareket edilmiştir. İkinci olarak bu düzenleme hükümetin de benimsediğini ifade ettiği ademi-merkeziyetçi yaklaşımdan uzaklaşılarak merkeziyetçi bir anlayış benimsenmiştir. Ruhsat yetkilerinin belediyelerden merkezi hükümet organlarına bırakılması bunun önemli delilidir. Üçüncü olarak bu düzenleme hükümetin farklılıkların bir arada ahenk içinde ve eşitlik duygusu çerçevesinde yaşaması yaklaşımıyla çelişki içindedir. Dördüncü olarak bu yasa siyasi iktidarın önemsediğini ifade ettiği yasaklarla mücadele ilkesine de aykırıdır. Nihayet bu düzenleme iktidar partisinin hükümet programında yer almamaktadır. Buna rağmen tartışılmadan ve uzlaşıya gidilmeden hızlı bir biçimde gerçekleştirilmiştir. Bu durum geçiş sorunları yarattığı gibi demokrasinin temel ilkeleriyle de bağdaşır değildir.
Çıkar çatışmaları
Sonuç itibariyle yapılan alkollü içki düzenlemesinin istenmeyen ve amaçlanmayan sonuçları istenilen ve gerçekleşebilecek olan sonuçlarından daha baskın görünmektedir. İstenen sonuçlara daha rasyonel yollarla ulaşma imkânları olduğu halde hükümetin kamu gücünü kullanma yolunu seçmesi, ne siyasi iktidarın ne de Türkiye’nin kısa orta ve uzun vadeli çıkarlarıyla bağdaşmamaktadır.
İrtibat telefonumuz: 0212 337 92 23. Mail adresi:dsazak@milliyet.com.tr
Özay Şendir
F-35 meselesinde kitabın orta yeri...
29 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Ankara’da ‘değerlendirme’ kulisi: Öcalan ile kim görüşecek?
29 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Diploma mı, meslek mi?
29 Kasım 2024
Abdullah Karakuş
Bölgede satranç ve terörle mücadele
29 Kasım 2024
Mehmet Tez
Suudi Arabistan başarabilecek mi?
29 Kasım 2024