Sinan ve Cevat / Necla, “Sinek Sarayı”ndan ayrıldıktan yıllar sonra, AB özel görevlileri olarak büyük bir depremin yerle bir ettiği İstanbul’a geri dönerler. İstanbul’dan geriye kalan, yıkıntılar arasındaki açıklıklarda kurulmuş çadırlar ve insan yığınlarıdır. Korku, açlık ve kara kış viran şehirde yaşamaya mahkûm insanlarda kontrol edilemeyen bir öfkeye dönüşür. Roman böyle başlıyor, devamını bilemiyorum. Mine Kırıkkanat’ı, uslubunu, yazarlığını sevmeme rağmen romanın yaklaşık kırk sayfasını okuduğumu anımsıyorum. Ki ben, “Çok acıklıydı o haberi seyredemedim, mezarlara gitmeye dayanamıyorum” diyen canı tatlılardan hiç olmadım. Buna rağmen Kırıkkanat’ın delici anlatımıyla gözümüzün içine soktuğu deprem gerçeğini, romanı okumayı keserek yaşamımın içinde ötelemenin yine bir yolunu buldum belki de.
Çoğumuzun, yetkililerin, ilgililerin yaptığı gibi...
* * *
Bugün 17 Ağustos depreminin 12. yıldönümü ve ancak bugünlerde nerede, aynı yerde ne kadar yerimizde saydığımızı görebiliyoruz. Örneğin, İzmir’de nerede kaldığımıza kısaca bir gözatalım. Ortasındaki inciye takılıp kaldığımız, gecekondu ve çarpık yapılaşmalarla dolu çevresine kısık gözlerle baktığımız İzmir için, hangi yapının ne kadar sağlam olduğunu gösteren Yapı Envanteri ile ilgili iki önemli çalışma yapıldı.
İlk olarak, 1999 yılında Radius Projesi kapsamında kentteki 217 bin 824 bina incelendi ve bu binaların 40 bin 767 (yüzde 18) iyi, 123 bin 56’sı orta (yüzde 57) ve 53 bin 493’ü (yüzde 25) kötü olarak nitelendirildi.
Güçlendirilmesi gereken orta derecedeki binaları bırakın, kötü durumda olan 53 bin binaya dahi bir işlem yapılmadı. İkinci çalışma ise İnşaat Mühendisleri Odası ve İzmir Valiliği’nin birlikte yürüttüğü 7-8 Aralık 2009 tarihinde İzmir Afet Riskini Azaltma Sempozyumu oldu. Yapı envanteri yapılan 3 pilot bölgedeki yalnızca 1490 bina gözlemsel olarak değerlendirildi.
Sonuç aynı; binalarımızın büyük kımı depreme karşı yetersiz güvenlikte...
* * *
Bu kadar belediye var va onlar kendi alanlarındaki binaları nasıl sınıflandıramıyorlar, en azından hiç değilse neden bina envanteri çıkaramıyorlar anlamak mümkün değil... İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi bu konuda büyük çaba harcıyor. Ancak elbette onların gücü sınırlı. Acil yapılması gerekenleri ise Oda’nın Afet Komisyonu Başkanı, İnşaat Mühendisi Abdullah İncir dile getiriyor:
* Yapı envanteri tamamlanmalı
* Radius Projesi mutlaka yenilenmeli
* Afet Riskini Azaltma Eylem Planı meslek kuruluşları ve ilgili kurumlarla yapılmalı.
* Herkes oturduğu binanın depreme karşı performansı hakkında gerekli tedbirler konusunda bilgilendirilmeli.
* Güçlendirme için vatandaşlara finans desteği verilmeli.
* Kaçak yapıların yoğun olduğu yerlerde kentsel dönüşüm projeleri üretilmeli.
* Sertifikası olmayan yapı ustalarının inşaatta çalışması engellenmeli
İncir’in bir de uyarısı var; “Bu iş ancak kentteki tüm resmi ve özel ilgili kurumların destek vermesi ve bir seferberlik ruhu ile başarılı olabilir.”
Gözümüzden sakındığımız çocuklarımızı, torunlarımızı gerçekten sevmenin karşılığı onları riske atmaktan vazgeçmek, artık bu çalışmaları ötelememek
olmalı...