Yıllar çok hızlı akıp geçti ve özelleştirilsin mi özerkleştirilsin mi tartışmaları arasında Petkim, Azerbaycan’ın en büyük şirketi Socar’a geçti. Biz bu tartışmayı çok yapmıştık. Ancak Azeriler bu tartışmaları yaptığımız o günün yöneticileri ile çalışmayı sürdürünce, Petkim “özerkleştirilmiş gibi” stratejik bir kuruluş olarak ulusal amaçları da ihmal etmeden yoluna devam ediyor.
O dönemlerde konuştuğumuz konulardan biri de “Value-Site” yani Petkim Yarımadası’nın Avrupa’nın en önemli petrokimya üretim merkezi haline gelmesiydi. Dünyanın dev oyuncuları bu bölgede yatırıma teşvik edilecek.
47. kuruluş yıldönümünde konuşan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Müsteşarı Metin Kilci yeşil ışık yaktı. Petkim de açıkladı.
Bu dev proje kapsamında yarımadaya, rafineri ile birlikte toplam 17 milyar dolarlık yatırım yapılacak.
Dünyanın vazgeçilemez ve son teknolojisi bu yolla İzmir’e geliyor. Üstelik de kent için ortaya atılan birçok afaki projenin dışında, planları yapılmış, adım adım ilerleyen milyarlarca dolarlık yatırım İzmir’in sınırlarından içeri giriyor.
Petkim, İzmir’in başına konmuş talih kuşudur derken, abartmadığıma eminim..
Güneşe dönük yüze gölge vurmaz
Biz yapmadık ki, çoğu zaman onlar anlattı.
Birkaç kez İzmir’e gelip gidenler, daha çok da çocukluğunu ,gençliğini emanet edip başka kentlere, hayatlara uçanlar.
İzmir’i hiç unutamadılar, üstelik bu kente özlemlerini, kavuşmayı bekleyen sevgili gibi anlattılar.
‘Toprağı yeşil, imbatı serin,domatı kırmızı Deniz’i mavi yetmedi’ daha da anlattılar insanı demokrat, duruşu ozgur, dürüstlüğü payeli, dikleşmeyen ama dik durmayı bilen insanlarını da özlüyoruz.” dediler.
Böyle yazdılar.
En çok da Yılmaz Özdil suçlu. O çok güzel yazılar yazdı. Kıvrak kalemini hep Ege’nin, İzmir’in üzerinde gezdirdi.
Hala da İzmir dik dürüyor Ne pahasına olduğunu sormaya da gerek yok.
Mesala 397 yıl pahasına...
Türkiye’nin en büyük çetesi İzmir’de ortaya çıkarıldı. Bakanlarından iktidar partisi vekillerine kim tanıyorsa, dürüstlüğüne kefilim dedikleri Başkan Kocaoğlu çete reisi oldu.
* * *
Elbetteki yargılama olsun. Ufak bir iddia dahi yargılansın, sorgulansın.
Ama hangi gerekçeyle “çete suçu istinat ediliyor” o belgeler açıklansın.
İddialarda usulsüzlüğün dışında çeteye yönelik belge yok, şiddet yok, zor kullanma yok.
Ama 130 kişi... Belediyede neredeyse kim yetkiliyse hepsi çete üyesi.
Davalar dün başladı. Yaşananlar da acının üzerine sürülmüş komediye dönüştü ilk günden. 200 kişilik salonda nefes alacak yer yok.
* * *
Demokratikleşmenin bedeli hep ağır oldu bu ülkede. kimileri de demokrat olmanın, Cumhuriyet mitingileri yapmanın bedelini hala ödüyor.
Geçtimiz günlerde yurtdışından bir tanıdık geldi ve kırık türkçesiyle sordu: “İzmir’e ne
oluyor böyle, çok para yemişler, belediye başkanı çok ağır cezalar almış” diye.
Ah Yılmaz öyle güzel anlattın defalarca ve öyle guzel dik durdu ki bu şehir yıllarca...
Şimdi boynunu eğik göstermek için herşey yapılıyor.
Tesellimiz şu ki; ‘Güneşe yüzünü dönen insanların kenti burası” O nedenle alınlara gölge vurulmuyor.