Geçen hafta bir fırsat bulduk ve oğlumla bir sömestr kaçamağı için kendimizi kar kış dinlemeden yollara attık.
İşte bu tatile çıkmadan bir gün öncesi ve son saatlerdi...
Gazete sayfalarını hazırlarken önümüze bir haber düştü. Kaçak mazot satan şebekeye düzenlenen operasyon sonrası suçlular Adliye’ye götürülüyordu. Şebeke üyeleri, solvent ve makina yağlarını da mazot diye satmakla suçlanıyorlardı.
“Sanki yasak, yollar zaten ucuz mazotla dolu” diye düşündüm.
Ertesi gün yolda giderken gördüm ki, eksik düşünmüşüm, meğer artık sınır tanımaz hale gelmişiz.
Özellikle Akhisar, Susurluk arasında ucuz mazot almayanı dövüyorlar !
Her üç kilometrede bir levhalar var. Adamın biri de şehirlerarası falan dinlemiyor, can hıraş kendini yola atarak, ara sokaklara yöneltiyor.
Gün oluyor, devran deniyor ve ‘olamaz’ dedikleriniz önünüze geliyor. İzmir Ticaret Odası’nda Başkan Ekrem Demirtaş, kendi yönetimindeki üç ismi disipline verdi.
Bu üç isim ki; öyle böyle değil, zamanında üç arkadaş, üç sırdaştılar.
Necmi Çalışkan.
Düne kadar Demirtaş’ın bir numaralı adamı, zararlarla biten İzair macerasında risklere birlikte göğüs gerdiği isim. Son yıllarda ‘sayman üyeliği ile’ kasanın denetimini emanet ettiği kişiydi Çalışkan.
Hüseyin Payzın
Bugüne kadar Demirtaş’ın itirazsız yanındaki adamdı. Payzın, Demirtaş’ın özellikle yurtdışı gezilerinde de yanından ayrılmayan isim oldu.
Erkan Güldoğan
Önceki akşam İzmir işdünyası etkili bir organizasyonda buluştu. Capital ve Ekonomist dergileri öncülüğünde, Vodafone Türkiye ana sponsorluğunda düzenlenen gecede “İzmir’e Yön Verenler” ödülleri verildi. İki ayrı kategoriyle, 10 kişi ödül alırken ayrıca 30 iş insanı sertifika ile ödüllendirildi. Başarılı bir geceydi.
Bugün İzmir işdünyasını öncelikle temsil eden kim varsa ödül törenindeydi.
Önceleri sayı kalabalık olunca herkes sertifika alıyor gibi geldi. İzmir’in belli bir büyüklüğe ulaşmış şirketlerinin patronlarının büyük bölümü oradaydı. Doğrusu dışarıda kalan birkaç isim sayabildim. Ve şunu düşündüm...
Bu iyi; çünkü işdünyasının zirvesindeki birliği simgeliyor. Kentin önderleri sık sık bir araya geliyor. Aynı isimleri kentle ilgili birçok konuda birarada görmek mümkün.
AMA bir eksiği de gösteriyor...
İzmir iş ve sanayi dünyası geçmişten bu yana aynı isimlerle sınırlı kalıyor.
Eskiden kurulu büyük şirketlere yeni büyük güçler eklenemiyor.
Her mantıklı iş, istenilen sonuca ulaşamıyor.
Aliağa Organize Sanayi Bölgesi (ALOSBİ), bana göre bunun iyi örneğidir. Doğru bir yaklaşımla, doğru zamanda kuruldu.
10 milyon metrekarelik arazide, altyapıya milyonlarca lira harcandı.
Gezdiğim, gördüğüm için tanıklık ederim; Türkiye’de örnek bir altyapı galeri sistemi oluşturuldu.
Başlarda herşey iyi gitti.
Üst üste birkaç yatırım gelince, ‘yönetim’ de coştu. Yunanlı, Fransız yatırımcılar geldi, eller ovuşturuldu, helikopterlerle siyasiler ağırlandı!..
Ardından koca arazi, bıçak sırtı sessizliğe büründü.
Son zamanlarda İzmir’de yatırım anlamında güzel gelişmeler oluyor. Kamu yatırımları hareketlendi, uluslararası büyük yatırımcılar da kente gelmeye başladı.
Üst üste yazılarımızda özellikle yeni yatırımları ilk kez duyurmaya çalıştık.
Büyük kuruluşlarla güzel gelişmeler yaşanıyor. Ya KOBİ’ler ?
Onlar üretimlerini ayakta tutması dahi günümüzde kolay değil.
Ayrıca belli bir aşamanın ötesine geçirmeleri deveyi hendekten atlatmaları gibi.
