‘Yaz günleri çok sıcak, güneş ve deniz, daha başka İzmir’de ne olmasını bekliyorsun’ diye sorabilirsiniz ve haklısınız...
Bu kentin batısındaki bir gazeteci olarak daha ne arıyorum!
Üstelik gündeminin önemli bir kısmı yanıbaşımızda akıp gidiyor.
Nurgül Yeşilçay’ın Alaçatı aşkları, Saba Tümer, Fahrettin Aslan’ın playboy oğlu Mehmet Aslan’a aşık mı, hangi futbolcu hangi şarkıcıyla... Gitsem beach clublara gündem kaynıyor.
Ama insanoğlu nankör işte, yetmiyor.
Ülkenin bir tarafı demokratik özerklik ilan etmiş ‘Vergi vermeyeceğim’ diyor, Ordu kademelerinde komuta kademesi boşalmış Ankara karışık. İstanbul’da gözler zıplama eğilimi gösteren parite dengelerinde.
Dönüyorum kentime, bölgeme- ülke gündemine damga vuran konular konuşulmuyor bile.. Biz de güneş ve deniz,
Haksızlık da etmeyelim, bir de takılmış plak gibi takıldığımız konularımız var.
* * *
Dön dolaş benzer noktada, benzer konuların arasındasın.. İnciraltı, körfez temizliği ve Alsancak Limanı...
Ki İnciraltı’nı EXPO alanı diye dünyaya ilan ettik, ama maalesef Bakan Ertuğrul Günay da dahil bölgenin geleceğini, yeni plana dava açılıp açılamayacağını kimse kestiremiyor.
Elbette diğer saydığım konular da çok önemli ancak bunların dışındaki konuları da İzmir’de masaya yatırmanın zamanı gelmedi mi? Hangi uluslararası sempozyumlar, kongreleri düzenleyeceğimizi de konuşmalıyız. Örneğin, İzmir’de kentsel dönüşüm hangi bölgelerde olmalı, kapsamlı bir sempozyumla tartışılmalı.
Ya da kent için en net proje EXPO’ya dair çalışmalar başlamalı. Kentin bir çok kurumu, üniversiteleri var, hangi kurumlara adaylık sürecinde hangi görevler düşecek?
Hala çöpten elektrik üretemiyoruz, nasıl ve ne zaman yapılacak ?
Sıralarsak yapılacak çok şey var.
Belki de benim ki, ‘İzmir’de yalnızca iki Bakanımızın ağzından çıkanlarla değil; odaları kurumları, belediyeleri ile de gündem oluşturabilir miyiz’in bir gayreti...
Gerçi geçtiğimizde de karşımıza şimdilik, ya CHP’li belediye başkanların birbirine düşmesi ya da cılız organizasyonlar çıkıyor. Ya da benim gibilere rahat batıyor...
Deniz, kum güneş, haydi eller havaya!..
Başkan Talat Zurnacı’ya zor veda
Basın danışmanı arkadaşım Şirin Yörük, yaklaşık 6-7 yıl önce beni Salihli Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Talat Zurnacı’yla tanıştırdı. İlk dikkatimi çeken enerjisi olmuştu, Salihli’den büyük bir kent gibi söz ediyor, birçok hedef sıralıyordu.
Daha sonra aldığı nükleer eğitimi ve TOBB Avrupa Birliği Komisyon Sözcülüğü görevleri nedeniyle fikir telakkisinde bulunmak için zaman zaman konuştuk Zurnacı’yla. En son hastalığa yakalanmasının ardından 8 Mart Kadınlar Günü’nde, Oda olarak düzenledikleri panelde konuşmacıydım.
‘Sanki gelişmiş bir kentten söz eder gibi söz ediyor’ dediğim Salihli’ye çok şey kattığını, nasıl geliştirdiğini gözlerimle gördüm. Doğduğu topraklara coşkuyla bağlı ender insanlardan biriydi.
O eski enerjisi duruyor ama vücudu bu enerjiye ayak uyduramayacağının sinyallerini veriyordu.
Bir kez daha Salihli’deki Attalos at çiftliğine davet etti beni.
“Tamam Başkan bu kez geleceğim” dedim. Bana kısmet olmadı ama Şirin anlattı, at çiftliğinde her hafta yetiştirme yurdunda kalan çocuklar ile engelli çocukları ağırlıyormuş Zurnacı.
İzmir’in birçok ilçesinde isimlerini bile bilmediğimiz başkanlarımız varken, Talat Zurnacı çabalarıyla Salihli’yi, Ege’nin gurur duyduğumuz ilçelerinden biri yaptı.
O çok bağlı olduğu toprağında, şimdi huzur içinde uyumasını diliyorum.