Dilek Gappi

Dilek Gappi

dilek.gappi@dogangazetecilik.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Hazırlıklarımız bir gün önceden tamamdı. Bizlere işdünyasının ünlü isimlerinin de katıldığı Uluslarası Balıkçılık Turnuvası’nın kuralları anlatıldı. Murat Eğriboz’un başında olduğu organizasyon ekibi kuralları bu yıl daha sıkı tutmuştu, kuralları tek tek açıkladılar; Beş kilonun altında tuttuğunuz balıkları denize atın, sekiz kilo üzerindeki balıklar dikkate alınacaktır. En büyük ve en çok balık tutan olmak üzere iki büyük kategoride yarışacaksınız vs. vs. Açıkçası kaptanımız hariç bizler çok da can kulağıyla dinlemedik.
İçinde yer aldığım ekip işin daha çok keyfinde olan ekipti.
İstemi- John Gürel’in Lady J teknesindeki ekiptendim ve bizim teknemiz böyle bir yarışma için pek favori de değildi, büyük kalıyordu.
Zaten John Hanım aklı İngiltere’den gelen kızında olduğu için ayrılmaya karar verdi, daha yarışın başında fire vermiştik. Biz böyleydik ama geri kalan 63 teknenin çoğu hırslı balıkçılarla doluydu. Özellikle İstanbul’dan yarışa katılanların gözlerinden hırs fışkırıyordu. Her teknenin dört olta atma zorunluluğu varken, onların teknelerinin dört yanı oltalarla doluydu.
Herhalde kurallara uymuşlardır!
Sabah saat 6.30’da çıpalar çekilmeye başlandı. ‘Yavaş tekne’ olarak adlandırılan biz yedi tekneye önceden yol verdiler. Hakem gözetiminde önden 6 mil açığa kadar ilerledik. Telsizde bağlama yerlerini hala terk etmeyenler uyandırılıyordu, demek ki bizden iddasızlar da vardı.
Kara sularında avlanmak yasaktı, 920 metre derinliğin olduğu sulara kadar ilerledik. İddiasız bir ekip olarak gün rahat başlamış, okumak üzere kitaplar açılmıştı ki, oltanın birinden gelen misinanın sürtme sesiyle bambaşka bir ruh haline büründük. Herkes birden bağırıyor, serinkanlı kaptanımız arada bir kalama verererek balığın kaçmasını önlüyordu. Oltayı aramızdaki en tecrübeli isim Arif Yılmazçelik aldı ve büyük bir telaşla balığı çektik.
20 kilodan başlayan tahminler balığı tekneye aldıktan sonra beş kiloya kadar düştü. Gelen küçük bir albacordu. (Albacor orkinosun küçüğüne deniyor yani bu küçüğün de küçüğü bir orkinostu) Beş kilodan az olanları denize atmamız gerekiyordu ve ekip olarak balığın altı kilo olduğuna karar verdik.
* * *
Bu arada telsizden anons sesleri çoğalmaya başladı. ‘Albacor’ tuttuk, kordinatımız şu’ diyen sesler arttıkça kitaplar kapandı, kimimiz oltaların başında kimimiz mazmoz hazırlarken tekneyi bir telaş hali sardı. O sessiz hırsı olmayan ekibin yerine, en büyük balığı tutmak için çırpınan bir ekip gelmişti. Yaklaşık bir saat sonra yine teknede bir panik, bir gürültü. Bu kez galiba başarmıştık. Gelen balık öncekinden çok daha büyük olmalıydı. İddialı bir balık yakalamayı nihayet başardık gerçi bu kez de benim gibi olta balıkçılığına alışkın biri için bu balık fazla büyüktü. Onu yakalamak güzel olduğu kadar da kanlıydı. Yakalarken içim acıdı ama insanoğlu böyle bir şey, on dakika sonra aynı sularda daha büyük balık peşindeydik.
Saat 15.00’e kadar dev tekne motoru hiç stop ettirmeden süratli sayılabilecek hızda balıkçıların ‘sırti’ dedikleri yönteml alanı taradı.
Daha sonra kısmetimize bir Marlin balığı düştü.
İstemi Gürel’in her zamanki dakikliği ile bize verilen saatten önce dönüş yoluna geçerken, günün en iddialı balığını tutmuşuzdur gururu içinde kıyıya balıkların tartılacağı podyuma doğru ilerledik. Gördük ki diğer katılımcıların yüzünde de aşağı yukarı bize benzer bir gurur vardı. Aniden en son gelen teknenin haşmetiyle irkildik. Yarışmaya katılan tanınmış işadamlarından Cem Boyner ve Mustafa Taviloğlu’nun teknesi en son ve pek havalı şekilde kıyıya yaklaştı. İki işadamı ekibiyle birlikte önce küçük balıkları çıkardılar sonra herhalde 25 kilo civarında olan büyük balığı gösterdiler veeee biz de günün tüm hırsı bitti. Eibimiz anında “zaten bu bir yarış değil, keyifti” pozlarına döndü.
Gerçekten de öyle oldu ve Alaçatı’da iki gün boyunca keyifli bir hava esti. Alaçatı yazı uğurlarken, bu kez bir başka vesileyle dopdolu günler yaşandı.
Elbette herkesin maddi imkanları bu sporu yapmaya uygun değil ancak Alaçatı spor turizminde farklı alanlara doğru da ilerliyor. Rüzgar sörfünden, golfe, yelkene birçok uluslararası organizasyonu daha beldeye getirme hazırlıkları sürüyor.
Yarışma iki günlüktü ve ertesi gün de devam etti, ancak benden bu kadardı ve gerçek kazananın ‘Alaçatı’ olduğunu bildiğim için yarışmanın birincileri kim diye merak edenlerden değildim...