Yazar Elif Şafak’ın kitabıyla hayatıma ilk kez girdi “Araf” kelimesi. Sonra da pek ayrılamaz oldum. Araf yani eşik, yani bir adım atsanız ya da bir adım ötesine geçilse herşeyin değişeceği yer.
Belki de o kadar alıştım ki, şimdi hangi açıdan baksam kendimizi “Araf”ta görüyorum. Ekonomide, iç siyasette, dış politikada bu böyle...
İşin kötüsü bu eşik, gelecek adına umuttan öte belirsizlik taşıyor. Kürt sorununu çözeceğiz derken, neredeyse her gün içimizi dağlayan şehit cenazeleri, karmaşık hale gelen doğu politikası ve dış politika sanırım bu duyguyu kabarttı.
Ekonomide ise küresel durgunluk baskılarının arttığı bir döneme girdik.
Türk ekonomisi, trilyonlarca doların dünyada serseri mayın gibi dolaştığı son yıllarda çarkları sıcak parayla döndürüyordu. Bu döngü, alınan bazı doğru kararlarla yavaşça kırılmaya başlamıştı ki; küresel kriz başını gösterdi ve bu kriz derinleşme eğiliminde. Yaşananlar, dış talepte büyük bir daralmaya işaret ederken, “Alternatif pazarlarlar bulalım, sıkıntıdan kurtulalım” ezberiyle hareket etmek artık yetmiyor. Dış pazar daraldıkça dünya ekonomisi en ucuza doğru kayıyor ve Türkiye aldığı önlemlere rağmen ithalat çığ gibi büyüyor.İhracat yüzde binlerde artarken ithalat yüzde 20‘lerde artış gösterdi.
* * *
Bu noktada Egeli sanayici de yaşadığı tablodan memnun değil. Kendi fabrikaları çalışıyor ve para kazanıyor da olsa ‘İthalata yoğun kayış’ düşündürüyor. Bir dönem “Şimdi iktidarı karşımıza almayalım” diyerek ılımlı açıklamalar yapan Egeli sanayiciler, “Taşın altında hepimiz kalıyoruz” endişesine kapıldı. EBSO Başkanı Ender Yorgancılar, cesur ve dikkat çekici açıklamalar yapıyor.
Şiddetle ara malı ithalatının azaltılması bu ithalatın teşviklerle desteklenerek yerli üretim modellerine dönüştürülmesi gerekiyor.
Bugünlerde İzmir’e büyük önem veren Hükümet üyeleri Egeli sanayiciden gelen seslere de kulak vermeli.
Çılgın projeler, 2023 hedefleri derken ayağımızın “Araf”ta olduğunu iyi görmek gerekiyor.
Uçan yolu uçurmakta haklı
İzmir’de kent içi ulaşımı rahatlatacak önümüzde iki yeni proje vardı; birisi Büyükşehir Belediyesi’nin uçan yol projesi diğeri Ulaştırma Bakanlığı’nın gerçekleştireceği Konak Tüneli.
İkisi birden başlıyor derken, Başkan Aziz Kocaoğlu’ndan haber geldi: “Uçan Yolu da Bakanlık yapsın”
Önce, kızgınlık diye düşündük, ne de olsa tünelden Başkanın geç haberi olmuş, tünele bağlantı sağlamak için “Uçan Yol”projesinde değişiklikler yapmak zorunda kalmıştı. Kocağolu, gazetemizi ziyaret ettiğinde “Başkan duygusal hareket etmediniz mi” diye sorduk.
Eliyle para işareti yaparak doğruladı; “Evet duygusalım...”
Başkanın anlatmaya çalıştığı denklem kısaca şu oldu; Tünel yonca kavşakla birlikte Karayolları’na 130 milyon TL‘ye mal olacak. Onun devamı şeklinde görülecek ve onun kadar kamuoyunda etki yaratmayacak uçan yol için Büyükşehir Belediyesi etrafındaki kamulaştırmalarla birlikte 200 milyon harcayacak. Bu arada yolu, tünele bağlarken Karayolları ile yaşanacak birçok sorun da cabası...
Ulaştırma Bakanı, Yıldırım, Kocaoğlu’nun bu teklifine henüz yanıt vermedi.
Kabul ederse elde 200 milyon kalacak.
Benden bir öneri;
Başkan bu rakamı, sorun yaşadığı ilçe belediyelerine paylaştırsın o zaman “En büyük Başkan, bizim Başkan” olur ve asıl o zaman ortada ne mangalcı kalır, ne balıkçı..