Dilek Gappi

Dilek Gappi

dilek.gappi@dogangazetecilik.com.tr

Tüm Yazıları

Bazen birikim ve dikkat, önemli sonuçlara önceden varmanızı sağlıyor. Yaklaşık üç ay öncesinden ekonomik dengelerin doları 2 bin TL bandına sürükleyeceğini öngörebiliyor ya da artan maliyet enflasyonu ile ‘yeni bir zam yağmuru kapıda’ diye net yazıyorsunuz.
Nitekim öyle oldu ve üzülerek “belliydi” dedik. Arabadan beyaz eşyaya, sigara, içki ve ulaşıma kadar birçok kalemde ÖTV oranları yükseldi. Şimdi her ürünün zamlanması kaçınılmaz. Ekonomide çıkar yol bulunmayınca dolaylı vergileri artırmak artık can simidi haline geldi. Cep telefonlarında ÖTV, yüzde 20’den yüzde 25’e, maktu vergi 40 liradan 100 liraya çıkarıldı. Süslü iletişim reklamlarının hepsinin bedeli bizlerin cebinden çıkıyor.
Eğer devleti idare etmek için akaryattaki vergi oranını sürekli artırmak, ÖTV’yi yükseltmek çözüm haline geliyorsa o ekonomide büyük bir sancı vardır. Toplumsal sancı ise maalesef karın ağrısı olarak hissedilmiyor. Artan huzursuzluklar, aile içi şiddet vahşeti, çocuk suçluluk oranlarının artması, intiharlar, iş bulsa da geçim sıkıntısı ile başedememenin bunalımının tek nedeni değilse bile en önemli nedeni, yanlış ekonomik yönetimlerdir.
Bilmem bu zam kararını alanlar benim kadar hassas düşünüyor, bir vebal hissediyorlar mı ?

Haberin Devamı

İzmir için doğru yatırım

Uzun süredir Ege?Bölgesi’ni mercek altına alan Medical Park Hastaneler Grubu, İzmir’e olan güvenini 80 milyon dolarlık en büyük yatırımını gerçekleştirerek gösterdi. Aslında bu yatırımdan önce grup, Özel Sağlık Hastanesi ve Kent Hastanesi’nin satışı ile yakından ilgilenmişlerdi.
Olmadı kentin büyük özel hastanelerinin yerel girişimcileri, “Bu sağlık sistemi ile biz başa çıkamayız”diyerek hastanelerini uluslararası fonlara sattılar.
Açılışa bir yakınının rahatsızlığı nedeniyle grubun sahibi Muharrem Usta katılamadı, hastaneyi Genel Müdür Veysi Kubba ve Başhekim Opr. Dr. Zafer Beken anlattı.
Kısacası beş yıldızlı oteli aratmayacak bir konfor ve dikkat çeken bir tıbbi donanım var.
SGK ile anlaşma yapıp yapmayacaklarını sordum. Tüm branşlarda anlaşma yapmayı düşündüklerini söyledi. Bu hastaneden daha geniş kitlelerin yararlanmasını sağlayacak.
O zaman ikinci soru geldi. “İzmir’de SGK ile anlaşma yapmayan özel hastaneler, hasta bulamadığı için zarar etti, anlaşma yapanlar da zarar ettikleri gerekçesiyle sektörden çıktılar. Siz dengeyi nasıl kuracaksınız”
Beken, “Bizim grubun yüzde 40’ı da yabancı fonlarda” dedi. Gülümsedik ama bu cümle, özel sağlık sektöründe artık çok güçlü kuruluşların ayakta kalabileceğini gösteriyor. Sağlık sisteminde bir süre sonra Bakanlığa bağlı devlet hastaneleri ve güçlü sermayeye sahip özel hastanelerden oluşacak ikili bir yapıya doğru yol aldığımız açıkça görülüyor. Tekrar dönelim hastaneye...
Hani hastaneler için ‘Allah düşürmesin’ denilir ya, hastaneyi görünce içinizden bu cümle şöyle geçiyor; “Düşeceksek böyle bir hastaneye düşelim ve yanında SGK bağlantısı olsun!”