Sonunda farkına varıldı ve Türkiye için en kritik sektörlerin başında gelen “Zeytin” nihayet tüm yönleriyle araştırılarak masaya yatırılıyor. CHP Zeytin Çalışma Grubu önceki gün İzmir’de de kapsamlı bir toplantı yaptı.
Sektör neden kritik durumda önce onu açıklayalım... Ağaç sayısı hızla artıyor, 161 milyona ulaştı. Bu güzel görünen gelişme sektörü tam arafta, yani ara noktada bırakıyor. Gerekli önlemler alınırsa gerçekten güzel. Ancak artan üretimin üreticiye ve fiyatlara bir etkisinin olmadığı şu anda yaşanarak görünüyor. Üretim artıyor, üretici para kazanamıyor, üretim artıyor güvenli kaliteli ürünün fiyatı düşmüyor. En güzel örneği sektörün deneyimli ismi Gödence Tarımsal Kalkınma Kooperatifi Başkanı, hem üretici hem sanayici yönüyle Çağatay Özcan Kokullu verdi: “Yamaçlarda zeytinin maliyeti 5 liraya yükseldi, ovalarda bu maliyet 4 lira. Biz ürünü 4 liradan satmakta zorlanıyoruz. Seneye ağaçtan zeytini toplamamayı düşünüyoruz.” Sektör aynı zamanda tağşiş (karışım), kolon sızması gibi sorunlarla da mücadele ediyor. Bu ölümsüz ağaca, uluslararası karteller oyunlar da balta vuruyor. En net örnek; AB’nde bugün zeytinyağına verilen prim 3 lira 80 kuruşa denk geliyor. Başka söze gerek var mı? Tüm bu açılardan CHP’nin yaptığı çok doğru. Bu tür arayışlar, partiye sürekli eleştiren değil, “çözüm üreten” bir anlayışı getiriyor.
Ama benim dikkatimi çeken bir şey daha var... Konuyu takip edenler bilir, sektörde ihracatçıların görüşünü İhracatçı Birlikleri adına Ali Nedim Güreli dile getirir ve özellikle Dahilde İşleme Rejimi (DİR) kapsamında ithalat ister, buna karşın üretici kesimi olarak TARİŞ Zeytin ve Zeytinyağı Birliği Başkanı Cahit Çetin bu ithalata şiddetle karşı çıkardı. Bu tartışmalar zaman zaman kavga boyutuna da vardı. Bizler de özetle şöyle yazardık. “Kavga yerine önce prim için birlikte mücadele edilmeli” O gün Ali Nedim Güreli, bugüne kadar dinlediğim en güzel konuşmasını yaptı. Aklımda kalanlar şöyle: “AB ve Amerika bizde teşvikleri azaltırken, gözümüzün içine bakarak üreticisini ihya ediyor. Ayrıca hep birlikte AB kotolarını aşmak için mücadele etmek zorundayız. Avrupa‘da 5 milyon Türk yaşıyor. Hani kırmızı et ithal ederken karşılığında zeytinyağ kotamız artacaktı. Bunların mücadelesini vermeliyiz.” Baktım Cahit Çetin de bu konuşmada sık sık başını sallıyordu. ‘CHP Zeytin Çalışma Grubu’nun Ankara’ya götüreceği çözüm önerileri; küçük üreticiden tüm kesimlere kadar büyük bir titizlikle çalışılarak ortaya çıkarılıyor. Ve bilmem farkındalar mı ama bu arada sektörde şimdiden önemli bir uzlaşmaya da imza attılar.
Çeşme Marina heyecanı 3. köprüye geçti!
Bugünlerde Türkiye’nin en çok konuştuğu konuların başında İstanbul Boğazı’na inşa edilecek 3. köprü geliyor. İhale nihayet tamamlandı ve İçtaş İnşaat ile İtalyan ortağı Astaldi Ortak Girişim Grubu kazandı. Grup köprüyü 2,5 milyar dolara inşa edecek. Bu dev projeye hazırlanan grubu Egeliler, Uşak’ta Zafer Havaalanı’nın yapımıyla tanıyorlar. Biz İzmirliler ise IC Holdingi Çeşme Marina’dan tanıyoruz. Grup burayı dünyanın en ünlü marina işletmecilerinden İngiliz Camper&Nicholsons’la birlikte işletiyor. İC Holding’in kurucusu İbrahim Çeçen Ağrulı bir işadamı. Bayındırlık Müdürlüğü’nde yapım şefi olarak çalışırken Cumhuriyet Üniversitesi İnşaat Mühendisliği bölümünden diploma alıyor. 1969’da Ankara’da İçtaş’ı kurarak kamunun inşaat ile ilgili ihalelerine katılmaya başlamış. Sonra turizm, otelcilik, enerji, hava ve deniz limanları işletmeciliği ve sanayi sektörlerine girmiş. Antalya Havalimanı’nı işleten grup, Şişli Bomonti’de büyük bir gayrimenkul projesini sürdürüyor. İzmir’in bu grupla tanışması Çeşme Marina’yla oldu dedim, benim de öyle. Grup marinayı öyle bir detaylı ele aldı ki, açıldığı günden bu yana Çeşme’nin çehresi değişti. Marinanın başına ailenin küçük oğlu Salih Çeçen getirilmişti. Çeçen, ailenin işlerine adapte olmaya çalışırken, marinadan da büyük heyacan duyuyordu.
Yeni kuşak olarak aynı zaman grubun inşaat işlerinin de başına geçmeye hazırlanıyordu. O nedenle bir süre sonra Bomonti projesiyle ilgilenmeye başladı. Şimdi ise gruba öyle bir yapı projesi geldi ki, genç Çeçen’in omuzlarına dev bir proje yüklendi. Salih Çeçen bu projeye bir süredir hazırlandıklarını ve bu kez duyduğu heyecanın dozunun çok yükseldiğini söylüyor. Özetle “Ancak Türkiye’ye hayırlı olsun, diyebilirim. her yönüyle bu projeyi yapmaya hazırız” diyen Çeçen’e artık İzmir’e bir süre hiç gelemezsiniz diye takılıyorum. “Olur mu, biz İzmir’i, Ege’yi çok sevdik. İzmir için de birçok çılgın proje dile getiriliyor. 3. köprünün yapımıbize eşsiz bir tecrübe olacak” diyor. Tüm yoğunluklarına rağmen iki yerden vazgeçmeyeceklerini söylüyor, biri Çeşme diğeri Ağrı’da kurdukları İbrahim Çeçen Üniversitesi. Görünen o ki, üçüncü köprü sorunsuz tamamlandığı takdirde, Türkiye’nin büyük holdingleri arasında ‘IC’ adı da ön sıralara yükselecek.