Dilek Gappi

Dilek Gappi

dilek.gappi@dogangazetecilik.com.tr

Tüm Yazıları

İnciraltı’nın planlanması için ‘Özel Yasa’ çıkarılmasına ramak kaldı. EXPO heyeti bu konuda Ankara’nın tam desteğini almış görünüyor.
Kangren haline gelen bir konu da bu sayede, çözüme yaklaşıyor.
Gerek Bakan Ertuğrul Günay, gerek Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, bu alanda çözüme hiçbir zaman bu kadar yaklaşamayacaklarını bildikleri için ısrarlı. Kanun, EXPO’ya yönelik çıkartılacak gibi görünse de, İnciraltı’nın tümünün planlaması, bu yasayla bir zırha bürünmüş olacak.
* * *
Aziz Başkanın verdiği bilgiye göre EXPO için maksimum 150 hektar ayrılacak. Ancak planla 469 hektarlık alana formül getiriliyor. Bakan Günay ise doğru bir planlama yaptıkları konusunda ısrarlı. Bakan, “Hem arazi sahiplerini hem yeşil dokuyu koruduk” diyor. Buna örnek olarak da 0,80 emsal verdiklerini ve ağaç boyunu geçmeyecek şekilde, yapılaşmayı dört katla sınırladıklarını öne sürüyor.
Planlamada, alanın önemli kısmı kentsel park ve turizm tesis alanıolarak ayrılmış durumda. Bir bölüm ise konut, avm olacak “tercihli kullanım”a bırakıldı.
Biz sonuca gelelim. Bakan da, Başkan da bu özel yasayı bölgeye düzen getirmenin tek yolu olarak görünüyor. Olacak mı gerçekten?
Konu çok çetrefilli.
Arsa sahipleri ise emsal değeri beğenmedi. Alanda herkesi memnun etmek gerçekten zor. Meslek Odaları da, özellikle 337 hektarlık bölümün yüzde 72’sinin yapılaşmaya açılacağını öne sürüyor.

Kendi fikrimi söyleyim...
Tercihli alanlarda konuta izin vermemek ve yeşilin arasında kaybolmuş turizm tesisleri yaratmak koşuluyla; evet...
Kent merkezine turisti taşıyacak, termal avantajı da değerlendirecek bir yol yaratmak, bu planlama ile mümkün. Elbette konu yine tartışmaya açık ama şurası asıl gerçek;
Özel yasa ile atılan taş hedefi vurduğunda, belli ki gökyüzünden birden çok kuş düşecek...

Haberin Devamı

Nehri tersinden akıtmak

Ben yaklaşık dokuz yılına tanık oldum. Onun öncesinde Çetin Gürel’in, muhabirlikten başlayarak Yeni Asır Gazetesi’nin genel müdürlüğüne oradan Sabah Gazetesi’nin kuruluşuna giden eşsiz deneyimi vardı. Çetin Gürel’le biz, başka bir serüvende, onun kurduğu Türkiye’nin ilk haftalık ekonomi gazetesi Gözlem’de bir araya geldik.
Bir avuç insanla muhteşem bir mücadeleydi.
Haftalık bir gazeteyi ayakta tutabilmek için, o yıllarda altmış yaşına yaklaşan kır saçlı Gürel’le Türkiye’nin dört yanına ulaşmaya çalıştık. Adana, Ankara, Konya ve sık sık İstanbul.
Yorulduğumuzda birkaç şey soluk verirdi. Örneğin Gözlem, İstanbul’un; Ankara’nın ve tabii ülkenin önde gelen kanaat önderlerinin iyi tanıdığı, beğenerek okuduğu gazete olmuştu. Boyumuza, posumuza bakmadan gazeteciliğin atar damarı olan muhalefette, yanlışlıkları işaretlemekte de iyiydik. Ekonomi kulvarında öyle yazılar çıkardı ve hala çıkıyor ki, cesaret, yürek, ciddi bir birikim ister. Yorgunluğumuzun üstünü bir de yayın kurulu örterdi. Başta sevgili büyüğüm, kalemi kadar doğru bildiğini her yerde sakınmadan söyleyen, kıvırmayan, kıvrılmayan yazar Öcal Uluç ve birbirinden değerli Yayın Kurulu ardımızdaki moraldi.
Bize sık sık, “Holdinglerin, iktidarın gücüne yaslanmadan İzmir’den ulusal bir gazete çıkartmak mı, Siz nehri tersine akıtıyorsunuz” derlerdi.
Ama çoğu zaman öyle güzel yollar bulundu ki başarıyla aktı bu nehir, bazen yollarda taşlar birikti, bazen o taşları ayıklarken yöntemler birbirini tutmadı. Sonra zaman geçti. Ben başka nehirlere geçtim. Önceki gün Gözlem Gazetesi önemli bir organizasyona imza attı. ‘Yükselen Portreler Ödül töreni’ görkemliydi. Doğrusu, Gözlem’de çok anı, değer biriktirmiş ve bugünlere kolay ulaşılmadığını bilen biri olarak; Çetin Gürel’in azmiyle Gözlem’in, fikir hürriyetinin sembollerinden olmaya devam etmesi mutluluk veriyor.