Acı azalmadı ve dün 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne, yine bir kadının yakınları tarafından öldürülmesiyle başladık.
Neden ??
Neden çok...
Önceki gün rakamlarla ortaya koydum ki bırakın ülkenin doğu kentlerini, İzmir’de dahi, kadınlar yeterli eğitim alamıyor.
İş bulma imkanları, “imkansızlığa” doğru gidiyor.
Kadınların bulabildikleri işlerin çoğu asgari ücret ve bir çocuğun kreş masrafını karşılayamıyor.
Bu şartlarda bağımlılık artıyor, bağımlılık arttıkça ilişkiler karmaşıklaşıyor. Bunun ardına yüzlerce neden sıralamak mümkün.
Eğitimli kesimde de şiddet bitmiyor. Önlem için yeni hamleler başladı ama daha “henüz” başladı.
Kamunun, Hükümetin alacağı tedbirler çok önemli, caydırıcı olur. Ya bizler. Siz, biz. Erkek ya da kadın fark etmez, kadınların sıkıntılarını, yaşadıkları zorlukları hissedenler.
Yapılabileceklerden bir örneği dün İzmir yaşattı.
* * *
Kadınlar, duyanlar biraraya geldi, eller körfezin inci gerdanlığında birleşti.
Bu zincir sembolikti ama büyük bir simgeydi.
Ege’nin cesur, dikleşmeyen ama dik durmayı bilen kadını şiddete karşı artık el ele olacak. Haberi olan kadın sahile koştu. Şiddete karşı, hakarete karşı, ayrımcılığa karşı hassas yürekler buluştu.
Ve asıl zincir de, kadına şiddete ve tüm ayrımcılıklara karşı olmalı...
İzmir’de kadınların ağırlıklı olduğu 40’ın üzerinde örgüt var.
Bugüne kadar yeterince biraraya gelmeyen bu örgütler bundan sonra özellikle şiddetin önüne konulacak zincirin birer halkaları da neden olmasın? Neler yapılır ?
Aklıma ilk gelenlerden birisi; İzmir Barosu’nun oluşturduğu “400 00 04 Alo Şiddet” kampanyasına destek olmak. Şiddet gördüğünü söyleyen kadının ardında yer alabilmek. Şimdi önemli bir çalışma daha başlıyor. İlçelerde kadın izleme merkezleri kurulacak. Belki bu merkezlere sahip çıkılacak bir formül üretilir.
Şiddetin her türüne karşı, yemin etmişcesine mücadele etmek, bu kentin kadınlarına yakışır.
Canı acıyan, hırpalanan, bir kaos içinde çocuklarını yetiştirmeye, ayakta durmaya çabalayan kadınların önünde de zincir olmanın yolunu bu kentin kadınları mutlaka bulur...
Çalışan kadın sayısı çok düşük
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar günü olarak geçiyor. Emek harcamadan yaşamak kadının doğasına ters. Çok az, belki şanslı bir kesim bunun dışında. Tarlada çalışandan, ev kadınına harcanan emeğin bedeli, karşılığı az olsa bile değeri büyük. Hayatın ağır işçileri sınıfına önce kadınlar giriyor.
Ancak bir sosyal güvenlik kurumuna bağlı olan kadın sayısı da oldukça düşük. Örneğin İzmir’de 15 yaş ve üstü 1 milyon 169 bin 997 kadın var ve sadece 219 bin 381’i sigortalı. 102 bin 998 kadın ise asgari ücret alıyor. Alınacak çok yol olduğunu göstermek için bu rakamlar da yeterli.
Kürüm’ün sözleşmeli formülü örnek olmalı
Şiddeti azaltacak formülleri tartışırken, Karabağlar Belediyesi’nden yeni bir formül karşımıza çıktı. Belediye Başkanı Sıtkı Kürüm, işçileriyle yaptığı sözleşmeye bir belediye çalışanının ailesinin şikayeti ve kadın dayanışma merkezine artan başvurular üzerine farklı bir madde ekletti. Aile içi şiddet uygulandığı tespit edildiğinde sözkonusu çalışanın mali ve sosyal yardımlardan edindikleri eşlerine ödeniyor. Başkan Kürüm’le konuştum.
Sendika temsilcisi de kadın olunca Kürüm’ün teklifini sevinerek kabul etmiş. İçimizden “yetmez maaşı da eşine verilmeli demek geliyor” ama bu da bir başlangıç. Keşke bu sözleşme birçok kuruma da model olabilse...