18 Kasım 2011 tarihinde Sağlık Bakanlığı yine bir gecede, yeni bir uygulamaya imza attı. İlaçların yüzde 80’ine yakın bölümünde uyguladığı indirim oranını yüzde 32.5’tan 41’e çıkarttı.
Uzun süredir fiyatlarda yaşanan karmaşa böylece tavana vurdu. İlaçların üzerinde yazan fiyatlarla, Bakanlığın indirim oranıyla düşürdüğü alım fiyatları arasındaki fark, şimdilerde eczanelerde fırtına koparıyor.
Son yıllarda Bakanlığın uygulamalarıyla beli bükülen eczacılar zor durumda. Aradaki farkı ödemek zorunda kalan, aradığı ilacı bulamayan ya da yaşadığı sıkıntının bedelini, kendisinden ek fark talep eden eczacıdan çıkaran vatandaş da eczacılar kadar zorda ve çaresiz.
Yaşanan kaos gittikçe artıyor. Bakanlık şikayetler artınca çareyi ilaçta yüzde 8’lik indirimde buldu. Ancak bu indirim, ilaç firmalarını ve dolayısıyla fiyatları etkilemeyecek. Eczacılara göre ise tamamen gündem değişikliği, göstermelik bir girişim...
Eczacı dostlarımın artan eleştirilerinin yanı sıra vatandaşların illettiği sıkıntılara neredeyse her gün tanık olmaya başladık.
Bu kez kimsenin olayı ‘eczacılar kar’larından olmak istemiyor’ diyerek hafife almaya da hakkı yok.
“Ya utanıyor, ya batıyoruz”
İzmir Eczacılar Odası Başkanı Tuncay Sayılkan’ın da eleştirileri çok net. Sayılkan “ya utanıyor” ya batıyoruz” diyor.
Vatandaşa depolarındaki ilacı vermemek büyük bir vicdani yük ki, buna bir sağlıkçının dayanması mümkün değil ama eczaci ilacı verirse aradaki farkı kendi cebinden ödemeye katlanmak zorunda. Sayılkan, 18 Kasım’da itibaren çoğu eczacının bu şekilde davrandığını ama kimsenin dayanacak gücü kalmadığını söylüyor.
İzmir’de bin 800 eczane var ve eczacılara göre bu gidişata iki ay içinde en az 800 eczane dayanamaz, kepenk kapatır.
Önceki gün eczacı arkadaşımın yanında çalışan kalfası yemin ederek anlattı, “Zararına yaptığımız satış bir ayda 7-8 bin lirayı bulmuştur.”
Sağlık Bakanlığı’nın bazı uygulamaları, uzun araştırmalar sonucu, detayları düşünerek hazırladığına inanmak çok zor.
İlaç konusunda vatandaşla, eczacıları bu kadar karşı karşıya bırakmak nasıl bir politikadır anlamak mümkün değil.
Açıkçası son yıllarda Bakanlığın bazı uygulamalarını haklı gördüğüm de oldu. Geçmişte vatandaşın yaşadığı sağlık işkencesini değiştirecek büyük dönüşümde kısmi hataları da affedenlerdendim.
Ama bu kez açıkça soruyorum;
İlaç şirketlerini dize getirmek için halkın sağlığını riske atmaktan, eczacının kazancı ile oynamaktan başka yol bulamadınız mı ?..
Tek şey akla geliyor; Bakanlık çok sayıda eczaneden bu yolla kurtulmak istiyor. Belki de devamında yeni, farklı sermayelere açık bir “eczaneler zinciri” oluşturulacak, kimbilir...
Uygulamalar bu kadar akıldışı olunca, senaryolar da insana ‘sahici’ geliyor.