İzmir’de yeni bir gelişme başlamak üzere. Karayolları Bölge Müdürlüğü, kentin merkezi alanlarında yer alan viyadük ayaklarını kiraya vermeye hazırlanıyor. Bu bilgi tesadüfle geldi.
Önceki gün Karayolları Bölge Müdürü Erol Altun’la, Konak tünelline dair bir konuyu konuşurken, konuşmasının arasında geçti ve dikkatimi çekti. Altun bir ara yeni bir çalışma içerisinde olduklarını anlattı. Bornova, Karşıyaka, Balçova, Alsancak’ta bulunan viyadük ayaklarının bir bölümü ya kiraya verilecek ya da yeşillendirilmesi için çeşitli kurumlara tahsis edilecek.
* * *
6001 sayılı, Karayolları Genel Müdürlüğü’nün Teşkilat ve Görevleri hakkındaki Kanun’da yapılan yeni düzenlemeler bu konuda bölge müdürlüklerine yetki tanıdı. Ancak koşullların biraz daha netleşmesi için ilgili yönetmeliklerin çıkması bekleniyor.
Altun’u böyle bir çalışmaya iten aldıkları büyük talep olmuş. Özellikle viyadüklere yakın yerlerdeki kurumlardan ısrarlı isteklerin ardından bunun olabilirliği üzerinde çalışmalar sürüyor. Öncelikli talep bu alanları otopark olarak kullanma üzerine. Yakın yerlerdeki sağlık kuruluşları, üniversiteler, kamu yararı güden kuruluşlar öncelik alabilecek. Bir ihtimal de bu alanların belediyelere, üniversitelere “koşullu” olarak tahsis edilmesi.
Altun, “İşletme şekilleri, yönetmeliklerle netleşecek. Şimdilik söyleyebileceğim buraya dükkan niteliğinde kalıcı yapıların olmayacağı.” diyor. Otoparkın dışında ne olabilir derken, bir iki gün sonra başka tesadüfle, Yaşar Üniversitesi’nin bir çalışmasına rastlıyorum.
* * *
Gerçekleştirdiği başarılı projelerle dikkat çeken Yaşar Üniversitesi’nin peyzaj bölümü hemen yakınlarında boş ve kötü görünüme sahip viyadük ayaklarını yeşil alana, satranç parklarına dönüştüren tasarımlar hazırlamış. Buraları gençlere, halka yönelik dinlenme alanları haline dönüştürmenin mümkün olduğunu göstermişler. Yaşar Üniversitesi Rektörü Prof. Murat Barkan, bu alanlar kendilerine tahsis edildiğinde bambaşka alanlar oluşacağını söylü yor.Üst üste denk gelince Altun’u arayıp söz ettim.
Altun özellikle böyle projeleri desteklemek istediklerini söyledi.
Yalnızca Bornova’da 20 dönümlük alan var. Alsancak’ta kentin merkezindeki viyadükler hantallıklarıyla dikkat çekiyor.
Para kazanmak fikri ağır gelmez, buraları illaki otoparka dönüşmezse bu alanların, gençlerin yaratıcılıklarıyla şekillenmeleri çok hoş olabilir.
Sıra tüm kadınlarda...
Yaklaşık altı ay öncesi, kadına şiddettin ülke genelinde arttığı günlerde İzmir Barosu Başkanı Sema Pekdaş’la konuştuğumda düşündükleri bir projeden söz etmişti.
Şiddet gören kadınlar, gönüllü avukatlara bir telefon kadar yakın olacaktı. Ben heyecanlandım, Sema Hanım, hem heyecanlı hem kaygılıydı.
“Şiddete maruz kalan kadına rehberlik edecek avukatlar olacak. Şiddeti yaşayan kadın gerekirse sığınma evine yerleştirecek, kadın sıkıntıdan kurtuluncaya kadar avukatlarımız yanlarında olacaklar. Ancak bunu yalnızca Baro olarak biz nasıl başarırız onu düşünüyorum. Kadını korumak uzun soluklu bir süreç. Keşke tüm kadın örgütleri de bu projenin içinde olsa.”
Kadınların toplumdaki yerleri, gelişmeleri konusunda “çok laf, bir damla iş” boyutundaki yoğun faaliyetlerden sıkılmış biri olarak Pekdaş ve arkadaşlarının bu projesi bana doğrudan sonuç verebilecek, şiddet gören kadına uzanabilecek en güzel proje olarak geldi.
‘Siz başlatın ben yazılarımla destek olacağım’ diye söz verdim. Onlar sözlerini tuttu, proje önceki gün başladı. Ben de sözümü tutacağım ama İzmir’de ne kadar kadın derneği, sivil toplum örgütü varsa onlar da destek olmalı. Şiddet gören kadın, 0 232 400 00 04 nolu telefondan aradığında başlayan yol arkadaşlığı beraber sürmeli.
Kadın karakolda bile dayak yediğine göre, sıra bizde, hemcinslerde ve ‘aydın’ olduğuna inanan herkesde....