Tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüsle mücadele ederken özellikle bu konuda açıklama yapmaktan kaçındım, çünkü bence doğrusu Sağlık Bakanlığımızın koronavirüs bilimsel danışma kurulunun açıklamalarını ve önerilerini takip etmekti. Özellikle de görsel ve yazılı basının bu konuda çok hassas davranması gerektiğine inanıyorum.
Fakat konu virüs olunca ve tek mücadele gücümüz bağışıklığımız olduğu için genel anlamda bağışıklığımız hakkında bilgi vermek istedim.
Vücudumuzda öğrenebilme, düşünebilme ve hafızasında saklama kapasitesinde iki tane sistem var; biri beyin, diğeri de bağışıklık sistemi. Bağışıklık sistemi, genetik olarak var olan, atalarımızdan aktarılan bilgimizi kullanıp, karşılaşılan bir mikroba, yabancıya karşı bu bilgiyi işleyip, işledikten sonra sadece mikrobun olduğu bölgeye odaklanarak savaşan, yok edinceye kadar yılmadan uğraşan ve bu deneyimini unutmayıp saklayan, her yeni durum için bu deneyimini de kullanarak yeni bir yanıt üretebilen bir sistemdir.
Bağışıklık sistemi canlıyı dışarıdan gelen her türlü yabancı madde ve biyolojik etkene karşı koruyan, özelleşmiş hücre ve dokulardan oluşan mükemmel bir sistemdir. Bu kadar önemli görevleri olan bir sistemin elbette çok dirençli olması gerekmektedir.
Bağışıklık sistemi organları nelerdir?
Bağışıklık sisteminin insan vücudundaki görevinin gerçekleşmesi bazı organ ve dokuların iş birliği sayesinde olmaktadır. Bu organlar genel olarak lenf sistemimizle ilgili organlardır. Bağışıklık sisteminin temel öğeleri akyuvarlar, kemik iliği, lenf sistemi, hormonlar ve bazı proteinlerdir. Bu muhteşem sistemde bademciklerimiz, lenf sıvımız ve lenf bezlerimiz, karaciğerimiz, dalağımız, bağırsaklarımızın içinde bulunan bazı yapılarımız ve kemik iliğimiz görev alır.
Bağışıklık sisteminin çeşitleri nelerdir?
İnsanda temel olarak iki tür bağışıklıktan söz edilebilir. Birincisi doğuştan gelen bağışıklık; ikincisi edinilmiş yani sonradan kazanılmış bağışıklıktır.
Doğuştan gelen (doğal) bağışıklık sistemi
Doğal bağışıklık canlının doğumundan itibaren başlayıp, ölümüne kadar çalışmaya devam eden bir savunma mekanizmasıdır. Genetik özelliklere bağlıdır ve nesilden nesile geçebilir. Doğal bağışıklıkta insan vücudu herhangi bir antikor oluşturmadan mikroplara karşı korunmaktadır.
Sonradan kazanılmış (edinilmiş) bağışıklık sistemi
Vücudun mikroorganizmalara karşı antikor üreterek kazandığı bağışıklıktır. Başka bir ifadeyle, çeşitli yollarla sonradan kazanılmış bağışıklık sistemidir. Edinilmiş bağışıklık kendi içerisinde aktif ve pasif bağışıklık olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.
Aktif bağışıklık: Antijenlere maruz kaldıktan sonra oluşan bağışıklıktır. İki şekilde meydana gelebilir.
Aşılanmayla; içerisinde mikropların zayıflatılmış hali veya bunların toksinleri bulunan, laboratuvar ortamında üretilmiş maddeye aşı denmektedir. Aşılama bağışıklık kazanmanın yapay şeklidir. Aşı içerisindeki mikroorganizma laboratuvar ortamında işlemden geçirildiği için hastalık yapma tehlikesi yoktur. Aşıyla kazandırılmış bağışıklıkta temel mekanizma şudur; aşı sayesinde hastalık yapıcı mikroorganizma daha önceden vücuda tanıtılır, bunu tanıyan bağışıklık sistemi hemen belleğine atar. Daha sonra tekrar karşılaşma durumunda ise hastalık yapmasına fırsat vermeden antikor üreterek onu yok eder.
Hastalığı geçirmeyle; bu şekilde kazanılmış bağışıklığa aşılama tekniğinin doğal halidir diyebiliriz. Sistem ikisinde de aynıdır. Bağışıklık sistemi önceden geçirilmiş hastalık sayesinde o mikrobu tanır ve bir dahaki sefere hastalık yapmasına fırsat vermez.
Pasif bağışıklık: Vücuda dışarıdan antikor verilmesiyle sağlanan bağışıklıktır. Bunun için serum kullanılır. Serumlar hazır antikorlardır, bazı durumlarda vücudun ürettiği antikor yetersiz gelir ve dışarıdan serum takviyesi yapılır. Serumun yanında ilaçla da yapılabilen pasif bağışıklığın koruyucu olmadığını, sadece tedavi edici bir yöntem olduğunu belirtmemizde fayda vardır.
İşte öneriler
Düzenli ve dengeli beslenin. Et, balık, süt ve süt ürünleri, tahıl, sebze ve meyveler düzenli olarak tüketin.
Meyve ve sebzeleri mevsiminde tüketin.
Az su tüketimi vücudun direncini azalttığı için bol su için.
Kesinlikle sigara kullanmayın.
Aşırı alkol kullanımından kaçının.
Düzenli olarak egzersiz yapın.
İdeal kilonuzu korumaya dikkat edin.
Stresten uzak durmaya çalışın.
Düzenli ve yeterli uyumaya dikkat edin. Vücudun kendini iyileştirme mekanizması uykuda ve dinlenme sırasında etkilidir. Melatonin hormonunun salgılanması için geceleri televizyon karşısında değil tamamen karanlıkta uyuyun. Uyuduğunuz ortamda elektronik eşya, masa saati lambası, vs elektronik cihaz olmasın.
Gereksiz ilaç kullanmayın.
Çocuğunuzun aşılarını tamamlayın.
Yazımı bitirirken tabii ki bu koronavirüsten korunmanın en önemli faktörünün el teması olduğunu hatırlatmak ve el hijyenimize çok dikkat etmemiz gerektiğini, öpüşüp sarılmaktan mutlaka kaçınmamız gerektiğini vurgulamak istiyorum.