Dilek Gappi

Geçen hafta İzmir 4. İdare Mahkemesi, sessiz sedasız yeni bir karar verdi.
Sonuç, kimine göre müjde, kimine göre büyük hayal kırıklığı olacak.
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Konak 1’inci Etap 1/5 bin ölçekli İmar Planı’na Şehir Plancıları Odası’nın açtığı dava 1,5 yıl aradan sonra sonuçlandı. Plan önceki gün, Mahkeme’nin 2011/1772 sayılı kararı sonucu iptal edildi.
Sözkonusu plan; Alsancak Limanı’nın giriş kısmından başlayan, doğuda Alsancak Garı ve demiryolu, batıda Ege Denizi ile sınırlanan, güneyde ise Fevzipaşa ve Gaziler Caddeleri ile sonlanan Konak 1’inci Etap 1/5 bin ölçekli planda mevcut yapılaşma ve plan kararlarını büyük oranda korurken, kamuya terk edilecek alanların terkinden sonra, inşaat yapılaşma oranının artmaması koşuluyla minimum 3 bin m2’lik alan sağlayacak parsellere serbest yükseklik hakkı tanıyordu.
Bu planı yeni başlayacak birçok projenin yanı sıra özellikle 4 büyük proje bekliyor.
-Zorlu Holding’in eski tütün depoları alanına yapacağı 32 katlı gökdelen projesi
-Mazhar Zorlu Holding iştiraki ‘Güçbirliği Holding’in Dünya Ticaret Merkezi

Önceki gün İzmir Vergi Dairesi Başkanı Mustafa Acar, Vergi Haftası nedeniyle, İzmir’in vergi oranlarını açıkladı.
Birçok bilgi iç içeydi.
Vergi tahsilatında Ankara’yı solladığımızı gösteren rakamlar dikkat çekiciydi ve tüm manşetlere yerleşti.
Tamam güzel vergi ödemede Başkenti geçtik.
Ama nasıl geçtik ?

Son günlerde İzmir Ticaret Odası 120 tarihinde görülmemiş, Oda’ya, hiç yakışmayan, şok olaylar zinciriyle gündeme geldi. Yakın takip ettik, dönüm noktalarını yazdık ve gördüğümüz yanlışları yazmaya da kesinlikle devam edeceğiz.
Ama olaylar bu kadar ayyuka çıkınca, Oda’nın tümü, bu olumsuz havadan yakınsa da bir başka parantez açmak gerekiyor.
Oda camiası; üyeleri için canla başla çalışan, samimiyetini, dürüstlüğünü yitirmemiş insanlarla dolu!.
Çok örnek var.
Benim için bunların başında da İzmir Ticaret Odası İş kadınları Konseyi geliyor. Konsey Başkanı Sevgili Asuman Nardalı Tokuş öyle bir azimle çalıştı ki, üç-dört yıl önce neredeyse kadının adının olmadığı Ticaret Odası’nda şimdi 250 üyeli Konsey yarattı.
Nardalı, kadınlarla kurulu konseyin bir süre sonra yardım derneği gibi anılmaması ya da dağılmaması için bir tutkal oluşturdu.
Tutkal da özünde farklı değil, tanıdık. “Ticaret” Bu üyeler şimdi tüm ihtiyaçlarını birbirleriyle karşılıyor.

Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği’nin (TÜSİAD) 2012 programı, Başkan Ümit Boyner’in, ekonomi ve siyasete yönelik zehir tadında tespitleriyle açıklandı. Şurası kesin ki, Ümit Boyner şimdilerde, birçok eski erkek başkanın sergileyemediği dirayeti sergiliyor. Başlarda yumuşak kalır endişesiyle karşılanan Boyner dişli çıktı. İlk zamanlar acemilikle Anayasa Taslağı hazırlığında sendelese de düşmedi.
2012 programının açıklandığı toplantı da gösterdi ki; Türk sanasiyinin ağır toplarını bulunduran TÜSİAD üyeleri, ekonomik ve özellikle siyasi açıdan yaşanan tablodan memun değill. Ekonomide en çok cari açık yumuşak karın olarak görülüyor. Boyner bu konuda güzel örnekler verdi.
“Döviz dengesi olarak niteleyebileceğimiz cari işlemler açığı, yüzde 3-4 oranının üzerine çıktığı zaman farklı risk eşiğine atlanıyor demektir biz şu anda yüzde 10’luk orana ulaştık ki, bunun büyük risk olmadığını kimse söyleyemez.”
* * *
Evet, Hükümet bu açığı bugüne kadar Merkez Bankası müdehaleleriyle çözmeye çalıştı. Ancak bu yeterli bir çözüm yolu olamadı. Çünkü bunun temel, bir mal ticaret dengesi sorunu olduğu açıkça görünüyor.
Ve şimdi öyle bir noktadayız ki, ithalat rakamlarının

