Son zamanlarda İsrail Türkiye ilişkileri bu kadar gerginleşmeseydi, bugün İzmir Enternasyonal Fuarı’nda, İsrail Büyükelçisi’nin katılımıyla bir resepsiyon olacaktı.
Önceden hazırlıkları yapılan bu resepsiyon için kentin önde gelen yöneticileri çağrılacaktı çünkü bu resepsiyon aynı zamanda İzmir’in tanınan işadamı Jack Eskinazi’nin de İzmir Fahri Konsolosluğu’na atanmasının bir nevi merasimi olacaktı.
Aslında Eskinazi’nin bu konsolosluğa atanması yeni değil. Yaklaşık 1,5 yıl önce yine İsrail Büyükelçisi’nin katılımıyla Eskinazi’nin fahri konsolosluğunu açıklamak için kokteyl organize edilecekti. Derken 31 Mayıs’ta Gazze filosu saldırısıyla Mavi Marmara katliamı olunca vazgeçildi, organizasyonu biraz zamana bıraktılar ama zaman ilişkileri daha da gerdi.
Eskinazi “Bendeki de şans işte” diyor...
* * *
Sorun keşke Eskinazi’nin konsolosluğunun resmi olarak bir türlü açıklanamaması olsa... İsrail-Türkiye ilişkilerinin gerginleşmesi, Türkiye’nin İsrail’e uyguladığı son yaptırımlar özellikle, işdünyasında önemli bir yeri bulunan Musevi işadamlarını bugünlerde oldukça düşündürüyor.
Siyasi anlamda sinirler gergin bugün için gerginliğin ticari ilişkilere yansıyan bir yanı yok. Başta Başbakan Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere gerginliğin ticari ilişkilere yansımaması için uğraşıyorlar.
Gelinen aşamada Türkiye’nin İsrail ile 3,7 milyar dolarlık dış ticareti var. İsrail, Türkiye’nin dış ticaret fazlası verdiği iki ülkeden biri. Ege’deki rakamlar da bu gerginliğin ticarete henüz yansımadığını gösteriyor.
* * *
Ege’den 551 firma İsrail ile ticaret yapıyor. 2010 Ocak-Ağustos döneminde 106 milyon 159 bin dolar olan ihracat, bu yılın aynı döneminde 202 milyon 37 bin dolara yükseldi.
Demek ki Mavi Marmara ticari ilişkileri etkilemediği gibi, Ege’den en yüksek artış geçen yıl gerçekleşmiş.
* * *
Türkiye’nin İsrail’e ihracatının yaklaşık dörtte birini Ege yapıyor. Egeli kuruluşlar İsrail’e en çok maden ürünleri, çimento, su ürünleri, hububat, bakliyat ile meyve ve sebze ihraç ediyor. Bu ihracatın önemli kısmını İzmir’de yaşayan işdünyasında iyi tanınan köklü musevi aileler gerçekleştiriyor.
İsrail’e ambargonun silahla sınırlı kalması, geçmişte bazı ülkelere karşı yaşandığı gibi “O ülkenin ürünlerini kullanmayalım” türünden anlamsız ambargo çığırtkanlarının oluşmaması şu an için tesellileri.
Ancak ürküntülerini dışa vurmak istemeseler de sözlerinden tedirginlik yaşadıklarını anlamak zor değil.
Ticaretin yüksek volümlü olması, her iki ülkenin de temel ihtiyaçları düzeyinde seyretmesi güven verse de asıl dertleri Türkiye’nin İsrail ilişkileri ile Türkiye’deki Musevi cemaatinin birbirine karıştırılması.
Türkiye’ye karşı vatan sevgilerini her fırsatta gösteren Musevi ailelerin öncelikli tedirginliği bu...
Söylemiyorlar ama İsrail bir an önce özür dilese, önce onlar rahat edecekler.
Konak Pier Marina’yı ancak Bakan çözerdi
Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım önceki gün Konak Pier’i gezerek buradaki marina sorununu mutlaka çözeceklerini söyledi. Uzun zamandan bu yana konuyu takip eden bir gazeteci olarak ben de başından beri bunu söylüyordum. Bu sorunu ancak Hükümet çözer. Konak Pier üzerinde hak iddia eden ve birbirlerini ayaklarından vurduracak kadar kavgalı olan iki şirket bakalım Bakan’a karşı seslerini nasıl çıkaracak?