Koronavirüs salgının tüm dünyayı etkilediği bugünlerde yaşamını sürdürmeye çalışanların sosyal yaşamları da tümüyle etkilendi.
Tedbir amaçlı izlolasyon süreci nedeniyle kültür, sanat ve spor aktiviteleri iptal oldu, toplu buluşmalar ertelendi, pek çok iş yeri süresiz kepenk indirdi ve çoğu kişi de evden çalışma sistemine geçti.
Özellikle sosyal medyada yayılan pek çok haber ve görüntü ise bireylerdeki kaygı ve panik duygusunu tetikledi.
Hem kendileri hem de sevdikleri için endişelenen bireyler, salgın tehdidi sürecini ruhsal anlamda en az zararla atlatmanın yollarını aramaya başladı.
Öncelikle sakin olmak, panik yapmamak ve hastalık kaygısından (anksiyete) olabildiğince uzaklaşmak gerekiyor.
Zira aşırı stres, hem psikolojik hem de fizyolojik olarak bağışıklık sistemini bozup, bireyleri hastalanmaya daha yatkın hale getirebiliyor.
Koronavirüs haberleriyle aşırı ilgilenmek de stres, kaygı düzeyi, panik ve umutsuzluğu artıran faktörlerden.
Asılsız haberlere dikkat edelim. Gece gündüz hastalığa odaklanmaktan ise Dünya Sağlık Örgütü ve Sağlık Bakanlığı gibi yetkili kuruluşların verdiği bilgilere göre hareket edelim.
Sürekli haber takip etmeyi de sağlıksız buluyorum. Bu süreç yokmuş gibi davranmak kadar, gündeme ilişkin bilgilere aşırı maruz kalmak da ruh sağlığı açısından negatif etkiye neden olabilir.
Aşağıdaki gruplar bir krizin yarattığı strese daha yoğun tepki verebilirler:
Önceden ruh sağlığı sorunları olanlar
Çocuklar
Doktorlar, diğer sağlık hizmeti verenler ve ilk müdahale ekibi gibi Kovid-19’la ilgili destek görevlileri
Bu dönemde stres kendini şu şekillerde gösterebilir:“Neler oluyor, bundan sonra ne olacak?” şeklinde durmadan tekrarlayan düşünceler
Sürekli olarak haberleri takip etme isteği, sevdiklerinin iyi olup olmadığını kontrol etme isteği
Uyku ve yeme düzeninde değişiklikler
Konsantre olmada güçlük çekme
Sık sık ağlama isteği
Rahatlayamama, kaslarda gerginlik
Hiçbir şey hissetmeme, hissizleşme
Kendini çekme, iletişim kurmakta güçlük çekme, iletişimde olmama isteği
Önceden ruh sağlığı sorunları olan kişiler acil bir durumda tedavilerini aynı şekilde sürdürmeli ve yeni belirtilerin gelişip gelişmediğini takip etmelidir.
Bir afet durumunda bu duygularla başa çıkmak ve ihtiyaç duyduğunuzda yardım almak sizin, ailenizin ve yakınlarınızın iyileşmesine yardımcı olacaktır. Aileniz, arkadaşlarınız ve çevrenizdeki diğer kişilerle bağlantı kurun. Kendinize ve birbirinize iyi bakın ve ne zaman ve nasıl yardım arayacağınızı öğrenin.
Stres tepkileri art arda birkaç gün boyunca günlük etkinliklerinize engel oluyorsa bir sağlık çalışanına başvurun.
Bu belirtileri fark ettikten sonra ne hissettiğimizi anlamaya yönelebiliriz. Kaygı, endişe, korku, üzüntü ya da öfke hissetmemiz son derece normaldir. Bu duygulardan kaçmak ya da hemen kurtulmaya çalışmak yerine öncelikle duygularımızı kabul etmek ve onları hissetmemiz için kendimize izin vermek; sonrasında bunları paylaşmak, anlatmak ya da yazarak ifade etmek çok daha sağlıklı bir yaklaşımdır.
Herkes stresle başa çıkmak için farklı yöntemler kullanır; birinde işe yarayan yöntem diğerinde işe yaramayabilir. Bu noktada farklı yöntemlerin bilincinde olmak ve bunları denemek anlamlı olabilir.
Normalde izlediğiniz rutininize sadık kalın; erken uyanın, dışarı çıkacakmış gibi özenle giyinin, yatağınıza sadece uyumak için gidin.
Güne bir plan yaparak başlayın; hangi aralıkta ders çalışacaksın, hangi filmi ne zaman izleyeceksin, o gün evde spor yapacak mısın? Beynimiz ne yapacağını önden bilmeyi sever, bu sizde “kontrol bende” duygusu yaratır.
İyi hissettiren aktivitelerle uğraşın; müzik dinlemek, egzersiz yapmak, yoga ve meditasyon denemek/yapmak, bir online kursa katılmak, online müze gezmek, ilham verici kitaplar okumak ve filmler izlemek gibi.
Vücudunuza gereken özeni gösterin; sağlıklı beslenin, iyi uyuyun, hareket edin, sigara ve alkolden kaçının.
Arkadaşlarınızla mesajlaşmak dışında görüntülü aramalar da yaparak birliktelik hissinizi devam ettirin.
Güvenilir kaynaklardan haber almayı tercih edin; okuduklarınızı, duyduklarınızı, elinizdeki her tür veriyi analitik bir yaklaşımla değerlendirmeye çalışın.
İnsan dayanıklılığını hafife almayın; insanlar hayatta kalma üzerine programlanmıştır, ne kadar güçlü olduğumuzu ve zorluklarla baş etme kapasitemizin tahmin ettiğimizden çok daha yüksek olduğunu hatırlayın.
Ebeveynler için:Çocuklar bir ölçüde çevrelerindeki yetişkinlerden gördüklerine tepki verirler. Bu nedenle, ebeveynler çocuklarına en iyi desteği Kovid-19 ile sakin ve güvenli bir şekilde başa çıktıklarında sağlayabilirler. Ebeveynler, daha iyi hazırlanırlarsa, başta çocuklar olmak üzere çevrelerindeki diğer kişiler için daha güven verici olabilirler.