Kimbilir kaç kez, LPG araçların güvenliğini tartıştık. Patlayan arabalar, bu araçlarda diri diri yanan insanlar.
Üstelik de uygulanan sıkı denetime rağmen, arada bir bu facialara tanık oluruz...
Geçen zaman önlemleri artırır, bir bilinç uyanır diye düşünürüz.
Ama burası Türkiye, öyle olmuyor. Aksine eğer kafalarda siyasi dengeler varsa, çok ciddi tehlikeler dahi görülmezden geliniyor.
LPG araçlarla ilgili alınan karar gibi...
Yayınlanan bir yönetmelikle, gaz sızdırmazlık raporu aranması zorunluluğu kaldırıldı.
Bir ay öncesine kadar, LPG ve CNG’li araçlarda sızdırmazlık raporu olmaması ağır kusurdu, şimdi hafif kusur.

Doğrusu kentin siyasetine belediye operasyonları damga vururken, ekonomide ise son günler, Ticaret Odası’nda yaşanan tartışmalarla geçmeye başlamıştı. Hinlikler, oyunlar, entrikalar, kendini Sezar ilan edenler, araştırmak yerine, bu işten nasıl prim yaparım diye bakanlar...
Özetle İzmir’e yakışmayan bir dizi tablo..
Belki bu nedenle, belki de iki yıllık aradan sonra tavrını, samimiyetini özlediğimiz için Ali Pehlivanoğlu ile sohbet etmek keyifli, sahici geldi. Öyle bir hayat yaşıyor ki, kendi deyimiyle ‘mucize’. Artık herşeyin bittiğini düşündüğü, helalleştiği anlardan yeni bir hayata, yeni hedeflere, planlara döndü.
“Doktorum zamanım kalmadığını nakil yapılması gerektiğini söyledi ama uygun organ bir türlü bulunamıyor. Çaresiz kızkardeşimin oğlundan nakile karar verildi. Ertesi gün ameliyata gireceğim. Son anda bir trafik kazası oldu, uygun donör bulundu. Apar topar ameliyata aldılar. Onun öncesinde de beyin kanaması geçirmişim. Kılpayıyla yaşamda kaldım. Yüce Mevlam bana ikinci bir yaşam şansı daha verdi. Herkes bu kadar şanslı olmayabilir.”
Yayın Danışmanımız Hamdi Türkmen’le birlikte biraraya geldiğimizde yaşama dönüş serüvenini böyle anlattı Ali

Jüri üyesi olma teklifi geldiğinde, ‘umarım vakit bulurum’ diye düşündüm ve o vakti de zor buldum.
Salondan içeri girdiğimde organizasyon başlamıştı.
Başlarda gençlere destek vermek, onların heyecanlarına değer vermek ve önemsediğim iki kurum; Yaşar Üniversitesi ile Lider Yaratıcı Katılımcılar Derneği’ni(Liyakat) kırmamak adına kabul ettiğim jüri üyeliği, yarışma başladığı andan itibaren müthiş keyifli geldi.
Proje özetle şu; Liyakat Derneği yeni kurulan bir sivil toplum örgütü olarak, bir yıl boyunca nasıl bir tanıtım ve halkla ilişkiler stratejisi uygulaması gerektiğini Yaşar Üniversitesi Halkla İlişkiler ve Reklamcılık Bölümü öğrencilerine sordular onlar da kendi aralarında üç grup yaratarak, Yaratıcı Fikir Atölyesi (YAFA) bünyesinde, bir yıllık stratejik program hazırladılar.
* * *
Yaklaşık 6-7 gençten oluşan üç gruptaki gençlerin heyecanı da, profesyonellikleri de dikkat çekiciydi.

Türk ekonomisinin motoru hala ithalat. Bizde ithalat arttıkça ekonomi canlanıyor görünüyor. İthalat arttıkça döviz açığı da büyüyor. Cari işlemler açığının büyümesi, özetle el kesesinden hovardalık yapmakta ölçüyü kaçırdığımızı gösteriyor.
Hovardalıkta gayet iyiyiz.
2011’de 134 milyar 954 milyon liralık ihracata pek mutlu olduk günlerce kutladık, hala ihracatımızı yere göğe koyamıyoruz.
Dünyada durgunluk varken bu ihracat rakamına ulaşmak kolay değil kabul, ancak ithalattan neden kimse söz etmiyor ?
Türkiye 134 milyarlık ihracata karşın 240 milyar 833 milyon dolarlık ithalat yaptı. Neredeyse ihracatın iki katı kadar ithalat, bu kabul edilebilir birşey mi ?
Ülke için en kritik nokta, ihracatın ithalatı karşılama oranının düşmesi...
Türkiye’nin durumu bu, peki İzmir ne kadar hovarda ?