Tam bu noktada satır aralarında rastladığım, KOSGEB’in yeni büyüme modeli dikkat çekici geldi. “İş birliği, güç birliği” adı altında güçlerini birleştirecek 5 KOBİ’ye, hibe ve sıfır faizli kredi desteği veriliyor. Bu uygulama yeni başladı.Ege Bölgesi’nde ise ilk örnek gerçekleşti. 5 KOBİ biraraya geldi ve KOSGEB Kuzey Ege Bölge Müdürlüğü’nden aldıkları destekle, Kemalpaşa’da, Ege Birlik Lazer Kesim tesisini kurdular.
Bin 200 metrekare üzerine kurulan tesiste, son teknoloji ile üretilen lazer kesim makinalarıyla üretim yapıyorlar.
Ben ki, olayları analiz etmeyi, soğukkanlılıkla ele almayı severim.
Ama bazen yaşananları size sunulduğu haliyle kabul etmekte zorlanıyorsunuz. Önümüze dün düşen haber gibi...
İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik iddianame belli oldu ve İzmir 8’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nce kabul edilen iddianemede, 1 numaralı sanık olarak yer verilen Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu hakkında 34 ayrı suçtan toplam 397 yıl hapis cezası istendi.
İki numaralı sanık tutuklu Genel Sekreter olarak devam ediyor. Liste tam 130 sanığı kapsıyor.
Büyükşehir Belediyesi’nde çete üyesi olmayan neredeyse yok...
Suç işlemek amacıyla örgüt kurmak ve yönetmek, suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olmak, örgüte bilerek isteyerek yardım etme, örgütün faaliyeti kapsamında çok sayıda ihaleye fesat karıştırma, ihalelerde baskı cebir tehdit uygulama, fesat karıştırma, haksız menfaat temin etme, belgelerde sahteciliğe kadar ağır ithamlar var...
Ama asıl soru şu; bizler yalnızca önümüze sunulanı görecek kadar aciz miyiz ?
Önce hafızamı yokladım...
İzmir’in EXPO 2015 adaylığı sürecinde ilk toplantı nerede yapılmıştı? Kentin önde gelenleri ile yine böyle bir otelde, özel bir ortamda biraraya gelmiş miydik diye düşündüm ama bulamadım.
Büyük ihtimalle gelmemiştik ve yine büyük ihtimalle o süreç, el yordamıyla kimsenin tam da ne olduğunu bilmeden içine daldığı bu süreçti. Bu kez herşey çok farklı.
EXPO 2020 için Yürütme Kurulu ilk çalışmalarını tamamladı ve logo tanıtımıyla karşımıza çıktı. İzmir Kalkınma Ajansı ekibi, kenti tanımanın, stratejik bir güce kavuşmanın etkisiyle kendine güvenli bir ekip olarak bizi karşıladı. Yürütme Komitesi de farklı. Başkan Mahmut Özgener, geçen sefer kurumların arasında ezilen bir koordinatör gibi durmuyor, sürecin sürükleyicisi olacak şekilde görünüyor. Madem geçen seferki EXPO adaylığı ile şimdiki farklılıkları söylüyoruz.
Büyük bir farkı daha söyleyelim.
İzmir Valisi Cahit Kıraç.
Geçmiş adaylık süresi boyunca, çalışmaları ucundan tutarken bile çekinen bir Vali şimdi yok.
Cumhuriyet Bulvarı’nda mimarisiyle dikkat çeken Tekel’in başmüdürlük binasının açık artırmayla satışa çıktığı gün; İzmirli işadamları Mövenpick Otel’in sahibi Nail Özkardeş ve Kordon Otel’in sahibi Timur Gönülşen’in de aralarında olduğu 12 taliplinin ismi geçiyordu.
Açıkçası 4 milyon 200 bin TL’den başlayan ihaleyi bu iki isimden biri alır diye düşündüm hatta, yazı işlerindeki arkadaşlarımdan fotoğrafları hazırlamalarını istedim.
Akşamüstü kim alırsa haberi onun fotoğrafıyla sayfaya koyacağız.
Gelen haberi, fotoğrafsız verdik. Özcan Terhan adlı işadamı özellikle ihalenin son etabında Nail Özkardeş ile sıkı bir rekabet sonucu, 20 milyon 5 bin TL’ye binanın yeni sahibiydi. Alıcı sürpriz, fiyat tahminlerin üzerindeydi....
Sonradan Terhan’ın, muhafazakar işadamlarının örgütlendiği İZİAD’ın eski başkanı olduğunu anımsadım. Demir çelik sektöründe faaliyet gösteren Terhan’ın turizme duyduğu ilginin nedenini merak edince, kırmadı, kendisiyle birkaç gün sonra biraraya geldik.
Terhan’a göre İzmir yüksek rakamlara yeni yeni alışıyor. Özcan Terhan, aklımdaki tüm sorulara açıkyüreklilikle yanıt verdi. Çünkü Terhan’ın yeni projelerini duyunca sorularım Tekel binasının