Kim ne derse desin, inkâr edilemeyecek bir gerçek var.
Türkiye en kritik günleri yaşıyor.
İçte ve dışta.
Dostumuz şu anda yok.
Amerika ve Rusya ikisi de ilk defa Türkiye aleyhine çalışıyor.
***
Rus uçakları Suriye’de.
Rusya Suriye’de üs kuruyor, alanı genişletiyor. Savaş uçağı sayısı 28 oldu. Tanklar, 16 helikopter, füze bataryaları ve Rus zırhlı araçları da Suriye’de.
Amerika, Dışişleri sözcüsünün ağzından PYD ve tabii onun kolları olan YPG ve PKK’yı tuttuğunu açıkladı. Bu, Amerika artık karşımızda anlamına gelmez mi?
Daha ne olsun?
Bu yalnız kalışımız ilk defa oluyor sayılmaz mı?
Tabii bu durumu gören iç düşmanlar da azdıkça azdı, şımardıkça şımardı. Adeta Ankara’ya meydan okuyorlar.
Her gün baskın, her gün şehit...
***
Öncelikle şunu söylemeliyiz.
Demek ki dış politikamızda tarihi bir yanlışlık var.
Yoksa ABD ve Rusya arasında ilk defa böyle yalnız bırakılır mıydık , kalır mıydık?
***
İçte de birlikten, beraberlikten yoksunuz.
Her parti başka telden çalıyor.
Eskiden dış politikaya “milli politika” denirdi.
Yani bir dış soruna karşı Türkiye topyekun karşı çıkardı.
Şimdi nerede?
Bu birlik, bu tek ses yok.
“Allah Türkiye’yi korusun” demekten başka çaremiz kalmadı.
Ha, “Allah siyaset adamlarımıza akıl fikir versin” temennisinde bulunmayı da unutmayalım...
S. ARABİSTAN YÜZÜNE GÖZÜNE BULAŞTIRDI
Hacda bu yıl 800’e yakın ezilip, ölen var.
Ölü sayısı aslında 4 bini geçiyor diyen de var.
Bine yakın da yaralanan oldu. Suudi Arabistan bu işi yapamıyor.
Bu kaçıncı facia!
Artık bu iş, yani hac işi Suudi Arabistan’ın elinden alınmalı, “İslam birliği” gerekli gördüğü bir kuruluşa, bir gruba bu işi vermeli, gördürmeli.
Anlaşıldı ki Suudi Arabistan’ın hâkimiyetinde facialar bitmeyecek, artacak.
Yeter.
ALARM
Zehir yiyoruz
Zehir yiyoruz.
“Yeni değil ki, eskiden beri böyleydi” diyebilirsiniz.
Öyleyse “Hep zehir yiyoruz, ama artık alıştık” demek daha doğru olacak.
Bakın, geçen gün bir gazetemiz neredeyse bir tam sayfada neler neler yediğimizi hatırlattı. Daha doğrusu bilmeden yediklerimizi!
***
Peki, biz bilmeden bunları yiyoruz diyelim, ama devlet, belediyeler uyuyor mu, onların kontrol mekanizmaları yok mu?
Olsa sahte gıdalar satılır mıydı?
İşte onların bir kısmının özeti:
Dönerde et yerine bolca soya, tavuk dönerde içine öğütülmüş inek memesi, sakatat parçaları, bağırsak ve paça.
Sucuklarda dana eti yerine eşek eti, kanatlı eti, iç organ.
Köftelerde at eti.
***
Tereyağında bitkisel yağ, margarin, patates püresi ve nişasta.
Yoğurtta bitkisel yağ, margarin, jelatin, peynir suyu, nişasta.
Zeytinde antibiyotik, zehirli tekstil boyası ve demir sülfat gübresi.
***
Sızma zeytinyağında kanola, mısır veya ayçiçeği yağı.
Sabun olabilecek sağlıksız yağlar işlemden geçirilip sızma zeytinyağı diye de satılıyor.
Çikolatada tekstil boyası, domuz jelatini, soya tozu, margarin, keçiboynuzu tozu ve fındık zarı kullanılıyor.
Yağ ve kemik külünden lahmacun yapılıyor.
Beyaz et klora batırılıp taze görüntüsü veriliyor.
Kırmızıbibere kiremit tozu, karabibere renk alması için kanserojen boya katılıyor.
***
Kakaolu fındık kremasında kakao yerine keçiboynuzu tozu ve margarin kullanılıyor.
Dökme baharatlar arasına kurutulmuş ot sap karıştırılıyor.
Balın içine az miktarda bal özü, bol miktarda şeker şurubu konuluyor.
***
Dondurmaların içine doğal salep yerine suni salep, süt yerine su ve süt tozu, meyve yerine yapay meyve boyası ve yağ kullanılıyor.
Meyve sularında bir gram bile meyve olmuyor, bunun yerine aroma olarak kimyasal ürünler katılıyor.